• bir haftadır yaptığım şey.

    600 liraya bisiklet aldım. ramazanda bisikletle gelemeyeceğimi var sayıyorum. havalar iyiyken binsem; 2 ay ramazandan önce 2 ay bayramdan sonra, 4 ay binerim toplamda. aylık benzin masrafım 250 tl civarı. bunun yarısı işe geliş gidiş. 125*4=500 tl. al sana bisikletin parası. bedavaya geldi. evden işe 10-15 dakikada gidiyorum. hem de spor yapıyorum. iş çıkışı da çarşıya pazara kullanıyorum. giremediğim sokak, ters yol yok. baktım kırmızı yanıyor araçlara, iniyorum bisikletten, elime alıyorum bisikleti, oluyorum yaya. geçiyorum yayaya yeşil yanan yerde.

    bisiklet güzel bir şey.

    çok soran olmuş: yaz saati uygulamasıyla serbest kıyafet, kış saatiyle takım elbise. o yüzden rahatım :)

    güncelleme: takım elbise uygulaması komple kaldırıldı. kot&gömlek devam...
  • hem spor yaptıran, hem de tasarruf ettiren davranış.

    kars'ta yaşıyorum. iş yerimle evimin arasındaki mesafe yaklaşık 3 kilometre. yaklaşık iki senedir işe bisikletle gidiyorum.

    bisikleti alıp işe gittiğim ilk gün, çalıştığım kurumdaki herkes "burada en fazla 4-5 ay bisiklet sürersin, geri kalan tüm aylarda yollar kar ve buzla kaplı, sen delirdin mi" falan dediler. hatta bazıları "o kadar yolu nasıl bisikletle geleceksin" falan dedi (o kadar yol: 3 km).

    neyse araya kış girdi, -30 dereceler girdi, buzla kaplı yollar, diz boyu karlar girdi; ne olursa olsun her seferinde her gün işe bisikletle gittim. iki senedir bir kez bile "bugün de yürüyerek gideyim ya" demedim.

    yine de çoğu kişi bisiklet kullanmamı hafife alıyordu. özellikle buranın yerel halkının gözünde bisiklet sürmek çocuk oyunu gibi görülüyor. yetişkin birinin bisiklet sürmesi onun güçsüzlüğü olarak görülüyor. bisiklet sürüyorsan eziksin yani.

    neyse gelelim günümüze...

    şimdi benzine ve mazota gelen zamlar sonrasında çalıştığım kurumda arabası olan çoğu kişi yanıma gelip bisiklet tavsiyesinde bulunmamı istiyor.

    "artık arabayı çıkartmayacağım, her gün sırf 30-40 tl mazota para akıtıyorum, sense bedava gidip geliyorsun, ben de bisiklet alacağım," diyorlar.

    gerçekten bisiklet alırlar mı bilmiyorum, onu 2-3 ay içinde göreceğiz ama insanlar mevcut ekonomide artık ister istemez bu tür değişikliklere yönelmek zorunda kalacaklar bence.

    kısacası: işe bisikletle gitmek sizi zinde tutar, sabah mahmurluğunu atmanızı ve işe dinç başlamanızı sağlar, tasarruf ettirir. ilk başlarda size deli gözüyle baksalar da sonra örnek aldıkları biri haline dönüşebilirsiniz. bisiklete binin.
  • normalde havanın serin ama soğuk olmadığı, sıcak ama yakıcı olmadığı günlerde, keyfim isterse yaptığım bir aktiviteydi.

    ama artık bir zorunluluk haline gelmeye başladı.

    gidiş dönüş ortalama 25km'yi buluyor iş-ev arası, motosiklet ile 20 dakikada evden çıkıp işte oluyorum ve bu gayet iyi bir süre.

    yalnız üst üste gelen zamlardan sonra artık motosiklet km başına 1 lira yakar hale geldi. yani işe bisikletle gittiğim her gün 25 lira cebimde kalıyor. bunu bir aya vursak 500 lira eder. tamam çok yüksek bir meblağ değil ama motosikletten bahsediyorum ve hepi topu 25kmlik bir yolu sanki otomobil ile gidiyormuş gibi benzin yakmak can sıkıyor.

    izmir belediyesi sağ olsun bisikleti yaygınlaştırmak için vapurda ücret almıyorlar eğer bisiklet ile binersen, 5 kuruş falan çekiyor turnike. ben de artık en azından haftada 2-3 gün bisikletle gidiyorum. 20-25 dakikalık yol 45 dakika civarına çıktı biraz daha erken kalkmam gerekiyor ama yapacak bir şey yok. en azından vapur keyifli oluyor.

    bu saatten sonra bana motosiklette bile benzin hesabı yaptıran hükumete de selamlarımı gönderiyorum. insanın yaşam standartları bir gram iyileşmez tam aksine hep tersine gider mi?
  • paranın satın alamayacağı bir lüks.
  • yeni işe başladığım tersanede işe bisikletle gidip gelmeme insanların verdiği tepkiyi; ilk insan uzaylı görse vermezdi
  • bir ay kadar yaptım bunu. dünyanın en güzel hislerinden biriydi. güzergahım da son derece elverişliydi, belki de olabilecek en güzel güzergahtı. küçükyalı'daki evimden suadiye'deki işime sahildeki bisiklet yolu üzerinden çocuklar gibi şen gidip geldim. bazen 32 yaşında evli barklı ve yakında baba olacak bir adam olduğumu unutup "el bıraktığım" anlar olurdu. hatta bostancı civarında trafikte sıkışıp kalan insanlara bakıp hafiften gülümsediğim zamanlar da oldu. yağmurdu fırtınaydı demeden gidip geldim bu süreç içinde.

