• 1893-1945 yılları arasında yaşamış futbol ikonu. hikâyesi anlatılmalı...
    o belki de alman futbol tarihinde futbol ilahı ilân edilen belki de ilk oyuncu olmuştu. bakıldığında dünya tarihinin belki de ilk profesyonel futbolcusu. macaristan, avusturya, almanya, isviçre gibi ülkelerde oynadı durdu. mevki deseniz, orta saha. şimdi hemen kısa boylu bir adam düşünüyorsunuzdur değil mi? hayır. uzun boylu yakışıklı bir çingene. yavaş ama top ayağına yapışıyor. istediğinde topla dans eden bir adam. şutları deseniz manda bayıltacak şiddette lakin gol atmayı çok sevmiyor. yazılanlara göre attırmak için gol kaçırırmış nerdeyse. attı mı da tam atarmış. şimdi bunun gol krallıklarına takılacaklara, tekrar hatırlatalım orta sahada oynadığını. kendisinin macar millî takımı ile onbeş maçta onyedi golü var. maç başına bir golden fazla düşüyor yani. bunu yapan diğer kardeşleri kim derseniz, sandor kocsis ve ferenc deak'i de bir bakmanızı öneririz. neyse efendim bulandırmayalım lafı gulaşa, macar salamına. işte böyle bir arkadaşımız schaffer. parayı verenin, kendisini çaldığı, çalarken de başarı garantisini aldığı bir isim. bir ara daha teknik adamlığa başlamadan 1.fc nürnberg orta sahasında top koşturur, arkadaşları otlarken, gençten bir çocuğu almış yamacına. ona topa vurmayı öğretmiş, oyuna bakmayı anlatmış. ağaç yaşken eğilince de, dana efendi efsanesi çıkmış ortaya. işte hans kalb dediğimiz adam kralın eseri. kral, bir oraya, bir buraya derken, yeni dünyaya bile açılmış bir futbol işçisi olarak.
    teknik adamlığında da döktüren, yetmezmiş gibi takımlarını yine şampiyonluğa taşıyan adam, 1938 fransa dünya kupasının gümüş apoletli ülkesi macaristan'ın da teknik adamıydı. bayern münih'in hocasıyken bir gün trende ölü bulunmuştu çingene kral.
    kadınların favorisi olduysa da, hep kaçmıştı ciddi ilişkilerden. parmağına bir kere yüzük taktığında amacı kanunun dolandırılmasıydı ki başarılı olmuştu. dün gibi hatırlarım. bunun oynamasına izin verilmiyor alman olmadığı için. hemen takım arkadaşının kız kardeşi allanıyor pullanıyor, babaya veriliyor. bizimki el mahkum, mangırlar uğruna nişanlanıyor kızla. federasyondan izin çıkıyor oynamasına. sonuç şampiyonluk. bir anekdotla veda edeyim çingene krala. bir gün bir dostu ziyaretine gelmiş. yüzüğünü göstermek için canım adam pek bir mutluymuş anlayacağınız. demin de ifade ettiğim gibi bizimkisi yüzük hususunda biraz dalgalı, almış arkadaşının yüzğünü camdan dışarı fırlatmış. eve o an bir aysberg çaprmış adeta. eksi kaçlara düşmüş oda, tahmin edebiliyor musunuz? termometre göstermez vallahi. neyse, lafı uzatmayalım, bizimkisi hemen arkadaşına dönüp ben sana bir altın yüzük alacağım diye söz vermiş. çingene kral, aşık arkadaşının sıradan yüzüğüne takmış da, ondan sinirlenip fırlatmış yoksa arkadaşının aşkını değil. çingene dedim diye alınacaklara, tekrar kral olduğunu anımsatıyorum ısrarla. tabii ki de almış yüzüğü arkadaşına.
    futbolun belki de ilk ikonu. alman dünyasındaki ilk kralı. ne yazık ki bugün adı sadece tozlu sayfalarda. oysa ki üzerine yazılmış kitaplar ve yazılardan çıkan sonuç, bugün bize yutturulan birçok ismin havagazı olduğunu gösteriyor. bir evvelki sayın cumhurbaşkanımın da dediği gibi, dün dündür bugün bugündür...
hesabın var mı? giriş yap