• okunan kitabın kapağı gofre baskıysa, okuma bittikten sonra kitabı şöyle parmak uçlarıyla ufak ufak bir miktar okşamadan elden bırakamamak. ayakkabının altına yapışan çamuru kaldırımın kenarına sürtmeye ne demeli? peki... baş parmağın etli iç kısmını kitap sayfalarının arasına sıkıştırıp sonra parmağı milim milim sayfaların arasından kurtarmak?.. ya kulak kıkırdağını ters döndürüp, kendi kendine usul usul normal haline dönüşünü beklemek?..
  • elimde cihaz bulunmasına rağmen burun tüylerimi cımbız ile almak
  • olmadık yerde sevgiliyi azdırmak
  • bir süre, el ele yürüyen çiftlerin arkalarından yürüyüp konuşmalarını dinliyordum. baya komikti. çok oldu ama bunu yapalı. insanların ne kadar maymuna benzediklerini işte o dönemde anlamıştım.
  • asla yüzüne bakmayacağım sertifika programlarına kaydoluyorum, asla bakmadığım mail listelerine katılıyorum. değişik bir istifçilik stili.
  • sevgiliyi ara ara sevmeyeceği şeyleri yaparak sinirlendirip daha sert s*kmesini sağlamak
  • kesit çizmek.
  • not defterine bir şeyler yazıp çizip, türlü hesaplamalar yapmak.

    defter çok büyük olmamalı 14,8 x 21 cm ile a5 i geçmemeli mesela. kırk yılda bir başka işlem için daha büyük alan gerekip de istisnaları olursa ayrı. fakat günümüz telefonlarından az genişçe ve az daha kısa yani 10,5 x 14,8 cm ile a6 en sevdiğim, benim için favori boyut mesela. yine de bu iki aralıkta kalabilen her ölçü uygundur bana.

    tabi bununla bitmiyor. defterin kağıt malzemesine göre vereceği tat değiştiği gibi tükenmez kalemin yazarken verdiği tat da bununla aynı ringde dans edebilecek potansiyelde olabilmeli. öyle pilotmuş bilmem neymiş olmaz. olur ama pilot türü kalemler her kağıtta aynı keyfi veremiyor. uçluymuş kurşun kalemmiş vs olmaz. tükenmez kalem olacak ama yağ gibi akacak. misal pensan standart tükenmez kalemleri. çok severim. daha fazlasında da gözüm yok. pensan gidip bir kutu alır bitince yine gider bir kutu alırım ve senelerdir devam eder onunla bu sadakatimiz.

    bu arada defter demişken kahvehane kültürü az da olsa hayatının bir evresinde olanlar bunu bilir. hele ufak yerlerde saman kağıttan yazboz verirler ki insanın o 1 liralık bir tomar sayfayı çalıp cebine indiresi gelir. onlara yazmak inanılmaz güzeldir. kalem kağıdın üzerinde kaymaz resmen sörf yapar. kağıt saman değil de sanki üzerine vernik atılmış ceviz gibi... parmağınızı üzerinde gezdirirken alabildiğiniz hazzın aynısını aynı parmaklarınızı ancak partnerinizin üzerinde gezdirirken alabilirsiniz.

    ister ertesi gün yapılacaklar olsun ister market alışveriş listesi fark etmez. hiç bir şey yoksa bile bulurum ben hesaplayacak sıralayacak madde madde bir şeyler. bu ayki giderler olur, senelerdir bakmasam da iddaa oynadığım dönemler maçlar olur illa bir şey olur. çünkü yazmam lazım. o günlük dozu almam lazım. bu sapıklıktan da ziyade ciddi anlamda bir çeşit terapi gibi aslında benim için. hatta gibiden biraz fazlası... çok fazlası...

    insanı rahatlatıp mutlu ediyor. hesap kitap bahanesi... hele kombine bir şeyler yapmak gerektiğinde; sonraki sayfaları da kullanmak gerektiğinde ya da bir şeyleri ölçüp biçip bunları kağıda not olarak aktarmak gerektiğinde, bir de işin içine geometri de katkı sunarsa ölçekli çizim gerekirse olay büyüyüp de yandan hesap makinesi de durun ben de geliyorum falan dediğinde... offff... tadından yenmez.

    bir de akıllı tahta deneyeyim dedim. el altında o da duruversin. dandik bir marketin tesadüfen akıllı tahta verdiğini duymuştum da sırf seneler evvelki o heyecanı yaşamak adına sabah 8:50 de marketin kapısına dayanmıştım bim teyzeleri gibi geçenlerde. senelerdir değişen hiç bir şey olmadığını hatta kendilerini daha da geliştirdiklerini gördüm bu bim teyzelerinin. onlar resmen bir örgüt zaten. ülkenin her şehrinde, en ufak en ücra kasabasında bile oluşumları, üyeleri kesinlikle mevcuttur, hiç şaşmaz. kampanya ürünleri günü yaz kış yağmur çamur demez market açılmadan 30 dk evvel mutlaka kapının açıldığı anı beklerler. hepsi birer profesyonel. her neyse konu zaten teyzeler de değil. çünkü onlar başlı başına ayrıca ele alınması gereken, detaylı irdelenmesi gereken bir mevzu.

    neyse işte kadınlar yandaki reyonu yağmalarken ben de bu akıllı tahtayı aldım ve haliyle kaliteli bir şey değil ama kötü de değil. iş görüyor mu görüyor ama şunu da anladım ki en kalitelisini de alsam bana yine o kağıda tükenmez kalemle yazıp çizmenin zevkini asla veremeyecek.

    çünkü not defterine tükenmez kalemle bir şeyler yazıp çizmek; benim için hobi ile sapıklık arasında gidip gelen bir olay.
  • kendime opereyşın yapmak.
    saçlı deride lipoma çıkıp duruyor. arada jiletle biraz yarıp içine dr. sandra lee den gördüğüm makas hareketleriyle dalıyorum sıkıyorum ama derine inemediğim ve aynadan göremediğim için baticonu basıp, ameliyatıma son veriyorum.

    cildim aşırı kuru. bacaklarıma krem sürmeden önce tırnaklarımla cildimi çiziyorum, beyaz tebeşirle yazı yazmışım gibi oluyor, kızarana kadar izliyorum.

    parmağımı burnumun en derinine sokup defin kazısı yapmak.bişey bulunca seviniyorum ve rahatlıyorum.
    uzun bi günün sonunda "eve gitsem de şöyle burnumu karıştırsam rahat rahat" diyorum.
  • dudaklarımı kanatmak.
hesabın var mı? giriş yap