• darbelere karşı 70 milyon adım koalisyonunun girişimiyle 12 eylül 2008 cuma günü bilgi üniversitesi dolapdere kampüsündeki mahkeme salonunda görülecek sembolik dava.
    sanıklar:
    zamanın genelkurmay başkanı, milli güvenlik konseyi başkanı, cumhurbaşkanı kenan evren;
    milli güvenlik konseyi üyeleri sedat celasun, nurettin ersin, tahsin şahinkaya ve nejat tümer

    saat 14.00'da fethiye çetinin açılış konuşmasıyla başlayacak, ardından ergin cinmen ve ahmet insel tarafından hazırlanan iddianame okunacak.

    tanıklar:
    leman fırtına, orhan miroğlu, ragıp zarakolu, hacay yılmaz, sabahattin selim erhan, atilla keskin, salih sezgin, bülent aydın, ihsan eliaçık, adalet ağaoğlu, fahri aral

    bilirkişi raporunun okunması : darbeciler nasıl yargılanır?
    dimitrious papachristou (yunanistan) (albaylar cuntası’nın devrilmesiyle sonuçlanan politeknik üniversitesi ayaklanmasının öğrenci lideri)

    mahkeme heyeti:
    memet ali alabora, harun tekin, gökşen şahin, karin karakaşlı, rojin, yıldıray oğur, semiha kaya
    kararın açıklanması

    18.30 darbelere dur de yürüyüşü (tünel’den galatasaray’a)
    http://www.durde.org/…ent&task=view&id=344&itemid=1
  • "12 eylül darbesini yapanların sembolik olarak yargılanacağı 'vicdan mahkemesi'ne birçok yazar, gazeteci, sanatçı ve döneme tanıklık etmiş isim katılacak. etkinliği hazırlayan şenol karakaş ve katılımcı memet ali alabora mahkemeyi ntvmsnbc'ye anlattı.

    istanbul - 12 eylül darbesinin 28. yıldönümünde darbelere karşı 70 milyon adım koalisyonu, 'vicdan mahkemesi' düzenliyor. sembolik mahkemede darbeyi yapanlar vicdanen yargılanacak. dönemi bizzat yaşamış insanların da katılacağı etkinlikte yunanistan'da cunta rejiminin devrilmesiyle sonuçlanan ayaklanmaların öğrenci lideri olan dimitrious papachristou da deneyimlerini aktaracak.

    fethiye çetin, ergin cinmen, orhan miroğlu, adalet ağaoğlu, fahri aral, atilla keskin gibi birçok yazar, gazeteci ve hukukçunun katılacağı mahkemede, memet ali alabora, yıldıray oğur, harun tekin, rojin gibi genç kuşaktan isimler de 'mahkeme heyeti' olarak bulunacak.

    dönemin işkence ve cezaevi fotoğrafları 'kenan evren resim sergisi' başlığı altında sergilenecek. aynı gün ayrıca 'darbelere dur de yürüyüşü' de yapılacak. etkinliğin liderlerinden şenol karakaş ve katılımcılardan memet ali alabora ntvmsnbc'ye vicdan mahkemesi'ni anlattı.

    karakaş: hâlâ 12 eylül'le yüzleşemedik
    12 eylül toplumun üzerinden silindir gibi geçerken kendi anayasasını da yarattı. ve darbeyi yapanlar yargılanmadılar ve yargılanamıyorlar. ama sendikalardan medyaya, annelere kadar birçok kesimde çok ciddi bir tahribat yarattı. idam edilenler, işkenceler ve işkenceden ölenler, travmalar, yasaklar, baskılar... biz hâlâ 12 eylül'le yüzleşemedik, darbeyi yapanlardan hesap soramadık.

