• malum zihniyet devam edecekse ben almayayım.
  • imkan varsa eğer sonsuza kadar yaşamak isterim. bazı arkadaşların, 'o kadar yaşayıp napıcaz?' söylemlerini de hiç samimi bulmuyorum.
  • kalori kısıtlaması, kendini yetersiz beslenme durumuna sokmadan yani malnütrisyona girmeden, bugüne kadar bilinen ömrü uzatan tıptaki tek uygulama. basitçe az yemek değil, kaplumbağa gibi yaşamak genel itibariyle.

    aklıma ilk gelen, ama aranılırsa rahatlıkla bulunabilecek örneklerinden biri, makale nature'dan:
    https://www.nature.com/articles/d41586-018-03431-x

    fakat genel olarak, insan vücudunun da genel itibariyle termodinamik yasalarına tabii olan bir açık sistem olduğu düşünülürse, eğer ki yaşamanın tanımında anlaşırsak bence dünyada 500 yaşına kadar da yaşamak mümkün diyebiliriz herhalde. insanın yaşlanması değil, yaşaması olarak öngörülen bu tartışma konusunda bir takım bazı problemler var, neden yaşlanıyoruz, neden ölüyoruz. neden yaşlanıyoruz cevabı bence çok muğlak olan bir soru. bir şekilde çevremizdeki her şeyde gözlemlediğimiz zamanın akışıyla gerçekleşen değişimler bütünü yaşlanmak. işin içinde zaman olunca bence fiziğe dalmadan bu soruyu cevaplamak imkansız, zamanın oku problemi, zamanın varlığı bile kendince ilginç sorular. ama neden ölüyoruz daha cevaplanabilir bir soru. ölüyoruz çünkü bilincimizin yer aldığı beyin organımıza bir şekilde besin, oksijen gitmiyor veya biriken metabolik atıklar temizlenemiyor. bu temel sebep. burada inandığım vurucu bir cümleyi söylemek zorundayım; bütün ölümlerin sebebi beyne kan(besin, oksijen vs.) gitmemesidir. bu sistemin akut şekilde ağır bir travmaya maruz kalmasıyla ister 3 yaşında ister 80 yaşında gerçekleşebilir. veya daha kronik olarak çevresel etkenler dolayısıyla çeşitli toksinlerin zamanla ve kaçınılmaz olarak birikmesi, radyasyonun dna'da hasarlar oluşturması dolayısıyla da yine önüne geçilemez bir şekilde sistemin genel entropisinin artmasıdır. bence ölüm, entropinin geri dönülmez bir biçimde sistemin düzenini bozmasıdır.

    dolayısıyla da düşük kalori tüketimi ile beraber düşük enerji harcayarak, bence ot gibi, ama isterseniz kaplumbağa gibi diyecek olursak, her türlü toksin birikimini azaltacağı gibi, vücutta uygulanan işlem sayısındaki düşme ile beraber hata sayısının da azalmasıyla ömrü uzatacağı oldukça öngörülebilir ve akla uygun bir düşüncedir.
  • hayyyydi yaşasın da görelim o zaman.
  • yaşamı yaşam yapan, kötü kolesterol, alkol, seks, adrenalin. bunlar olmadan 250 değil, 2500 yıl yaşasan ne fayda. o 250 seneyi alekta movik movik yaşayacaksak eyvallah, yok huzur evi tadında bir 250 yıl diyorsa, 4 te 1 fazlasıyla yeter. düşünsene asgari ücret ile 250 yıl geçinmeye çalıştığını. bir de hiç düşünmemeniz gereken bir durum var. 18 yılda ülkeyi bu hale sokan malum şahıs 250 senede neler yapar.
  • buradan söyleyeyim ki günümüzde hiçbir bilimsel metod, diyet vs. bunu başaramayacaktır. bir tek yolu var, o da bende saklı...
  • bu adamin o kadar uzun yasadigini gorursem ancak o zaman inanirim.
  • bu yapılan eskinin yeniden keşfidir. ezoterik kaynaklara göre zaten eskiden mümkün olmuştu.

    dini kaynaklara dayandırırsak, nuh peygamber 900 yıl yaşamıştı. oğullarından biri de 250 yaşında gibi genç bir yaşta ölmüştü!
  • şurda 2 gün sonra ülkemize gelecek olan corona virüs’ten ölmezsek, 250 yaşımızı görürüz. aklıma thanos’un yüzde 50’yi öldürmesi geldi, o filmdi de bu gerçek, bakalım ne olacak, kendimi geçtim de sevdiklerim ve herkes var, bakalım ne olacak.
  • 70 den sonrası gereksiz . ne istediğini yiyebilirsin ne de içebilirsin. kuşun bile ötmez. yasayıp ne yapacaksın amk.
hesabın var mı? giriş yap