• pep guardiola'ya her geçen gün daha da saygı duymama sebep olan maç. pek çok insanın gözünde man city, arabın parasıyla pahalı oyuncu alıp şampiyonluk kovalayan bir takım. itiraf edeyim bir müddet benim için de öyleydi. sonra maçlarını izlemeye başladım. şu sonuca vardım ki, transfer yapmak bir sanattır.
    mesela walker 52 milyona alınmış, ederson 40'a, bernardo 50'ye. toplam 142 milyon. man utd'ye bakıyoruz fred 59 milyon, lindelöf 35, alexis sanchez 34. 128 milyon. yani sadece 14 milyon daha fazla ödeyerek, fark yaratan oyunculara sahip olabilirsin. ya da 14 milyon az verip, hiçbir işe yaramayan, hiçbir katkı yapamayan oyunculara sahip olabilirsin, giden milyonlar da cabası.
    bugün oyuna bakıyorsunuz, kdb sakat, düşünsene ya en önemli oyuncun sakat. bu liverpool'da salah, chelsea'de hazard'ın sakat olması gibi bir şey. ama bana mısın demiyor, 50'ye aldığın bernardo silva çatır çutur galibiyeti getiriyor.
    ya da başka bir açıdan bakmak istersek 10/11'de 28 milyona gelen david silva ve 11/12'de 40 milyona gelen sergio agüero. man utd'ye bakıyoruz 11/12'de büyük yıldız diye alınan bugünlerde sağ bek ihtiyacı olmasa kadroda kendine yer bulamayacak ashley young, ya da her maç birbirinden berbat hata yaptığından yedek kulübesine mahkum phil jones transfer edilmiş. agüero ve david silva'ya o kadar iyi bakıyor ki man city, bugün ispanya'daki yaşıtlarına kondüsyon ve fiziksel olarak fark atarlar.
    aynı şu hayat gibi. paranı iyi şeylere yatırırsan güzel sonuçlar alırsın, hem de yıllarca. ya da anı kurtarmak için yapılan transferler, para saçan bir kulübe dönüştürür seni.
    birisi bir yandan kaleciyi oyuna katar, 11 kişi hücum yapar, ters ayaklı kanatlarıyla rakip savunmayı yıkar, merkez ortasaha oyuncuları altıpastan çıkmaz. birinin ise tek planı, süratli kanat oyuncularına top şişirip içeride hiç oyuncusu yokken gol bulacağını ummak ya da kanatlarda kazanılan bir yan topla uzun mu uzun boylu oyuncularıyla şans golü kazanmak.

    not: united.
  • -city net oyunla 2-0 öne geçti.
    -55. dakikada taraftar oley çekmeye başladı.
    -57. dakikada oyuna giren romelu lukaku penaltı aldı ve martial skoru 2-1 yaptı.
    -uzaktan atılacak 2. gol ve maç sonu martial'in riyad mahrez'e tokat atması is loading...

    edit: guardiola gerçekten çok büyük hoca. "skor nasıl korunur?" un dersini verdi resmen. mourinho lukaku, mata ve alexis'i alarak hamlesini yaptı. bu hamleye karşı hamle olarak guardiola oyuna defans ağırlıklı oyuncuları değil sane ve ilkay'ı aldı. yani lukaku, mata, alexis'i savunmakla hiç uğraşmadı bunun yerine kendisi topa sahip olarak topun onlara gelmesini engelledi ve mourinho'nun hamlesini taca çıkarmış oldu. ilkay orta sahada isabetli paslarıyla oyunu tuttu, sane de ayaklarına muazzam hakim olmasının sayesinde topu united yarı sahasında tutmayı başardı. sonuçta da city 3'ü bulup maçı kazanmasını bildi.
  • agüero tekniğinin sadakasını verse sterling’e maç şu an 5-1 di.
  • city'nin 3. golunde kalkıp alkışladım. çok artistik şeyler olmasa da ne yapmaya çalıştıkları belli ve bunu müthiş yaptılar. eski manu kaptanı garry neville'in de golden sonra ses tonunda bi değişiklik olmadı onun da profesyonelliğine ve futbol sevgisine helal olsun.
  • manchester united tokatlasa tokatlasa pep'in çavuşunu tokatlar. %75 topla oynama falan bekliyorum maçta normal şartlar altında martial bi tane itekler 3-1 falan biter.
  • city coştu yine.
    city baskıya rağmen yaklaşık 3 dakika rahat rahat paslaştıktan sonra gidip bari bi gol atalım diyip 3. golü attılar.
    edit: süre 2 dakika pas sayısı ise 44 müş. bana daha uzun gibi gelmişti. amına kodumun topu adamların ayaklarına yapışıyor topu almak mümkün değil.
  • city şiir gibi bir gol attı
  • eğer city pozisyonları her maç yaptığı gibi cömertçe harcamazsa çok rahat kazanır.
    united doğru düzgün top oynamadan fazlasıyla maç kazandı. kahpe felek bu sefer de yüzlerine gülmezse city farklı alır.
  • maç sonundaki o dar alandaki paslaşmalar üç gole bedeldi.
  • city'nin fişi çektiği maç. 3-1.
hesabın var mı? giriş yap