• guru dev (swami brahmananda saraswati):

    "gerçek zafer sonradan tersi hiç bir zaman olamayandır. hiç kimse dıştaki bir düşmanı ezerek kendisine galip diyemez çünkü böyle
    düşmanlar yeniden türeyebilir. gerçek zafer iç düşmanları kontrol altına alarak kazanılır.dolayısıyla içteki düşmanların durdurulması ebediyen dıştaki düşmanları ele geçirmenin tek yoludur çünkü unutmamalıyız ki dıştaki düşmanları yaratan bizim kendi içimizdeki düşmanlarımızdır.

    bu iç düşmanlar aç gözlülük, öfke, hırs, sahte tutku, kibir ve kıskançlıktır. bize düşmanlar yaratmak için dış dünyadaki herhangi bir seyin kedi pençesi gibi tırmalamasını sağlayan içimizde oturan bu altıgendir.dolayısıyla düşmanlarına karşı zafer elde ederek mutluluk
    ve huzurun zevkini sürmeyi bir kişi isterse, o zaman o kişi fiziksel düşmanların kaynağına hücum etmeli - içimizde yaşayan o ince
    altıgene. düşmanların kökünden yok edilmesi bu altıgen (hırs, öfke, açgözlülük, yanlış tutku, kibir ve kıskançlık) kırılmadan mümkün değildir. bu kanıtlanmış bir kuraldır.

    pratik deneyimle kanıtlanan bir gerçektir ki bu ince düşmanları ele geçiren kimse bütün dıştaki düşmanları temelden bozar. böylece bütün düşmanlar daha filizken koparılır. sonra yenecek hiç bir düşmanı olmaz. sadece böyle biri kendine gerçekten galip diyebilir. bundan sonra ona gerçek ve sürekli mutluluğun ve huzurun kapıları açılır.

    tüm düşmanlarından tamamen kurtulmak ve mutlu ve barış içinde bir gelecek kurmak isteyen bir ulus için işlerin başında kendi içteki altıgenini yenmiş kişilerin olması gereklidir. yoksa kendileri ile birlikte başkalarını da yok ederler. son bir kaç yüzyılda tarih böyle kendi altıgeninin etkisi altında yöneten güçlü ulusların liderleri tüm dünyayı kan gölüne çevirmişlerdir. bu bir vahşettir. bir ulusu yönlendirmenin yükünü taşıyanlar bunu içsel kavrayışla yapmalıdırlar. kendi altıgeniyle sürüklenmek ve dünyaya ızdırap dalgası yaymak büyüklük ve insanlık değildir.

    herşeyden başka, dış düşmanları yok ederek ne kadar devam edebiliriz?

    birinden kurtulur kurtulmaz bir başkası bize saldırmaya hazırdır. bu şekilde sadece kendimiz sürekli rahatsız olmakla kalmayız, aynı zamanda tüm insanlığın mutluluğunu ve barışını tehdit eden soğuk savaşın devam etmesine neden oluruz. bu kesinlikle ne bir galibiyetin ne de düşmanların sindirilmesinin bir işaretidir.dolayısıyla en önemlisi ulusları yönetenlerin kendi içlerindeki altıgeni yenmiş kişiler olmasıdır. devamlı barış ve mutluluk yolunda toplumları ve dünyayı başarıyla yönetenler, gerçek galip olan bu liderlerdir.

    bu altıgeni yenmek çok zor değildir. fakat insanlar hiç düşünmeden imkansız olduğunu zannederler. bir çoğu, ancak dünyevi isteklerden vaz geçmiş mükemmel bir ermişin içteki altıgeni bozabileceği inancını taşırlar. bu inanç tam bir cehalete dayalıdır. terk eden, bu altıgenin gerçek nedenini terk eder, böylece onun durumunda bu altıgenin yenilmesi diye bir soru ortaya çıkmaz.altıgen üzerinde galip olan kimse dünyadaki kendi işerini sürdürür, ama onların kendisine tahakküm etmesine izin vermez. düşmanın saldırma fırsatına izin verin, ama bunu yapamayacağını anlamasına da izin verin çünkü bunu yapamayacak kadar sizi güçlü bulacaktır. sadece gerçek dünya işleriyle uğraşmak içteki altıgeni boyunduruk altında tutmaya engel değildir.

