avustralya sineması
-
(bkz: the black balloon)
(bkz: rabbit-proof fence)
(bkz: red dog)
(bkz: muriel's wedding)
(bkz: the sapphires)
(bkz: australia)
(bkz: wolf creek)
(bkz: the lego movie)
(bkz: mary and max)
(bkz: samson and delilah)
(bkz: little fish) -
sözlükte pek tenha kalmış olan...
çok hakim olduğum bir sinema değil ama bu avustralya'nın esas olayı şu diyebilirim: bakir yerleşim alanlarıyla medeniyet arasında kurduğu diyalektik, çatışma. efendime söyleyeyim uçsuz bucaksız ve tekinsiz sarı, kabileler ve yerli kültürü, ilkel şiddet, sistem eleştirisi, koloni tarihçeleri falan feşmekan. seviyorlar bunlara bakmayı. ezoteriğe, folka da kayabilerek. o kadar havasından suyundandır ki, ted kotcheff (wake in fright), werner herzog (yeşil karıncaların düş gördüğü yer), nicolas roeg (walkabout) gibi dışarıdan gelen sinemacılar da bahsettiğim evrene kıskıvrak uyum gösterebiliyor.
peter weir, bruce beresford, alex proyas, george miller, fred schepisi, gillian armstrong, philip noyce, andrew dominik, baz luhrmann, john hillcoat hemencecik akla gelebilen on avustralyalı yönetmen.
bu yazdıklarım temel bilgiler farkındayım. azıcık görmüş geçirmiş, her deliğe girip çıkmış sinefillerin malumu şeyler.
bir de şöyle bir kümeyi içinde barındırıyorlar (bkz: ozploitation)
geçenlerde izlediğim next of kin finalinde goreye bağlasa da iyi bir psikolojik gerilimdi ve bakımevinin dar koridorlarında ciddi ciddi kubrick'in shining'ini anımsayabiliyorsunuz. akabinde birkaç yorum okuyayım dedim. tarantino da görmüş aynı inceyi. kerata! -
amerikan finansmanlısı iyidir de kendi işleri rezildir
-
(bkz: looking for alibrandi)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap