• bugün benim de düşünüp ve bu konuya daha önce değinilmiş mi diye araştırdığım şaşırtıcı benzerlik. küçük bir araştırmayla 7 temmuz 2015 tarihli ismail hakkı pekin'in anlatılarına dayalı şu haber metnini buldum. vakti olan okusun..

    ---
    ismail hakkı pekin: cemaat ırak'ı abd'ye teslim eden kesnizani gibi

    genelkurmay istihbarat eski başkanı emekli korgeneral ismail hakkı pekin, gülen cemaatinin mit, tsk ve emniyet'e sızma planlarını anlattı.

    tsk'ya sızma yöntemler nasıl?

    "fethullahçıların tsk'ya sızma yöntemlerinin aynısı ırak ordusunda da vardı. biliyorsunuz ırak ordusu 2003 yılındaki abd işgalinde savaşmadı. hatta bunun başında da saddam'ın kızlarından birinin eşi olan hüseyin kemal vardı. kesnizani tarikatı denilen bir cemaatin başıydı. ve bu cemaat israil ile bağlantılıydı. cemaati ordu içinde yaydılar. sonuçta amerikan işgalinde ırak ordusu savaşmadı ve dağıldı."
    "bazı cemaatler böylesine etkili. gülen cemaati de böyle. bu cemaatin liderine mit, genelkurmay, emniyet, yargı, bakanlık ve masak'taki elemanlarından istihbarat yağıyor. ingiliz, israil ve amerikan istihbarat örgütleri de cemaate işine gelen haberleri servis ediyor."
    "tayyip bey'e bir şey olmadan halledilmeli"

    "casusluk şebekesine dönen bu yapıyla mücadelenin devam etmesi lazım. tayyip bey'e birşey olmadan bu mücadeleyi halletmesi lazım. yoksa bu insanlar tekrar güçlenir. cemaat öyle hafife alınacak bir tehdit değil. hasan sabbah benzetmesi çok yerinde. öylesine tehlikeli, dünya çapında yaygınlaşmış ve kullanılmaya müsait."

    kesnizani tarikatı nedir

    kürtçede "kimse bilmiyor" anlamına gelen ve saddam rejiminde çok yaygın olan tarikatla ilgili, doç. dr. ramazan kurdoğlu'nun "hollywood ve kabala'nın 13. havarisi evanjelizm" kitabında şöyle bahsediliyor:
    abd ırak'a vurduğunda, ırak abd'ye adeta altın tepsi içinde teslim edilmişti.

    herkes "esas savaş bağdat'ta olacak" derken bağdat savaşmadan teslim edilmişti. tarih 10 nisan 2003'ü gösteriyordu. teslimatı yapan, gerçekte ırak'ta herkesin bildiği ama ortalıkta gözükmeyen kesnizani tarikatıydı.

    tarikat "körfez savaşı"ndan sonra saddam'ın etrafını örümcek ağı gibi sarmıştı. saddam'ın karısı, çok güvendiği generalleri ve istihbarat kuruluşlarının başındakiler... hepsi tarikat "müritleriydi."

    kesnizani tarikatı,
    mossad ve cia tarafından saddam'ı içten yıkmak, ırak'ı kolayca teslim almak için organize edilmişti.

    saddam 33 yıllık diktatörlüğünde, birçok karşı ihtilal, suikast vartalarını atlatmıştı. ancak "tarikatın" metodu hepsinden farklıydı. tarikatın "müritleri" saddamın en yakınında olanlardı. onun her hareketini, her adımını an be an tarikat şeyhinin oğlu nehru'ya aktarıyorlar, sonra da bilgiler kuş olup mossad ve cia istasyonlarına doğru uçuyordu.

    şeyh muhammed abdülkerim kesnizani, zikirden ziyade, siyasete meraklıydı. müritlerine de kur'an eğitimi yerine adını zikretmeden kabala öğretilerini /mistizmini anlatıyordu.

    kesnizani tarikatı, baba abdülkadir zamanı da dâhil saddam'a bağlılıkta kusur etmiyordu. kürt, türkmen, arap rejim muhaliflerini anında baas parti istasyonlarına bildiriyordu. şeyh muhammed kitap yazmaktan da geri durmamıştı.

    tarikatın dönüşümü şeyh efendinin etrafındaki islam âlimlerince, gerçekte mossad ajanı hahamlarca hızlandırılmıştı. şeyh'in kitabı, kabala öğretilerini islam mistizmi adı altında imanlı müritlerin beyinlerine ve kalplerine ince ince enjekte etmek için başucu kitabı olarak kullanılmaktaydı.

    müritlere mossad'ın hahamlıktan tövbekâr hocaları ders veriyordu.
    aslında tarikatın asıl hedefi ırak ordusuydu. öncelikle generaller ve subaylar keznizani tarikatının müritleri haline getirildiler. genelkurmay başkanı, genel askeri istihbarat başkanı, hava kuvvetleri komutanı, hepsi şeyh muhammed abdülkerim kesnizani'nin ayağını öperek müridiler arasına girmişti.

    ırak'ın acımasız el-muhaberat'ının sivil-asker elemanları da tarikatın müritleri olmuşlardı.

    müridiler arasında bir isim vardı ki, saddam'dan sonra baas'ın en kudretlisiydi: ibrahim izzet el duri. duri bütün karanlık odaklarla ilişki kuruyor, saddam'ın bütün pis işlerini organize ediyordu. duri şeyhin ayağını öpenler arasına çoktan dâhil edilmişti.