    12 eylül'ün yıldönümünde darbelere karşı 70 milyon adım koalisyonu olarak bütün darbelere bir tepki göstermeyi düşünüyorduk. çünkü toplumsal anlamda bugün ortaya çıkan birçok şeyin kaynağı 12 eylül'de yatıyor. ergenekon sürecinin bağlantılarını da orada görüyoruz. en başta bir insanlık suçu darbe.

    her şey demokratik bir anayasaya bağlanmali
    daha önce çok çeşitli girişimler, kampanyalar oldu ama daha çok o dönemin acıları ve sıkıntıları anlatıldı. ama bugünkü anti demokratik oluşumlarla bir bağlantı kurulamadığı için bu darbeye karşı mücadele yapılamamış oldu. bütün mücadeleler demokratik bir anayasaya bağlanmalı. anayasanın 15. maddesinin kaldırılmasına bağlanmalı. darbe yapmanın demokrasi dışı ve insanlık suçu olduğu konusunda toplumsal bir bilinç yaratılabilir.

    dönemi yaşayanlar taniklik edecekler
    biz darbelere karşı farklı girişimlerde bulunuyoruz, yürüyüşler yapıyoruz. yine vicdan mahkemesi'nden sonra yürüyüşümüz de olacak. vicdan mahkemelerinin şöyle bir özelliği var; cezaevlerinde dönemi bizzat yaşamış insanlardan, içeride işkence gören insaların annelerine kadar birçok kişi tanık olarak katılacak, yaşadıklarını anlatacaklar.

    yunanistan'da albaylar cuntası'nın devrilmesiyle sonuçlanan politeknik üniversitesi ayaklanmasının öğrenci lideri dimitrious papachristou'da cuntaya karşı mücadelelerini, öğrenci hareketlerini, radyo işgallerini anlatacak. darbeye karşı mücadelenin önemli isimlerinden. bugün de abd'nin irak'a işgali ile ilgili yunanistan'da savaşı durdurun oluşumunun aktivistlerinden.

    gençlerden oluşan bir mahkeme heyeti olacak
    sanatçıların da içinde olduğu gençlerden oluşan bir mahkeme heyeti olacak. onlar da bu tanıklılar sonrasında vicdanen bir sonuca varacaklar. böylece kenan evren'in ve generallerin suçlu olduğunu anlatmaya çalışacağız, bunu bir yürüyüşle de devam ettireceğiz.

    bu girişimle toplumsal hafızanın oluşumuna katkı sağlamayı hedefliyoruz. bundan sonraki darbe yıldönümlerinde de, 12 mart'ta, 27 mayıs'ta, 28 şubat'ta vicdan mahkemelerini yine yapacağız. e-muhtıralara karşı da yapacağız. amacımız bugün hala darbe planları yapanların bu planlarından vazgeçmelerini sağlayacak kadar büyük bir kitlesel bir basıncı oluşturmak aynı zamanda.

    evren'in doğum gününü beraber kutladilar
    geçtiğimiz sene kenan evren'in doğum gününü büyük işadamları hep beraber kutladılar. oysa kenan evren 16 yaşında suçu kanıtlanmamış bir çocuğun idam edilmesini onaylayan bir isim. bu darbecilerin yargılanması gerekiyor.

    önemli olan toplumsal hafizanin güçlü olmasi
    önemli olan toplumal hafızanın güçlü olması, toplumsal takibin yapılması. bu konuda umudum var. ayışığı, sarıkız gibi darbe girişimleriyle ilgili günlüklerin ortaya çıkması, türkiye'de darbelere karşı bir duyarlılığının oluşmaya başlaması, ergenekon operasyonları, eski generallerin tutuklanmaları, yargılanmaları bunların hepsi aşağıdan bir basıncın, duyarlılığın ürünü. önemli olan bu duyarlılığın bütün kesimlerin kendi içinde oluşması ve toplumun bu konuda tek bir hafızasının oluşmasını sağlayacak kampanyalar yapmaktır. herkesin güvenebileceği kanalları yaratmak.

    evren'i ressam olarak taniyorlar
    kenan evren resim sergisi adlı sergide dönemin fotoğrafları sergilenecek. yeni jenerasyon onu bir cumhurbaşkanı olarak görüyor, ressam olarak görüyor. gerçek resim sergisi mamak cezaevi'dir, diyarbakır cezaevi'dir. o dönemde yapılan işkencelerdir. biz de bunu sergileyeceğiz. dolayısıyla 'bilmeyenlere' kenan evren'in ressam değil de darbeci bir general olduğunu ironik bir şekilde göstereceğiz.

    alabora: 12 eylül sadece zihinlerde değil
    70 milyon adım koalisyonu'nun düzenlediği vicdan mahkemesi darbelerden mağdur olmuş insanların başlatığı bir girişim. 12 eylül birçok insanın gündelik hayatını hâlâ etkiliyor. bu girişimle kurulacak dönemin mağdurları, tanıklıkları gözler önüne serilecek ve burada bunun vicdanen muhakemesini yapamamış olan ve hâlâ yargılanmadan hayatlarına devam eden kişiler yargılanacaklar.

