*

  • 1989 yapımı tayvan filmi..

    dram türündeki film, hsiao hsien hou tarafından yönetilmiştir..

    başrollerini tony leung chiu wai, shufen xin ve sung young chen paylaşmıştır..

    imdb puanı 8.1..

    *
  • 1989'da altın aslan'ı kazanmış filmdir.

    9. uluslararası istanbul film festivali'nde 'acılar kenti' adıyla gösterilmişti.
  • ingilizceye a city of sadness adıyla çevrilmiş, hou hsiao-hsien tarafından yönetilmiş oldukça politik bir filmdir.

    bu film, yönetmenin tayvan tarihini konu alan ve hsimeng jensheng ve hao nan hao nu filmlerinin de yer aldığı üçlemenin ilk bölümü olarak kabul edilir. 1945'te sona eren 2. dünya savaşından sonra yenilen japonların, yıllardır sömürge olarak ellerinde tuttuğu tayvan'ı çin'e iade etmesinden sonraki beş yıllık dönemi lin ailesinin başına gelenler üzerinden anlatır.

    tayvan'ı geri alan kmt (kuomintang) hükümetinin kurduğu baskı, katlettiği ve işkence yaptığı insanları göstermesi bakımından da tarihi olarak önemli bir film olduğu görüşündeyim.
  • hsiao-hsien hou yapımı 1989 tarihli bir uzakdoğu * filmi. tayvan meselesini ele almıştır. tayvan'ın ikinci dünya savaşıyla japonya'dan çıkıp (45 yıl sonra) çin'e geçmesinin akabinde halkın çektiği acıyı konu edinir. birbiriyle bağlantılı iki aile üzerinden yansıtılır olaylar. seyrettiğim en iyi çekik filmleri arasına girdi diyebilirim. tayvan ve çin'in yakın tarihini anlamak adına ilginç bir film.

    --- spoiler ---

    çin idaresinin başa geçmesiyle birlikte tayvan'da düzen bozulur. eli sopalı çinli ülkücüler trenleri basıp japon avına çıkar. mafyalar yöneticilere rüşvet vererek düşman aileleri işbirlikçi ilan ettirir. (burası biraz godfather'a benziyor.) idamlar fişlemeler ve hapisleri takip eder. zulüm ve fakirlik her yerde kol gezer. ufaktan komünist hareketin entelektüel kesimde yer bulduğunu sağır adamın kaynının küsüp dağa çıkmasından anlıyoruz. filmin sonlarında komünistlerin milliyetçileri bastırıp pekin'de idareyi ele aldığını ve milliyetçilerin tavyan'a kaçıp taipei'yi başkent ilan edeceğini görüyoruz. tayvan'ın amerika'ya yanlayıp çin'le uzayıp giden ihtilaflı meselesine bugün bile şahit oluyoruz.
    --- spoiler ---

    (bkz: white terror)
  • ulusal bir travmanın portresini çizen 1989 tarihli hou hsiao-shien filmidir. tayvan sinemasının ve yavaş sinemanın önemli temsilcilerinden olan yönetmen, tayvan ulusal geçmişinin bir bölümünü bu filmle temsil eder. "hüzün şehri" diye çevrilen film, venedik film festivalinde altın aslan ödülünü kazanmış olan ilk tayvan filmidir.

    "hüzün şehri" ("a city of sadness"), kişisel olarak da tayvan sinemasındaki ilk deneyimim. şunu biliyoruz ki, sinemayla birlikte toplumsal bellek, tarih yeniden inşa edilir. yönetmen; senaryo, kurgu, ses, ışık, kamera kullanımı, oyuncular ve daha pek çok unsurla, perdeye yansıtılacak olan gerçekliği yeniden şekillendirir. toplumsal belleğin bir parçası olan ulusal, toplumsal travmalar da bu şekillendirmeden payını alır. bence "hüzün şehri" filmi, tayvan tarihi için son derece önemli bir yere sahip olan ulusal bir travmayı kişisel deneyimler ve son derece sade bir anlatım üzerinden gerçekçi ve güçlü bir şekilde dile getiren önemli bir filmdir.

