• imam erdal koşmaz da 34 kg yürek varmış. saygı duydum.

    aynen camide bira içtiler yalanına göğüs geren ve karısı kanser hastası olmasına rağmen oradan oraya sürülen imam gibi.

    vefat ettiği için bugün haber kanallarında ve ekşi sözlükte tekrar hatırlanan sir nicholas george winton gibi.

    her zamanda, her yerde dinden, siyasetten vs. bağımsız iyiler vardır. bunların hikayeleri karikatürize edilerek yazarlar tarafından sunulur bize, biz de kitaplarda okur; dizilerde, filmlerde izleriz. kılıç sallarlar, kalem sallarlar farketmez. ortak noktaları kendi rahatlarından garibanın hatrı için vazgeçmeyi bilmeleridir.

    bazense böyle yaşadığımız modern çağda, herkesin elinde iphone'lar olan günümüzde, gözümüzün önünde belirirler. gazetelerde 1-2 gün haber olurlar, sözlükte haklarında 100 entry girilir. sonra unutulur giderler maalesef.

    oysa gerçek hayattaki kahramanlardır bunlar. bellerinde kılıçları, üstlerinde zırhları yoktur. sadece beyinlerinin dibinde bir yerde oynamadan doğruyu gösteren pusulaları ve kalplerinde haksızlığa karşı yanan bir ateş vardır.

    (bkz: seyda ogretmen gata'da tedaviye alinsin)
  • aslında dünya düzeni böyledir.ihtiyacı olmayan ama gözünü mazlumun ekmeğinde, cebinde olan bir dünya düzeni.aslında bu tipler çok azlardır, mazlumlarsa çoktur.ama mazlumlar bunun farkında değildir.
  • bir imam nasıl bir insan olmalı ve bir polis nasıl bir insan olmamalı sorusunun cevabını veren habere konu olan şeyler.
  • küçücük çocuğun hayatına musallat olan polisle meslektaştır. hiç şaşırmadım.
  • (bkz: aaa kavurma)
  • polis, bedavanın olduğu her yerde herkesten önce vardır. bedavanın olmadığı yerde ise ona yine bedavadır.

    işyerimin yan dükkanı pastane. 10 senede 3 nesil polis mesai doldurdu bu pastanede. abartmıyorum sabah 8 de ben dükkan açmaya gelirken oturan polis akşam 7'de ben dükkanı kapatırken aynı noktada oturup bilmemkaçıncı beleş çayını içiyor. bir gün birisiyle konuştum polislerin, "hiç mi olay olmuyor, o kadar mı eliniz boş?" diye. söylediği şu oldu: "telsizden çağrı geldiğinde eğilip ayakkabı bağcıklarımı çözüp tekrar bağlıyorum, çağrı devam ederse bir daha eğilip çözüp bağlıyorum, o arada başkası cevap vermiş oluyor zaten". bu da a.c.a.ba türk polisi nasıl bir şey diyenlere örnek olarak dursun burada.

    edit: hadi bir örnek daha vereyim şahit olduğum: bir dizi setinde bulundum bir müddet orada çalışan arkadaşlarım vasıtasıyla. öğle yemeklerinde yakındaki semt karakolunda çalışan polislerin daha çekim bitmeden, sete ara verilmeden karavana başında sıraya girdiklerine şahit oldum. öyle bir iki defa da değil. yaklaşık 6 ay boyunca her öğlen önce bu akbabalar kuruldu masalara.
  • haberin en ilginc yeri ise surasi:

    bartın müftülüğü, imam erdal koşmaz hakkında soruşturma başlattı. müftü mahmut gündüz yaptığı açıklamada, imamın davranışının hatalı olduğunu belirterek, şöyle dedi:

    “ramazan ayındayız, görevlimizin yaptığı yanlıştır. çünkü iftara gelen kimse geri çevrilemez, sonra kendi sitesinden bir yayın yapmış, hiç yakışmadı. o imam hakkında gerekli soruşturma başlattık. sonuç olarak gereğini yapacağız.”

    bu memlekette liyakatle bir is yapmaya calismak ne kadar zor. kendi adamin iki dakikada seni satiyor statukoya.
  • sırf bedava olduğu için belediye otobüsünü durdurup yüz metre gitmeden inen, halkın, devletin sırtına kene gibi yapışmış bedavacılardır aynı zamanda, bunlar çoluk çocuk, kadın erkek demeden döver, katleder, güneş gözlüklerini takıp parkta bahçede kadının kızın götüne başına bakar, akşam evine gider çocuğuna sarılır, seçimde koşa koşa ampüle, kurda, mührü basar.
  • dünyanın açları değil de tokları doyuramadığı için bu halde olduğunun ufak örneklerinden biridir.
  • dogru olani yapmistir. bundan sonra polis molis gelmez artik oraya. ıhtiyaci olanlar gider.
hesabın var mı? giriş yap