    12 eylül sadece zihinlerde değil. biz hala 12 eylül anayasası'yla yönetiliyoruz. bu anayasa zaman içerisinde birtakım değişikliklere uğramış olsa da hala yürürlükte. zaten darbeyi yapanlar da o anayasadan güçlerini alıyorlar, o anayasaya göre yargılanmaları yasak

    olmasi muhtemel darbelerle de uğraşiyoruz
    bu sembolik mahkeme gibi sivil girişimlerin artması ve bireylerin bir şeyler yapmaya çalışması gibi türkiye'deki darbe süreçleriyle ilgili algıyı değiştirecektir diye düşünüyorum. çünkü artık sadece olmuş bitmiş darbeler değil, olabilecek, olması muhtemel darbelerle de uğraşıyoruz.

    darbecilerin yargılanmasını engelleyen anayasa'nın 15. maddesinin kaldırılması önemli bir adım. zaman aşımı, yaş haddi gibi durumlar var ama ne olursa olsun bir şeyler değişektir. bu önemli bir adım olur. bundan sonraki muhtemel bu tür suçlara bir emsal teşkil edecektir ve önemli bir kazanım olacaktır .

    bir intikam duygusundan çok daha fazlasi
    buradaki durum bu saatten sonra intikam alma duygusuyla, adaletin tecelli edeceğini beklemek değil. bundan daha başka bir şey, daha ileriye giden, daha demokratik, daha barışcıl bir toplum için bir özlem olduğunu düşünüyorum. bir intikam duygusundan çok daha fazlası.

    anayasanın değişmesi konusunda bir umutsuzluğum var. anayasa değişecektir elbette ama bunun sivil bir anayasa olup olmayacağı, gerçekten şeffaf bir şekilde tartışılıp tartışılmayacağı konusunda olumlu emareler yok ortada.

    umarim her şeye rağmen sivil bir anayasamiz olur
    anayasa tartışması başladığında hükümet 'sivil toplum örgütleri ile görüştük' diyor ama hükümetin sivil toplum diye görüştüğü topluluklar asla sivil olmayan ya da en azından alıştığımız anlamıyla sokaktaki insanı temsil etmeyen kurumlar. oysa kamu olarak biz ne olup bititiğini öğrenemiyoruz bundan sonra da öğrenmeyeceğiz. umarım her şeye rağmen sivil bir anayasamız olur.

    bu anayasadan kurtulmamaiz gerekiyor
    12 eylül de bir zihniyetin devamı ama 12 eylül'ün oluşturduğu ülke, verdiği kuvvet ve kendi anayasası aslında bugün içinde bulunduğumuz durumu da çok iyi anlatıyor. bu yök başkanlarının atanmasından, güneydoğuda yaşanan birçok olaya kadar türkiye'deki bütün meseleler bu anayasa yüzünden oluyor. her şeyin sonu dönüp dolaşıp bu anayasaya bağlanıyor. bu anayasadan kurtulmamız gerekiyor.

    önemli olan farkindalik yaratabilmek
    bu vicdan mahkemelerinin toplumsal hafızanın oluşmasına katkısı olacağını bir farkındalık yaratacağını düşünüyorum. dünyada savaşa karşı hareket belki savaşı durduramadı ama - gerçi türkiye'de durdurdu - dünyada barışa karşı çok büyük bir farkındalık yarattı. bu farkındalığın yaratabiliyor olması da başlı başına önemli bir mesele. bunun için de dünyadaki barış yanlıları çok büyük katkı sağlıyor diye düşünüyorum.

