• 1990 bona drag albumunde yer alan bir london hikayesi uzerine kendi halinde ama bir o kadar guzel morrissey calismasi.

    here is london, giddy of london
    is it home of the free -
    or what ?

    can you squeeze me
    into an empty page of your diary
    and psychologically save me
    i've got faith in you
    i sense the power
    within the fingers
    within an hour the power
    could totally destroy me
    (or, it could save my life)

    oh, here is london
    "home of the brash, outrageous and free"
    you are repressed
    but you're remarkably dressed
    is it real ?
    and you're always busy

    really busy
    busy, busy
    oh, hairdresser on fire
    all around sloane square
    and you're just so busy
    busy, busy
    busy scissors
    oh, hairdresser on fire
    (only the other day)

    was a client, over-cautious
    he made you nervous
    and when he said
    "i'm gonna sue you"
    oh, i really felt for you ...mmm...

    so can you squeeze me
    into an empty page of your diary;
    and supernaturally change me ?
    change me, change
    oh, here in london
    "home of the brash, outrageous and free"
    you are repressed
    but you're remarkably dressed
    is it real ?
    and you're always busy

    really busy
    busy clippers
    oh, hairdresser on fire
    all around sloane square

    and you're just too busy
    to see me
    busy clippers
    oh, hairdresser on fire
    (only the other day)
  • londra sokaklarında dolanırken birden mırıldanmaya başlanılabilen; londra’yı en iyi işleyen morrissey kaydı belkide ...

    [ ... here is london / ‘home of the brash, outrageous, and free’ / you are repressed but you’re remarkably dressed / is it real? ... diye diye şarkıda bahsi geçen sloane square’e ulaşır sonra kaçınılmaz olarak nehre* doğru ilerler mr. wilde*ın evinin, bir zamanlar onun da buralarda yürümüş olduğu hissiyle hüzünlenerek, önünden geçer gidersiniz ... ]
  • türkçesi: ataşlara salmışlar berberimi
  • ilginctir ki bu sozler gercekten de moz’un londra’da bir berberden alamadigi bir randevu sonucu ortaya cikmistir. bu olay moz’a ilham kaynagi olmus ve londra vb. yerlere olan tepkisinin su yuzune vurmasina neden olmustur…

    sarkinin kalbi bence su dizelerde yatmaktadir:
    you are repressed
    but you're remarkably dressed
    is it real ?

    sabah makyajimi yaptim, yuzume en guzel gulumsememi taktim, endiselerimi, korkularimi, cekmeceye kilitledim ve evden ciktim insanlarini hatirlatir bu sozler. duygularini belli etmekten cekinen, cekinmeyi birakin bunu bir zayiflik gostergesi olarak goren insanlara ithaftir benim acimdan bu sozler. repressed but remarkably dressed’den sonra gelen sozler ise moz’un ignesinin ne kadar da can yakici oldugunu gozleri onune serer. “is it real” diye sorar ve eger icinizde az biraz birikmislik varsa, o ses tonuyla sizi diplerin dibine vurdurabilir…

    butun moz sarkilarinda oldugu gibi bu sarki da beni bir sarkidan digerine savurur ki aklima ilk gelen how soon is now’un su dizeleridir:
    “and you go home, and you cry
    and you want to die”

    bu herhalde “is it real” diye sorgulanan bir kisinin sonrasinda gerceklestirecegi davranisi en yalin tanimlayan sozler olsa gerek…

    sarkinin bir diger can alici noktasi da busy sozcugunun surekli tekrarlandigi bolumlerdir... bir bakima mutsuzluklarimizin en basit nedeninin altini cizer cunku hep mesgulsun, hep mesgulsun…kaybetmissin kendini yapman gerekenler arasinda, aslinda sana yapman gerektigini soylenenler arasinda. oysa kendini bir siyirip alsan ve baksan hayatina, az da kendinle mesgul olsan butun sorunlar cozulecek der gibi…

    bu sarkiyi bir sekilde tamamlayan, ya da pekistiren demek daha dogru olacaksa bir diger sarki da oh phoney’dir. asagidaki su sozler herhalde morrissey’in repressed but depressed teorisinin baska kelimelerde vuku bulmus halidir…
    see how the outside
    contradicts what's inside
    oooooh ooh
  • eşlik etmekten büyük bir keyif aldığım bir başka morrissey güzelliği. tabii ki who put the m in manchester performansı tercih edilmelidir.

    şarkıyı istiklal'de sevdiğim hatunun koluna girip moz'un hareketlerini ve kendine has vokallerini becerebildiğim kadar taklit ederek ve tabii ki detone olarak söylemişliğim vardır. london'ları taksim'e çevirmiştim.*

    beni günlüğünün boş sayfalarına iliştirmek konusunda fazla eli sıkı davranan ablamızın "but you're just too busy, to kiss me" kısmını duyunca şarkının kime ait olduğunu "morrissey'in di mi bu?" diyerek tahmin edebilmesi teknik puanları arttırsa da yetersiz kalan artistik puanlar madalya almamı engellemişti; lakin önemli olan yarışmaktı.

    "i'm depressed; but i'm remarkably dressed. that's all i need."
    (bkz: stressed depressed but well dressed)
hesabın var mı? giriş yap