469 entry daha
  • milattan önce yaşamış insanları anlamanın, aradaki bin yıllara rağmen, ne kadar da benzer kaygılar taşıdığımızı fark etmenin, en iyi yollarından birisi de o zamanlar yapılan dualara bakmak olabilir. aşağıya, mö 2. bin yılda yaşamış mezopotamyalı(sümer, akad) insanların birkaç duasını bırakıyorum:

    —-(genç adam, tanrısının artık kendisiyle eskisi kadar ilgilenmediğinden; bu yüzden yaşadığı şansızlıklardan, aslında bilgili birisi olduğu halde kendini savunurken açık ve hızlı düşünemediğinden yakınıyor.)

    “ ben genç bir erkeğim, bilgiliyim; ama bildiklerimin bana hiçbir faydası olmuyor.
    doğru söylediklerim yalanlara oluyor, haksızlık edenler beni oyuna getiriyor:
    bu yüzden de onun için orağın sapını tutuyorum (yani saf saf onun kirli işlerini yapıyorum).
    benim cahil otoritem senin gözünde anlamlı bir leke, ve sen bana en yakıcı ısdırapları ihsan ediyorsun.
    ...
    arkadaşlarım bana güvenilir olmayan şeyler söylüyor,
    arkadaşım doğru konuştuğumda bile beni yalancılıkla suçluyor.
    haksız insanlar bana şeytani şeyler söylüyor,
    ama sen, tanrım, onlara cevap vermiyorsun, benim zeka kıvraklığımı elimden alıyorsun.”

    —-(suen-samuh adındaki kişi, tanrı enki‘ye kendisiyle ilgilenmediği için çektiği sıkıntıları anlatıyor.)
    “yatağımda üzgün ve inleyerek yatıyorum, keder üstüme çullanıyor; zarif bedenim çöktü,
    (insanların) ayaklarına dolanıyorum.
    ...
    ben okur-yazar bir kimseyim, değiştim; bir şeyler bilen bir kişi iken ahmağın biri oldum.
    elim artık yazı bile yazamaz oldu, ağzımdan çıkan sözler azaldı,
    yaşlı biri değilim, (yine de) işitmem zorlaştı, görüş gücüm sönükleşti!”

    —-” bir mirasçının (yardım eli) olmadan başımı kaldıramıyorum!
    ne zaman doyana kadar yiyeceğim?
    kendime ait güzel bir giysim bile yok,
    bir deri bir kemik kalmış bedenime yağlar süremiyorum,
    sefalet yabani otlar gibi kalbimi işgal etti!”
    **
262 entry daha
hesabın var mı? giriş yap