    bisikletimin iyi bir bisiklet olması da önemli bir etkendi bu aktiviteden çok keyif almamda. aslan merida'm, akıyordu asfaltta. dokuz taksitle almıştım, bir kere alalım, iyi alalım, evladiyelik olsun diye.

    sonra bir akşam bir an önce keyifle eve dönmek üzere işyerinden çıktığımda çalındığını gördüm. o an hissettiklerimi kelimelere dökmem pek mümkün değil ama size pek çoğunuzun duymuş olabileceği şu hikayeyi anlatmam yeterli olur diye düşünüyorum:

    bir gün 12 yaşındaki bir çocuk bisikletinin çalındığını farkeder. bulunduğu yerin çok yakınında bir polis memuru vardır ve ona gidip durumu anlatır. hırsızı bulursa onun yüzünü paramparça etmek istediğini söyler. polis memuru bir boks tutkunudur ve ona kendi spor salonunda boks eğitimi verebileceğini ve bu sayede hırsızı yakalarsa onu çok kolay dövebileceğini anlatır. çocuk kabul eder ve antrenmanlara başlar. ileride hırsızı bulup dövemez ama dünyanın gelmiş geçmiş en iyi boksörü, muhammed ali olur. *

    not: bisikleti ya da hırsızı bulamadım. bağdat caddesinde mobeselerin hemen önünde çalınan bir bisiklet bulunamadı, polis yardımcı olmak bile istemedi. sekiz ay daha taksidini ödedim, bu defter de böyle kapandı.

    ek not: boksa başlamadım.
  • 2023'te şahsi veya genel ülke durumuyla alakalı pek çok kötü an yaşadım. bak mayıs ayı geldi, daha oturup soluklanamamışımdır bile.

    15 gün önce bisiklet almıştım, kullanmak daha bugün nasip oldu. küçükyalı'daki evimden caddebostan'daki ofisime bisiklet ile kesintsisiz geldim. sırt çantamda da laptop'um vardı. bisiklet yolu olması elbette çok büyük avantaj ama ben yine de bu kadar keyifli bir yol gideceğimi düşünmemiştim. bu arada katlanır iyi bir bisikleti çok öneririm. şehir bisikleti ile bu bisiklet tipi arasında çok kaldım ama bazı nedenlerden ötürü katlanır bisiklette karar kıldım. benimkisi carraro flexi 108. hafif bir bisiklet ve katlanması kolay. ama bu bisikletlerin en güzel yanı şehir içinde çok kıvrak olması. kaldırımda yürüyen insanların yanında ani manevralarla yolumu bulabildim. hantal değil, bu yönünü çok sevdim.

    bisiklet yolundaki su birikintilerinde martılar su içiyordu, onlara zil çaldım ya. ötesi yok. evden çıkış ofise varış tam 37 dk. sürdü. alışırsam bu süre eminim daha da kısalacaktır.

    şimdi ofise yedek kıyafet, uygun tayt pantolon, bisiklete suluk, kasket vs. gibi şartlarımı bisiklet kullanımı için en iyi hale getirmeyi planlıyorum. bunun için tecrübeli arkadaşlardan gelecek dm'ye de açığım. her türlü öneri kabulümdür. çünkü gerçekten bu konuda tecrübesizim.

    bugün için sana teşekkür ederim hayat.

    edit: yine gözümün önündesin kral fotoğrafı* görsel
  • genelde avrupa veya amerikadaki gibi hayal edildiği için cazip duruyor . ama burası istanbul be oğlum her taraf yokuş ..göt terinden mütevellit işe varıldığında takımın göte yapışması ile sonuçlanacak olaydır.
  • her gün gerceklestirdigim aktivite. yasanilan yer almanya oldugu icin kimse yadirgamiyor.
    tek yadirgayan gotum. o da usudugu icin killik yapiyor ,kotu bi niyeti yok aslinda.
  • gerçekten medeniyet isteyen bir olay.

    yok yok sizin bisiklete binmeniz değil, mesai arkadaşlarınızın ve diğer insanların bunu makul hatta gayet de güzel bir olay olarak görmesi. işte bu medeniyet.

    bir laf var; gelişmiş ülkeler, fakirlerin de arabaya bindiği değil zenginlerin de toplu taşıma kullandığı ülkelerdir diye. aynen öyle durum bir ülkenin gelişmişliğini anlamanın ölçütlerinden biridir bisikleti hangi sınıfın kullandığı. başbakanı, iş adamı, sanatçısı vs. kullanıyorsa durum farklıdır.

    neyse, işe bir dönem bisikletle gelip giden biri olarak tavsiyelerim;

    *iş yeriniz uzaksa sırt çantası alın ve içinde yedek çamaşır bulundurun
    *ilk zamanlar daha çok terleyeceksiniz aldırmayın, bir süre sonra terlemeden işe vardığınızı göreceksiniz.
    *günlük hava durumunu takip edin. sabah günlük güneşlik olabilir ancak akşam dönüşte yağmur olması tadınızı kaçırabilir. bu yüzden mutlaka o çantada yağmurluk bulundurun ve bisikletinizde (mtb de olsa) çamurluk olsun.
    *rahatsız oluyorsanız bisikletinizi iş yerinize daha uzak bir yere kilitleyebilirsiniz. (ne de olsa işe otomobille gelip-giden insanların statü sembolü olduğu bir ülkede yaşıyorsunuz)

    en çok da iş çıkışı otomobilleriyle trafikte sıkışan, toplu taşımaya binmeye çalışan insanların arasından, rüzgarı yüzünüzde hissede hissede geçtiğinizde doğru karar verdiğinizi anlayacaksınız. bisiklete binmek güzeldir. ve emin olun hep güzel şeyler gelecek başınıza.
hesabın var mı? giriş yap