*

  • kızgın demir* yasar*, soğur/büzülür*, arı kovanı* küp gölgeli türümmüş. (bkz: öd tengri/#129785149) (bkz: yakov ile esav)

    adem oğlu kızgın fırın havva kızı mercimek, atı alan üsküdar'ı geçti, geçti bor'un pazarı sür eşeği niğde'ye, köpeği büyük gösteren tüyleridir/gölgesidir gibi hacimli görünüşün aldatıcılığına ya da geçiciliğine dair benzer deyişler boldur. hakiki tosun paşa gelince film biter. (bkz: we're not in kansas anymore)

    (bkz: kızgın demiri soğutalım)
    (bkz: a song of ice and fire)
  • tengri tüngrü, tangır tungur anlatan bir söz değildir. üçüncü binyıldayız, demirden kulelere de mührüsüleymana da kızılderili totemi çarmıhlara da folklorik olarak saygımız vardır ama tapamayız.

    (bkz: selam sana demir ayak)
    (bkz: merhaba kartal gözü)
  • kaile alıp cevap vermezdim ama yukarıdaki dangalak ''burası türkiye cumhuriyeti ayrılıkçı barbar dilini git moğolistan'da konuş'' yazmış. neresinden tutsan elinde kalacak. türkiye cumhuriyeti'nin en yüksek yürütme organı cumhurbaşkanlığının forsundaki 16 tane yıldız ne anlama geliyor biliyor musun?
    tarihte kurulmuş 16 türk devletini temsil eder.
    o 16 yıldızdan biriside göktürk imparatorluğudur.
    yukarıdaki söz göktürk imparatorluğunun kağanı kül tigin'in yazıtında geçmektedir.
    ayrıca türk sözcüğü de ilk defa yine o anıtlarda geçmektedir.
    türkiye'nin kelime anlamı da ''türklerin vatanı'' anlamına gelmektedir.
    bilal'e anlatır gibi anlattığımı düşünüyorum.

    ezcümle kimin siktir olup gideceği konusunda biraz daha mı düşünsek?
  • kül tigin yazıtında yer alan öd tengri yaşar kişi oglı kop ölgeli törümiş olarak defaatle yanlış aktarılmış pasaj.

    ay- (söylemek değil buyurmak anlamında) fiilinin, 13. yüzyılda türkçeye giren yasa- fiili olduğu veya kendisinden sonra geniş zaman ekinin -yxr şeklinde gelmesi beklenen yaşamak fiili olduğu gibi -çürük- savları bir kenara bırakırsak asıl mesele kodlama değil tümcenin başındaki aktarma meselesidir.

    öd tengri'yi "zaman tanrı", "zamanı tanrı" olarak zorlama aktarmalara boğmadan önce yalın halin sadece yalın hal olmadığını bilmemiz gerekir. bir sözcük ek almadan da bir ekin yüklediği bir görevi üstlenebilir. "türk bodun" (türk budunu/soyu) örneği verilebilir. tamlamayı "zamanı tanrı" olarak kabul etmeyerek "zaman tanrı" yapmak da bir transkripsiyon mucizesi gibi dursa da anlambilim açısından faciadır. kodları aynı şekilde geçirmek aktarma değildir. doğru anlamında "zaman tanrısı" ve daha doğru ve geniş anlamıyla "zamanın tanrısı" şeklinde aktarmak doğru olacaktır. çünkü bu adlandırma kalıptır, sabittir. (bkz: öt han) düşünülebilecek diğer sıfırbiçimbirim tekliflerinin önünü kesen de adlandırmanın bu sabitliğidir.

    aktaracak olursak: "zamanın tanrısı buyurur: insanoğlu hep ölmek için türemiş."
  • dönüşüm, değişim anlamına gelen ay sözcüğüne bu anlamın verilmemesinin sebebi ne ola ki?

    (bkz: aysar)

    türkiye türkçesi: dönmek.
    azerbaycan türkçesi: dönmek.
    başkurt türkçesi: aylaniv öyörölöv (dönmek)
    kazak türkçesi: aynaluv. (dönmek)
    kırgız türkçesi: aylanü. (dönmek)
    özbek türkçesi: aylanmak ögirilmak (dönmek)
    tatar türkçesi: aylanü borılma. (dönerek burulmak - dönmek)
    türkmen türkçesi: pırlanmak aylanmak. (dönmek)
    uygur türkçesi: aylanmak pekırimak. (dönmek)

    arapça kökenli olan yörünge ve zaman anlamındaki bu sözcükler aynı kökten türüyorlar;

    daire: https://www.etimolojiturkce.com/kelime/daire
    medar (yörünge): https://www.etimolojiturkce.com/kelime/medar
    deveran/devran: https://www.etimolojiturkce.com/kelime/devran
    devir (zaman-dönem): https://www.etimolojiturkce.com/kelime/devir
    #159272923

    ay kökünün dilimizdeki türevleri;

    kırgız türkçesindeki türevlerinden bazıları;
    aylan: dönmek , deveran etmek , dolaşmak.
    aylanış: hep beraber dönmek.
    aylanma dönen: tekerrür eden.
    aylanpa: su çevrisi (girdap)
    aylana uç (etrafta dönerek uçmak)
    aylan köçök:
    çocukların kendi etrafında dönerek oynadıkları bir oyun.
    aylanbaş bolup kalgansın (senin başın dönmüş)

    aylana: çevre, etraf , civar, yöre, muhit.
    aylandır:
    1. döndürmek , çevirmek , döndürmek.
    2. dolaşarak gitmek, kuşatmak.
    3. değiştirmek ( tahvil etmek )
    akçaga aylandır (paraya çevirmek, paraya döndürmek)

    aylandıruu
    1. döndürme.
    2. tahvil etme.

    aylant:
    1. döndürmek, çevirmek.
    2. kuşatmak.
    aylantuu:
    1. döndürüm, devir.
    2. tahavvül, değişim.

    uygur türkçesindeki türevlerinden bazıları;

    aylana: çevre, yöre.
    aylandurmaq: döndürmek, çevirmek, dolaştırmak.
    uni sheher aylandurup keldim (ona şehri dolaştırıp geldim)
    beshimni aylandurma (kafamı karıştırma/ aklımı karıştırma/ başımı döndürme)

    aylanmaq: dolaşmak, dönmek, gezmek, seyretmek.
    aylinip ötmek: dolaşıp geçmek.
    aylinip chiqmaq (dolaşıp çıkmak)
    beshim ayliniwatidu (başım dönüyor)

    aylantghuch: döndüren.
    bash aylantghuch (baş döndüren)

    türkiye türkçesindeki türevlerden bazıları;
    aylan:
    1. dönme, dolanma. (dön, dolan)
    2. derin kuyudan su çeken hayvanın döndüğü yol.

    aylak: başıboş dolaşan, avare.

    edit:
    kırgız türkçesi türevlerine ek;
    aylaş:
    aynı devrede/dönemde gebe kalan kadınlar (aylaş katın).

    uygur türevlerine ek;
    ay: ay.
    ay chiqti – ay çıktı, ay doğdu.
    ay patti: ay battı.
    ay-küni yetkende: vakti, zamanı geldiğinde.
    eyi yetmigen bala: ayma dolmamış çocuk (henüz bir aylık olmamış çocuk).

    ay körmek:
    1) yeniay görmek.
    2) adet, aybaşı.

    "yeniay" kavram incelemesi: #159119745
    "adet/aybaşı" kavram incelemesi: #159050359
hesabın var mı? giriş yap