• varoşlarla ilişkide 4s kuralı.

    ülkemin kadını ile erkeğinin çoğu böyledir. yanlış anlaşılmasın varoşluk, zenginlikte ve iyi giyinme ile müzik vb. şeylerle alakalı değil bilakis düşünüş biçimiyle münasebeti olan bir kavramdır. plazalarda, en lüks semtlerde bu zihniyete çokça rastlarsınız. modern görünümlü birçok varoşla çevrilmiş durumdayız.

    empati kurmada kuvvetli, anlayışlı, kendini geliştiren ve uyum zekası yüksek bireyler arasında saygı yeterlidir.
  • bir kadın ve bir erkeğin olmasıdır. sanırım en önemli şey bu; yoksa işin anlamı kalmıyor.
  • doğan cüceloğlu bir konuşmasında şöyle söylemişti;
    - her iki taraf da birbirine önce insan olarak bakmalı. kadın veya erkek kimliğinden önce, karşındakinin insan olduğunu unutmamalı.
    işte o zaman benim sözüm dinlenecek, benim doğrum kabul edilecek yerine, bizim için ne yapabilirim? biz nasıl daha mutlu olabiliriz diye düşünmeye başlarız.
    ( ne kadar nahif, güzel bir yüreği vardı. allah rahmet eylesin. )
  • kesinlikle ten uyumudur, gerisi hikaye
  • seks, mizah, ortak birkaç zevk.
  • dürüstlük

    küçüğü büyüğü, pembesi beyazı olmadan, yalansız olmaktır.

    aşık olduğum hayatımdaki kadının yalanını yakaladığımda bütün masumiyetimiz yerle bir oldu, bu yalanı yakaladığım ana kadar inandığım her şeyi şüpheli hale geldi, artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak ikimizde iyi biliyoruz
  • eğer uzun süreli bir ilişkili hedefleniyorsa kültür farklılığı şarttır. bu kültür farklılığı birbirini tamamlamayı sağlamasının yanı sıra ilişkinin -iletişim çatışması, vb. sıradanlaşmasını da engeller. kültür farklılığı derken illa yabancı bir kültürden bahsetmiyorum. çeşitli alt kültürler de bu ifadeye dahil. aynı sosyal, psikolojik, kültürel, sosyolojik, vb. dirençlerle, sorunlarla karşılaşan çiftlerin travmaları da paralellik gösterir bu da iletişimi sıradanlaştıracaktır. filmlerde bile çatışma hali olmadığında sıkılan seyirci gerçek hayatta da farkında olmadan benzer bir tutum sergileyebilir.
  • kadın erkek ilişkisindeki en büyük sorun esasında bir paradokstan kaynaklanıyor. nedir bu paradoks; genel itibarıyla kadınların ruhu erkeklerin ise bedeni doymadan sonraki aşamaya geçilemiyor. bunu ister bir tartışma esnasında ister günlük rutin işlerde gözlemleyebilirsiz. bu engel aşılabilse birçok sorun otomatik olarak çözülebilecek lakin yaradılışları ve fıtratları farklı bu cinslerin.

    bunun dışında buraya sayısız (iletişim, saygı, sevgi vs.) husus sayabilirsiniz.
  • küs uyumamak.

    bence her şeyin çaresi bu.
    çözeceksek uzatmayalım, yok çözemeyeceksek de uzatmayalım.
  • baştan söyleyeyim ki sonra bana saçma sapan mesajlar atmayın. yok efendim "daha önce şöyle yazmışsın da şimdi böyle yazıyorsun" gibi cümleler kurmayın bana. ben sabit fikirli bir insan değilim. başka fikirlere de açığım. eski düşüncemden daha doğru olduğunu düşündüğüm bir düşünce ile karşılaşırsam benim düşüncelerim de değişip gelişebilir.

    ben oldum olası kadın ve erkeğin hak eşitliğine inanan bir insanım. hatta son döneme kadar her anlamda kadın erkek ayrımına karşıydım. hala hak ve özgürlükler olarak eşit olduğuna inanıyorum ama bazı ayrımlar var. fiziksel olarak farklıyız mesela. cinselliğe bakış açımızda da farklılıklar var. aynı şekilde ilişkilerdeki rollerimizde de bazı farklılıklar var. kadın kadın gibi, erkek de erkek gibi olduğunda zaten doğal bir uyum oluşuyor ve bu ilişki sağlıklı bir şekilde devam ediyor. çok fazla ayrıntıya girmeyeceğim ama özellikle son dönemde ilişkideki bu rollerin değişmesi, karışması ile kaos ortaya çıkıyor. sonuç olarak ne erkek, ne de kadın tam olarak tatmin olamıyor ve çatışmalar ortaya çıkıyor. ya bu rolleri karıştırmamak ya da karışacaksa da kaostan kaçmak için ilişkinin başında beklentileri, ihtiyaçları dürüstçe, açık açık dile getirmek, yani doğru bir iletişim kurmak gerekiyor. zaten doğru, dürüst bir iletişim olmazsa hiçbir şekilde olmaz.

