• büyük olasılıkla taso oynayan efsane nesil, misket oynamış efsane nesil ve futbolcu kartlarını kapıştıran nesil ile aynı nesildendir.

    # en az 5e 5 oynanmalıdır. sahanın boyutuna göre sayı değişebilir.
    # vuruş yapacak ilk takım, tükürüklü kiremit atışı sonucu belirlenir.
    # sopa olarak sehpa ayağı* ya da tahta parçası tercih edilir. zaten en büyük zorluk tahta ve tenis topu bulmaktır.
    # kimse eldiven giymez.
    # vuruş yapacak oyuncunun arkasında ya da sağında durmak tehlikelidir çünkü ya sopa elinden fırlayabilir ya da vuruşu yaptıktan sonra sopayı rastgele fırlatabilir. bu oyunculara takım arkadaşları tarafından her türlü olarak seslice sövülür.
    # vuruş yapan ve topu fırlatan, fırlatan derken topun hızı 2 mt/sa, oyuncu arasında mesafe 7-12 adım arasıdır. vuruşu yapan oyuncunun 3 ıskalama hakkı vardır. beğenmediği toplara istemedikçe vurmayabilir.
    # top bahçeye ya da ağaca giderse vuruş geçersiz sayılır.
    # top havada yakalanırsa vuruşu yapan oyuncu ve bulunduğu taştan hareket edenler oyun dışı kalır.
    # bir tam tur atan oyuncu, kendinden önce oyun dışı kalmış oyuncuyu kurtarır.
    # oyun bittikten sonra top ve sopalar iyi bir yere saklanır. hatta çok iyi olan sopalar sahipleri tarafından evlerine götürülür.

    gelecekten gelen ekleme: sadece biz mi oynadık bu oyunu ya?
  • çivi ile çakı da olur, kil toprakta saplamaca oynayan neslin sonrasıdır. inşaat kumuna ikinci kattan atlama, su varillerine dalma, topaç kırma bunların da sonrasıdır sanırım. yaşlandık mı ne
  • 3 entry mi? umarım başka bir başlık vardır da orada insanlar anılarını falan anlatmıştır. yok siz tenis topu ile beyzbol oynamadınızsa üzülürüm.

    hatırladığım kadarıyla;

    -topun yere hiç temas etmeksizin yakalanması ile topa vuran takım o eli kaybeder ve vuruş sırası diğer takıma geçerdi.

    -tüm istasyonlarda tur tamamlanıp tekrar atış yapılan noktaya geldiğinde top hala atıcıya gelmemiş ise vuruş yapan oyuncu istasyonlar arası koşmaya devam ederdi.

    hey gidi günler.
  • böyle bir neslimiz oldu mu?
  • içinde bulunduğum ve kime anlatsam bir türlü inandiramadigim nesildir.

    90li yıllarda bugünkü sultangazi, o günkü adıyla gaziosmanpaşa da, gecekondular arasındaki boş bir arsada aynen birinci enteyde anlatıldığı gibi oynadığımız oyundur. tek farkı bizde top gecekondu un catisina vs gittiginde oyun devam ederdi. topa vuran oyuncu ve taşlar üzerinde bekleyen tum oyuncular güle oynaya sayı yaparlardı.
  • bir de eğer top kapalı spor salonunun bahçe duvarını aşarsa ve tarlaya düşerse oyun devam ederdi. top gelene kadar tüm takım bir tur atıp, her oyuncu bir puan alırdı. inşaat kumuna atlama ve su variline dalma yanında bir de bisikletlerle yokuş aşağı giderken yarışma, elleri bırakma ve toplu kaza yapma da vardı.
hesabın var mı? giriş yap