• antik çağdaki ismi silpius olan dağ.
  • müfessirlere göre yasin suresi 14. ayette bahsi geçen şehit.

    hadise şöyle anlatılır:

    isa (a.s.) havarilerinden iki kişiyi antakya'ya gönderir. şehrin yakınlarında koyun otlatan bir kimseyle karşılaşırlar. işte bu kişi habib-i neccardır. havariler selam verirler. habib-i neccar:
    - kimsiniz? diye sorar.
    - biz isa (a.s.) nın yardımcılarıyız; insanları allah'a ibadet etmeye çağırıyoruz.
    - bir mucizeniz var mı?
    - biz allah'ın izniyle hastaları şifaya kavuşturur, körlerin gözünü açar, alaca hastalığını tedavi eder, ölüleri
    diriltiriz.
    - benim de yıllardır iyileşmeyen hasta bir oğlum var, onu da iyileştirebilir misiniz?
    - bir görelim, der havariler.

    birlikte hasta çocuğun yanına giderler. havariler çocuğun vücudunu sıvazlarlar, çocuk allah'ın izniyle iyileşir, ayağa kalkar.

    buna tanık olan habib-i neccar tebliği kabul edip, iman eder.

    havarilerin hastaları iyileştirdiği haberi şehirde hızla yayılır. nice hastaları allah'ın izniyle tedavi edip, sağlıklarına kavuştururlar.
  • bir mağarada ibadetle meşgulken, kavminin resulleri öldürmek istediklerini duyar. koşarak kavminin yanına gider. resullere,
    - siz bu görevinize karşılık ücret istiyor musunuz? diye sorar. resuller,
    - hayır, bizim istediğimiz ücret değil, söylediklerimize uyulmasıdır.
    neccar:
    - ey kavmim! ben iman ettim, siz de beni dinleyin, der.

    kavmi derhal habib-i neccar'ı yakalayıp zincire bağlar, sonra götürüp şehrin kapısında idam ederler.

    hasan-ı basri hazretlerinin dediğine göre ise ' vücudu parça parça edilip, şehrin sokaklarına atılır.'

    ölmeden mevla lütfuyla habib-i neccar'a gideceği yeri gösterir ki o yer cennettir.

    allah-u teala habib-i neccar'ı şehit ettiği için antakya halkına gadaplanarak, azaplarını fazla geciktirmez. cebrail (a.s.) e helak edilmeleri için emir verdi. cebrail (a.s.) şehrin kapısına gelerek, kapının iki kanadını tutar. önce şehri sallayıp akabinde şiddetli bir narayla bağırır. sesin şiddetinden hepsi ölür.
  • habib neccar hakkında değişik öyküler bulunmaktadır. birincisi habib neccar tahtacılığın piriymiş. her gün ormana gider odun keser bunlardan eşyalar yapar pazarda satarmış. bir gün pazardan dönerken hıdır (a:h) ile karşılaşır. hıdır, neccar'a cebindeki nedir diye sorar. neccar şaşkınlıkla yonga diye cevap vermiş. hıdır 'da "yongana bereket" demiş. rivayete göre o gün tahtacılığın yongasına bereket düşmüş. antakya dağ köylüleri : "keşke habib cebindekinin para olduğunu söyleseydi. eğer hıdır parana bereket deseydi bugün hepimiz zengin olurduk" derlermiş.
    ikinci öykü bin tabut öyküsüdür. kral antiyokos bir gecede 1000 tabut yapmasını ister neccar'dan yoksa idam edeceğim der. neccar çok üzülür, ne malzemesi ne de zamanı vardır bu kadar tabutu yapmaya. kızı "üzülme baba" der "rahat ol, tanrı bir kapı ise sığınacak makam bindir". sabah bir manga asker neccar'ın kapısını çalar "cabuk bir tabut yüklen ve bizi takip et" derler. neccar tabutun kendisi için olduğunu düşünüp tabutla yola koyulur. tören alanına varınca tabutun kendisi için değil idam fermanını veren kral için olduğunu görür.
    üçüncü öykü selahattin eyyubi askerleriyle habib-i neccar'ın mezarını ziyaret eder ve sefer yapacağı bakraş'a doğru geceleyin yola çıkar. habib-i neccar dağından geceleyin yayılan ışığı görünce ve bakras kalesini ele gecirince habib-i neccar'ın kutsallığına inanır.
    bir de kesik baş hikayesi vardır. rivayete göre haçlılarla savaşta kafası kesildiği halde silah arkadaşlarına yol göstermeye devam etmiş.
    evliya çelebi de kendisinden bahsetmiş. evliya çelebi'ye göre inanmış bir hırıstiyanmış, isa gibi mucizeler göstermiş ve putperestler tarafından kafası kesilerek öldürülmüş.
  • (bkz: habib-i neccar)
    ya da (bkz: habibunneccar)
    habib: (ar. sevgili), neccar: (marangoz)
    antakya halkindan bir zat. kendisi de dinine inandigi hz. isa gibi bir neccardir. rivayete gore havarilerine iman etmis ve orada sehit edilmis, sehit edildigi yere de bir kilise yapilmis. sonra emeviler zamaninda bu kilise cami olmus ve bu cami simdiki turkiye sinirlari icinde yapilmis olan ilk cami olma ozelligini tasiyormus.
  • aziz peter kovulduktan sonra, halkını isâ’nın mesajını kabul etmeye çağıran antakya’lı bir marangoz olan habîb idi. antakyalılar onu öldürdüler ve kur’ân’da anlatıldığı üzere:

    “ona: cennete gir, denildi. o da: ‘keşke benim kavmim de bir bilseydi’ dedi; rabbimin
    beni bağışladığını ve beni ağırlananlardan kıldığını”*

    (o esnada, elçilerin geldiğini haber alan ve allah'a ibadet etmekte olan) bir adam* , şehrin tâ ucundan koşarak geldi (ve şöyle) dedi: “- ey kavmim, uyun bu gönderilen elçilere*
  • kemiklerime kadar titreten, burnumun direğini sızlatan, güzellerden bir güzel ruh.

    ‘keşke benim kavmim de bir bilseydi’.
hesabın var mı? giriş yap