    12 eylül vicdan mahkemesi 12 eylül'de saat 14.00-17.00 arasında bilgi üniversitesi dolapdere kampüsü'nde gerçekleşecek."
    http://ntvmsnbc.com/news/458881.asp
  • sonunda sanıkların 'sonsuza kadar itibarsızlaştırma' cezasına çarptırıldığı bu mahkeme sona erdiğinde, saatlerce elektrikle aydınlatılan mahkeme salonuna yukarıdaki pencerelerden, bir yerden gün ışığı girdi ve salon birden aydınlandı: salona güneş doğdu.
  • dün bilgi üniversitesi dolapdere kampusu mahkeme binasında gerçekleşen, ilk 1 saatini kaçırdığım ve kaçırdığım her dakikasına yandığım etkinlik.

    salona girdiğimde salih sezgin tanıklık yapmak için konuşmasına başlıyordu. az çok okumuş, diyarbakır cezaevinde neler yapıldığını bildiğimi sanıyordum. insanlara kendi kusmuklarının yedirilmesi, birbirlerinin ağızlarına işemeye zorlanmaları zaten kitaplarda yazan şeylerdi. farklı olan ise ilk kez bu olayı yaşayanlardan dinlemekti. salih sezgini anlattıkları resmen kanımızı dondurdu. o ardı arkasına -kendine ayırılan süreyi aşmamaya çalışarak- anlattığı olaylar salonu geçmişe, bir korku cumhuriyetine doğru, yolculuğa çıkardı.

    orhan miroğlu'nun anlattığı bir olay ise hala bir yumruk gibi duruyor içimde. darbeden 28 sen sonra bile bir anı anlatırken insanın boğazında kelimeler nasıl düğümlenir onu gördük. yapılan işkenceler sonucu bir insan nasıl annesinin bile tanıyamayacağı hale gelebilir? bunu yapanların ailesi çocuları yok mudur? nasıl sokaklarda gönül rahatlığı içinde gezebildiler? gibi sorular kafamızın içinde gezip durdu. sadece içeride olanlar değil dışarıda onları bekleyenlerin hayatının da nasıl alt üst olduğu hatırladık.

    tüm tanıkların anlattıkları ağzımızı biraz daha açık bıraktı. anlatılanları burada yazmak bile güçken, işkenceyi bire bir yaşayan bu insanların gözyaşlarını görmek, konuşurken nasıl zorlandıklarına şahit olmak çok daha zordu.

    sadece solcular değil islamcılar ve ülkücüler de tanıklık yapmak için orada bulundular ve hep bir ağızdan söylendi: bir daha asla!!!

    tüm tanıkların anlattıkları insanı derinden etkileyen olaylardı. orada bulunan herkes bir konuda hemfikirdi. yeter artık. darbeciler yargılansın.

    son olarak mahkeme kararı okundu ve kenan evren başta olmak üzere milli güvenlik konseyi üyeleri sedat celasun, nurettin ersin, tahsin şahinkaya ve nejat tümer sonsuza kadar itibarsızlaştı. bu karar tüm ülkeye duyuruldu. büyük bir alkış koptu salondan.

    bir umut doğdu salona, içimize..
  • ben bu 'sol romantizm'den tiskindim be arkadaş. sanatçı aktivistler de bayılırlar böyle şeylere. vicdan mahkemesi nedir ya arkadaşım? senin annene tecavüz etseler, kardeşini öldürseler farz-ı misal; failler cezai yaptırıma uğramadan yırtsalar, gönlünde, kalbinde mi mahkum edeceksin onu da? halk dediğin, alt-sınıf dediğin kitle 'gerçek' istiyor eğer seninle işi varsa, küçük burjuva sol romantizmi hangi sikine derman olacak? mumlar yakıp, bir sağa bir sola helezonik hareketler yaparak "yiğidim aslaaağnım herölelö" diye ağıt yakmak, neyi değiştiriyor? şarap içip, şiir yazarak iktidara nasıl oynacan, bi de bana kedili cihangir çocuğu? bu gayrı-ciddiyet ve hareketsizlikten oy çıkaramıyorsan, sorunu azcık da kendinde görmen lazım ahbap..
hesabın var mı? giriş yap