    içteki bu düşmanların ince hücrelerinin giderilmesi için bir kaç yıl boyunca savaş hazırlıkları yapmak ve sonra dünyayı ölüm ve yaşam
    arasında tutan katliam başlatmak gerekmez. bunun için gereken tek şey tarafsız olmak ve hayal gücüyle hareket etmektir.

    tarafsız olmak doğru görmektir. herşeyi olduğu gibi görebilen insana tarafsız denir. bir şeyin ne olduğuyla onun nasıl gördüğü arasında bir fark yoktur. onun bakış açısı tamamen dengelidir. onun bir şeyi takdir edişi doğrudur, bir başka deyişle o hiç yanlış anlamaz. eğer dünya gerçek değilse (yalan dünya) ona bir gerçeklik vermez. eğer brahman (tanrı) gerçekse onu gerçek kabul eder.bir insan dünyanın gerçek olmadığına ve atmanın (benliğin) ebedi olduğuna ikna olmuşsa, o tarafsızdır. o zaman her şeyi kendi gerçek şeklinde görür.

    dünyanın gerçek olmadığını söylerken onun göründüğü gibi olmayı sadece kısa bir süre için sürdürdüğünü ve bundan sonra farklı bir sey görüneceğini kastediyoruz. aslında herkes dünyadaki herşeyin bir gün yok olacağını ve onları kaybedeceğimizi biliyor - en küçüğünden en büyüğüne her şey değişime tabi. sürekli olarak gözlerimizin önünde kaç kişinin doğduğunu, kaç kişinin öldüğünü herkes açıkça biliyor. bu bizim dünyanın geçiciliği dediğimiz şey. bütün bunların sürüp gittiğini görüyoruz ama üstünde düşünmüyoruz.

    derin düşünme ve muhakeme yoluyla bu dünyanın geçiciliğini kalbine yerleştiren kimse içteki altıgeni yenmede ehil kişidir. çünkü tüm
    dünya karmaşasının geçiciliğine ikna olmuş kişi bügün aç gözlülük ve bağlanma nesnesinin yarın başka bir şey olacağını bildiği için aç gözlülüğe veya herhangi bir şeye bağlanmaya maruz kalmaz. bu hayal kırıklığının bilincinde olarak zihninde arzu ve tutku tohumları filizlenmez; hayır, onların tohumları yok olur. sonra kıskançlık da gider. artık hiç büyüklüğü, eğitimi, zenginliği için kendini beğenmiş değildir. kibir, aç gözlülük, kıskançlık ve tutku gittiğinde öfke için bir neden kalmaz ve öfke de otomatik olarak gider. dünyadaki faaliyetlerinin ihtirasla değil de görev duygusuyla belirlenmesi sonucunda arzuları geri çekilir ve tanrı’ya döner.

    davranışları otomatik olarak uygun olur ve dünyada onda hiç etkilenmeden yaşar,tıpkı bir lotus yaprağının suyun içinde ıslanmadan yaşaması gibi. böyle bir insanın hiç bir dış düşmanı kalmamıştır ve tüm doğada aynılık egemen olur. hiç kimse onun huzur alemini bozamaz. samadarşii (tutkusuz, tarafsız) olan böyle bir kişidir ve dünyayı sürekli mutluluk ve barışa götüren en büyük galip olandır. dolayısıyla içteki altıgen üzerinde galip olmak galibiyetin en yüksek şeklidir ve bir insan çabasını bu büyük galibiyeti elde etmek için yöneltmelidir.
hesabın var mı? giriş yap