    öte yandan saddam'ın karısı sacide hayrullah, saddam'ın kardeşleri vatban ve barzan ile oğul uday da müridiler arasındaydı.

    birinci körfez savaşında baba bush, bağdat'ı işgali reddetmişti. israil bu duruma çok bozuldu. ırak hızlı bir şekilde parçalanmalıydı. gözüne kestirdiği kürt tarikatı kesnizani'lik üzerinden ırak'ın islami hayatını da kontrol altına alacaktı.

    mossad kesnizani tarikatının önde gelenleriyle muhtelif yollardan temasa geçti ve ilişkileri hızla geliştirdi. ırak devleti'nin mekanizması içinde yer alanlar, medya mensupları uhrevi yollardan ikna edilemezlerse mossad'ın cömertçe tarikata aktardığı dolarlarla ikna ediliyor, mürit yapılıyordu.

    saddam'ın yatak odası dâhil, istihbaratçı müritlerden derlenen bilgiler oğul nehru'da toplanıyor, nehru'da bunları mossad'a aktarıyordu.

    artık saddam ve çevresinde neler olup bittiğinden kesnizani tarikatı ve şeyhi vasıtasıyla mossad anında bilgi sahibi oluyor ve gereği yapılıyordu. tarikatın içine mossad iyice yerleşmişti. şeyh adına rahat rahat operasyon yapar hale gelmişti.

    kısaca, güneyde şii müslümanlar kuzeyde ise türkmenlerin büyük çoğunluğu hariç sivil araplar, kürtler ile ırak devlet mekanizmasını elinde bulunduranlar kesnizani tarikatı kullanarak mossad ve cia tarafından devşirilmişler ve psikolojik harbin kurbanı olmuşlardı.

    saddam en yakınlarının bile tarikat tarafından mürit yapıldığını, her hareketinin cia ve mossad'a ulaştırıldığını fark ettiğinde iş işten geçmişti.
    amerika, ingiliz birlikleri ırak'a saldırdılar. güneyde müthiş bir dirençle karşılaştılar.

    dünya medyası, bu arada türk medyası, akademisyen, emekli asker, strateji uzmanları asıl savaşın bağdat ve çevresinde olacağını dile getiriyorlardı.

    hâlbuki bağdat ve çevresi saddam'ın askerleri tarafından hiçbir direnç gösterilmeden amerikan askerlerine teslim ediliverecekti. niçin böyle olmuştu?

    tarikat yoluyla ırak devlet mekanizması devşirilmişti. şeyh muhammed müritlerine amerikan askerlerine direnmemelerini öğütlemişti.

    şeyhin emrindeki mürit generaller vatanlarının bağımsızlığı için savaşmak yerine şeyh muhammed'in emrine uydular.
    bu arada izzet el duri de boş durmamış, bağdat'ın kuzeyini de o teslim etmişti amerikalılara. şeyhin isteğinde mutlaka bir keramet vardı. bağdat bağdat olalı böyle bir şerefsizlik görmemişti. buraya kadar anlattıklarım muhtelif kaynaklarca teyit edilmiştir.

    en önemlisi türk milletinin ve devletinin "kesnizani tarikatı operasyonu"ndan çıkaracağı bir ders var mıdır?
    dr. ramazan kurdoğlu'nun verdiği bu bilgiler, türkiye'de hala uyuyanlara ders gibi bir uyarıdır.

    türkiye'de devlet mekanizmasını ele geçirenler, geçiremedikleri kesimlere savaş açanlar, türk ordusu'nu hedefe oturtanlar kim? ordu'nun kalbine girip en mahrem bilgileri ele geçirenler, devletin gizli bilgilerini "iddianame adıyla" ortalığa saçanlar...

    iletişim, milli eğitim, polis istihbarat şube gibi önemli birimlerin ezici çoğunluğunu ele geçirenleri... devlet mekanizması içinde kanserli bir hücre gibi metestas yapan dindar görünümlü örgütü herkes biliyor.

    onlar da kuran okumuyor. okudukları; tek kişinin adını taşıyan kitaplar içinde ne kadar kabala öğretisi var bilmiyoruz.

    taraftarları gece gündüz bu kitapları hatmediyor. kelimelerin tekrarı beyinleri esir alıyor.

    efendileri amerika'da. onlar amerika'da olmasını "hicret", yani peygamberimizin sünnetini işlemesi olarak kabul ediyor.
    dinler arası diyalogun öncüsü de olan hoca efendilerinin buyruğunu allah'ın buyruğu gibi kabul ediyorlar.

    10 yıllık süre içinde gördük ki, hedef yaptıkları kurum ve kişileri bertaraf ederken hiçbir ahlaki kurala uymuyorlar.
    en ahlaksız yöntemlerle saldırıyorlar. acımaları yok. hedeflerine karşı imha edici bir silah gibiler.

    dr. ramazan kurdoğlu yazısında; "tarikatın içine mossad iyice yerleşmişti. şeyh adına rahat rahat operasyon yapar hale gelmişti." diyor.

    türkiye'de cemaat görüntülü örgüt adına mossad ve cıa ne kadar operasyon yaptı acaba?

    bu yapılanmaya yıllardır izin veren, destek çıkan bütün kurum ve kuruluşlar gösterdikleri açık zaaf ve görev ihmalinden dolayı hesap verip yargılanmalıdır.

    bu yapıların türk devletlerinde ve türkiye'de açtıkları okul ve dershaneler aslında misyoner okullarıdır. amaç küresel elite hizmet edecek "tek dinli- tek dilli-mankurtlaşmış" köle nesiller yetiştirmektir.

    bu durumu hala görmeyenler gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindedir.

    tehlike görünenden büyüktür. çürümenin ne kadar derinleştiğini anlamak için illa türkiye'nin de savaşa girip ankara ve istanbul'u teslim mi etmesi gerekiyor?
hesabın var mı? giriş yap