31 entry daha
  • “iki insan birbirlerine sarıldıklarında ne yaptıklarını bilmezler; ne aradıklarını bilmezler, ne bulduklarını bilmezler.”

    renklerin arasındaki sessiz boşluğu sarılarak doldurmuştu gustav klimt; adele*’in çarpık yüzük parmağını da unutmamıştı sarılırken. diz çökmüş adele; sarmalanmanın keyfini sürerken, klimt, adele’in, gökyüzünden çatısı olmuş; kendini ona verecek olmanın öznesi olarak, vermekle-vermenin duyarlılığına ( hayatını bir başkasına verme, noktasına kadar varan verme. kendinden kopuş, “ kendi içinde” bir teslimiyete vardıran bir devrim) giden yolu açıyordu.

    sarılmak: anne rahmine geri dönüş. gürültünün yarattığı, yutmuş olduğu dokunsal saldırıların bunalttığı iki insanın, iliklerine kadar hissettikleri sıcaklığı, çoğaltıcı başlangıç. erkeğin içindeki kadını baskı altına almaya çalıştığı basınç; bir tür patlayıcı boşalma. kadının içindeki, esas kadın olma hissinin vermiş olduğu; kıyametvari bir orgazm.

    sarılmak, iki öznenin, bütün duygu fenomenlerini dışlayarak, bir olma hâline eşlik eder. sarılmak anlamını sarılmanın kesintiye uğramasından alır. bu suretle tek vücut olmanın bağrından kopup onu temellendirecek olan; birleşme için doğar yeniden.

    birbirine özlem duyan iki ruhun sarılışı; 30 saniye gibi bir sürede hepimizi deviren, sansürsüz bir içgörü sunar. sarılmak, seksi ifade eden bir alegori olmaktan çıkar. kendi kendini heba eden bir tahripkârlığa doğru balıklama bir dalış olarak belirir. aşkın hudut bölgelerinin kâşifi olarak gezdirirken, hapsolmuş hormonların katlanılmaz dünyasında sığınabilecek bir yere olan umudu* çağırır. gelir mi bilinmez.
23 entry daha
hesabın var mı? giriş yap