    bir diğer konu da cinsellik. cinsellik; kadını ve erkeği bir arada tutan şeydir. cinsellik; karşılıklı rıza, istek, arzu ile olur. cinsellik; sadece penisin vajinaya girmesi, üreme aracı, kadının erkeğe sunduğu bir armağan ya da bir eğlence aracı değildir. cinsellik; karşılıklı duygu alışverişidir. fiziksel olduğu kadar zihinsel ve duygusal olarak da yaşanmalıdır. cinsellik planlı olmaz, spontane olur. bu yüzden de haftada kaç kere seviştiğinizin bir önemi yoktur. ne kadar nitelikli seviştiğinizin önemi vardır. bu arada şunu da belirteyim ki erkek için spontane bir cinsellik çok daha kolayken, kadın için o kadar da kolay olmaz. kadınının spontane bir ilişkiye girebilmesi için erkekten farklı olarak duygusal olarak beslenmesi gerekiyor. tabii bir de şöyle bir gerçek var ki kadın duygusal olarak nasıl besleniyor? bebeksi bir ihtiyaçla mı, çocuksu bir ihtiyaçla mı, ergen bir ihtiyaçla mı, yetişkin bir ihtiyaçla mı besleniyor? yetişkin bir insan ihtiyaçları ile beslenmesi gerekiyorsa sıkıntı yok ama bun haricindeki durumlar gerçekten büyük sıkıntı. hiç kimse, kadın da olsa, erkek de olsa hiç kimse; 24 saat boyunca bebeksi, çocuksu, ergensi ihtiyaçlarınızı karşılayamaz ve doğal olarak ortaya sağlıksız bir cinsel hayat çıkar. aslında, bence erkeğin de duygusal olarak beslenmiş olması; sağlıklı bir cinsellik için mutlaka gerekli. nasıl bir beslenme ihtiyacı olduğu erkek için de geçerli. bunların haricinde cinsellik; erkek için penis boyundan, ne kadar süre seviştiğinden, ne kadar sert seviştiğinden vs. ibaret olursa bunun adı cinsellik değil ego tatminidir. kadın için; erkeğe ne kadar ayak uydurduğundan, erkeğin isteklerini ne kadar karşıladığından, erkeğin sevişirken çıkardığı seslerden vs. ibaret olursa bunun adı da cinsellik değil, ego tatminidir. bir çok insan kendi egosunu tatmin etmek için sevişiyor. aslında herkes önce kendi aldığı keyiften ve orgazmdan, sonra karşısındakinin aldığı keyiften ve orgazmdan sorumludur. sadece karşınızdaki kişiye odaklanırsanız ne kendiniz tam olarak tatmin olursunuz, ne de karşınızdaki. bir de şöyle bir durum var ki kadınların bir çoğu kendi bedenini tanımıyorken, nasıl orgazm olacağını bilmiyorken bunu karşısındaki, belki de kendisini daha yeni yeni tanıyan bir erkekten bekliyor. bunun altındaki nedenleri tartışarak konuyu çok fazla uzatmayacağım. genel olarak toplum baskısı, yanlış bilinen din vs... dediğim gibi; herkes önce kendini tanıyacak, kendi orgazmından sorumlu olacak, sonra karşısındaki kişinin...

    bir diğer önemli konu da saygı. saygı zamanla oluşur. kendini, beklentilerini, karşındaki kişinin beklentilerini karşılayıp karşılayamayacağını doğru, dürüst bir şekilde ifade etmekle, güvenle, zamanla oluşur. çok uzadığı için ayrıntısına girmeyeceğim.

    diğer tüm konular; karşılıklı beklentilerle, karşınızdaki kişinin bunu karşılayıp karşılayamayacağına göre kişisel olarak değişir. mesela ilgi. özellikle kadınlar bunu çokça bekliyor. senin ilgini ifade etme şeklin ne? bu; karşındaki kişiye uyuyor mu, onun ilgi ihtiyacını besliyor mu? belki sen ilgini bir şekilde gösteriyorsun ama bu karşındaki kişi için yeterli değil. onun belki ergen, çocuksu, bebeksi bir ilgiye ihtiyacı var -ki bence bu kişilerden uzak durmak gerek-.o zaman sen ne yaparsan yap, o kişinin ilgi ihtiyacını karşılayamayacaksın.

    yani özet olarak; karşılıklı olarak ihtiyaçlarınızı, beklentilerinizi her konuda doğru ve dürüst bir şekilde ifade etmek, karşınızdaki kişinin ihtiyaçlarına, beklentilerine karşılık verip veremeyeceğinizi doğru, gerçekçi, dürüst bir şekilde değerlendirmek; kadın erkek ilişkisindeki en önemli şeydir.

    "cinsellik bu kadar önemli mi?" editi: evet çok önemli. arzuluyorsunuz ve arzulanıyorsunuz, soyunabiliyorsunuz, tamamen açık bir şekilde kendinizi sergileyebiliyorsunuz. karşılıklı olarak dokunmaya, çırılçıplak görmeye ve görünmeye, sevmeye izin veriyorsunuz. yani, aslında; o özel alanınıza girilmesine müsaade ediyorsunuz. bu çok özel, çok önemli bir şey değil mi? kadın ile erkek arasındaki mesafeyi açmak; yanlış, sağlıksız bir cinsel arzunun oluşmasına neden olmuyor mu? bu yüzden; evet, cinsellik; ilişkideki en önemli olgulardan bir tanesidir ve çok önemlidir.
hesabın var mı? giriş yap