*

  • timothe le boucher tarafından cizilen, iyi degil cok cok iyi bir cizgi roman.
  • ''kaybolan o günler'' adıyla doğan şima tarafından çevrilen baobab yayınları tarafından yayınlanmış olan çizgi roman.
    nasıl herkes her an bunu konuşmuyor anlamıyorum. hepi topu 192 sayfaya böyle bir hikaye nasıl sığdırılabilir? bu kadar soluksuz okuduğum, kendimi hikayesine bu kadar kaptırdığım daytripper haricinde başka bir çizgi roman olamaz diye düşünüyordum. birkaç tane kopyasını alıp herkese dağıtasım var o kadar etkileyici. kısa zamanda herkes tarafından duyulur ve okunur umarım.
    sevgili baobab yayınları, nasıl bir iyilik yapmışsınız ne de güzel yapmışsınız belli değil .
  • lubin'in öyküsü.

    --- spoiler ---

    "bilinmezliğe yatmak ve bilinmezlikte uyanmak" üzerine başlıyor öykü, sonradan "ben ve diğeri"ne evriliyor. daha sonradan ise yoluna devam edebilmek için kör karanlıkta şimşek çakmasını bekleyen bir adamın hikayesine dönüşüyor.

    elinden hiçbir şey gelmeyen bir adamın beyhude çırpınışlarını izliyorsunuz kitabı okudukça; parçanın bütünü ele geçirişini, bütünün parçaya, parçanın bütüne dönüşümünü. kim kimin parçası belirsiz hale geliyor bir süre sonra.. nerden baksanız çaresiz bir adamın hikayesi ve nerden baksanız hüzünlü bir hikaye bu. kitabın bir yerinde "hayallerle geçip giden, geleceği olmayan bir hayat" diye bir cümle geçiyor, tam da böyle.

    geride bıraktığınızı sandığınız rakibinizin size tur bindirdiğini anladığınız an... lubin'in gerçekle yüzleştiği sahnede bunu hissettim. asıl olduğunuzu sanarken kopya olduğunuzu öğreniyorsunuz; bir de bakıyorsunuz ki hırsız sandığınız, ev sahibiymiş meğer. madem öyle "sevdiğimiz şeylerden mahrum kalacak kadar vaktimiz yok, başkalarının ne dediği önemsiz." diye düşünüyor lubin sonunda. çok haklı.

    --- spoiler ---

    kitabın, david fincher veya chirstopher nolan'ın elinde unutulmazlar arasında girebilecek bir öyküsü var. * *

    öykü 9/10
    çizimler 6,5/10
  • harika bir çizgi romandır parazit hikayelerini güzelleştirir
  • hakkında az entry girilmesine şaşırdığım (bkz: daytripper) dan sonra hemen okumaya başladığım ve oldukça etkileyici bulduğum çizgi romandır. çizimleri çok başarılı olmasa da hikaye yönü oldukça etkileyici ve sürükleyiciydi.

    roman, "bir sabah uyanıp da her iki gününüzden birinin kaybolduğunu fark etseniz ne yapardınız?" önsözüyle başlıyor ve son sayfaya kadar da okuyucuya bunu yaşatıyor.
  • bir arkadaşımın zorla elime tutuşturarak oku şunu diye verdiği çizgi roman.

    çizgi romandan anlamam pek o yüzden çok bi çizim falan değerlendirme yapamayacağım. zaten ilk okuduğum çizgi roman bu oldu.

    hikayesinden bahsetmem gerekirse cidden çok vurucu ve etkileyici bir hikayesi var. bitişi ise insanı cidden etkileyen cinstendi. okumayı planlayanlara öneririm.
  • konusu çok iyi olan harika çizgi roman.

    hengisi daha gerçek bizdir?
    gerçek dünyaya adapte olmak için ciddi işler peşinde koşup sorulmadan üzerine yüklenen sorumlulukları sırtlayıp sorunsuz ve risksiz bir hayat yaşamaya, sadece para kazanıp mutlu olmadığı bir dünyada hayatta kalmaya çalışan mı? yoksa hayallerinden asla vazgeçmeyip bir yanı hep çocuk kalıp kendine içinde mutlu olduğu bir dünya yaratan mı?

    çözümlemesi bir hastalıktan çok daha fazlası olan muazzam bir kimlik arayışı hikayesi. okunmalı.
  • yazari-çizeri 1988'li olan cizgi roman. tempo hiçbir sayfada bitmiyor. konuya iyice hakim olduktan sonra sonu çabucak geliyor.
  • tek oturuşta bitirdiğim mükemmel çizgi roman.
    her okurun mutlaka okuması gereken bir eser. daha önce hiç çizgi roman okumadıysanız bile kesinlikle gidip okuyun.
    uzun zamandır bu kadar soluksuz bir çizgi roman okumamıştım. alın okuyun, okutun. gördüğüm herkese tavsiye edeceğim bu eseri.
  • çok vurucu bir çizgi roman. bu kadar sayfa içinde bunu başarmak gerçekten muhteşem. lubi’nin öyküsü sizi önce içine çekip ardından çok derin yaralar bırakarak sürüp gidiyor. aynı zamanda insana dair derin öz eleştiri söz konusu.
    çizgi romandan anla ya da anlama bunu kesinlikle seveceksin
hesabın var mı? giriş yap