    --- spoiler ---

    film, japonlar’ın 1945 yılında teslim olması sonrasında tayvan’daki lin ailesine odaklanır. lin ailesi, dört erkek kardeş ve babalarından oluşur. kardeşlerden en büyüğü savaş sonrasında japon tarzındaki barını, çinliler yönetimi ele aldıktan sonra “küçük şangay”a çevirir. ikinci kardeş filipinler’deki savaş sırasında kaybolmuştur. şangay’dan dönen üçüncü kardeş savaşın etkisiyle içinde bulunduğu zihinsel krizi atlatır ancak şangay uyuşturucu çeteleriyle başı belaya girer ve hapse atılır, hapisten ise zihinsel ve fiziksel anlamda bir enkaz olarak çıkar. en küçük erkek kardeş ise filmin ana karakteri olan lin wen-ching’dir, sağırdır ve konuşamamaktadır. bu kardeşin kendine ait bir fotoğraf stüdyosu vardır. wen-ching’in yakın arkadaşı hinoe de hükümete karşı bir hareket içindedir. hinoe’nin kız kardeşi hinomi ise hastanede çalışmaktadır. 28 şubat olayının şiddeti ve sonrasındaki sosyal ortam aileyi dönüştürür. bu olaydan sonra wen-ching ve bazı arkadaşları tutuklanır. wen-ching, hapishaneden çıktıktan sonra en iyi arkadaşı hinoe dağa çıkar ve muhalif bir şekilde bir komün hayatı yaşamaya başlar. wen-ching de hinoe’ye katılmayı düşünür ancak arkadaşının kız kardeşi hinomi’yi bu karmaşık ortamdan korumak için kalır ve onunla evlenir. bir süre sonra arkadaşı hinoe kmt askerleri tarafından yakalanır ve öldürülür. daha sonra wen-ching de hükümet tarafından yakalanır.

    tüm bu yaşananları ara yazılarla okuduğumuz gibi hinomi’nin günlüğüne yazdıklarını seslendirmesiyle dinleriz de aynı zamanda. yani filmde bellek üzerinden kişisel bir anlatım söz konusudur. “hüzün şehri”, bir kadın karakterin dış ses olduğu nadir filmlerden biridir. hinomi’nin sesi özel alana dairdir. kamusal alanda ise radyo aracılığıyla erkek yöneticilerin keskin konuşmalar yaptıkları sesleri duyarız. resmi tarih anlatımı ile gayrı resmi tarih anlatımı arasındaki ayrıma bu şekilde yer verildiğini söylemek mümkündür.

    “hüzün şehri”, tayvan tarihindeki en travmatik deneyimlerden biri olan 28 şubat olayını dile getiren ilk tayvan filmdir. 28 şubat olayı, ikinci dünya savaşı sonrasında adayı japonlar'dan alan çin milliyetçi partisi tarafından, neredeyse 30.000 insanın öldürüldüğü, 1947 yılında meydana gelen bir katliamdır. bu katliam, baskıcı, otoriter örfi idarenin 1987 yılında son bulup ülkede demokrasiye geçilmesi sonrasında, 1989 yılında yani 42 yıl sonra kendine sinemada yer bulabilmiştir.

    tayvan tarihindeki katliamlardan bir diğeri de "beyaz terör" adı verilen, 1950'lerde 1960'larda kmt ulusalcı hükümeti tarafından düzenlenen ve çok sayıda entelektüelin idamıyla sonuçlanan olaylardır. işte tayvan tarihine baktığımızda, tayvanlılar'ın, baskıcı yönetimler altında katliamlara uğrayarak, susmak ve bir şekilde tabi olmak durumunda kaldıklarını görürüz. filmin başrolünde sağır bir karakterin olmasını, ulusal anlamda yaşananların farkında olup sessiz kalmak zorunda olmanın bir alegorisi olarak yorumlayabiliriz.

    yönetmen, kendine özgü bir sinemasal yaklaşımla, bu ulusal travma meselesi üzerinde yoğunlaşır. film, gerek merkezde yer alan kişiler ve hikaye bakımından gerekse ulusal travmanın görselleştirilme biçimi açısından, bu tarz bir travmayı ele alan birçok filmden farklı bir noktada yer alır. zaten yönetmen hou hsiao-shien, bu ulusal travmayı sinemaya aktarma biçimi ile ilgili çokça eleştiri de almıştır. katliamlara sahne olan yılların, sadece bir ailenin gündelik yaşamı üzerinden verilmesi eleştirilen noktalardan biri olmuştur. yönetmen, eğer bu filmi, katliamı doğrudan görüntülerle anlatan bir tarzda çekseydi toplumsal belleğe, ulusal travmaya dair bu denli güçlü bir anlatıma sahip olamayacaktı muhtemelen. hou hsiao-shien, uzun çekimlerle, az sayıda kamera hareketiyle, ara yazılarla, fotoğraflarla, travmatik anılara sahip mekanlarla bir aile üzerinden, tayvanlı birçok ailenin sahip olduğu ulusal belleği gözler önüne serer ve 28 şubat olayını ilk kez dile getirir. hatta ulusal tarihi boyunca tayvan'daki gibi baskıcı yönetimlere ve katliamlara maruz kalan pek çok ulusun travmalarına da yeniden seslenir. 1992 yılında kmt hükümeti 28 şubat olayıyla ilgili bir rapor da yayınlayarak katliamı itiraf eder. bu itirafta “hüzün şehri” filminin yarattığı ulusal ve uluslararası kamuoyunun da etkili olduğu yorumu yapılabilir.

    --- spoiler ---

    tayvan tarihiyle ve "hüzün şehri" filmiyle ilgili iki kaynak önerisinde de bulunmak isterim. çünkü filmi tam olarak idrak edebilmek adına biraz okuma yapmak gerektiğini düşünmekteyim. bu kaynaklar, yukarıda yazdığım yorumların şekillenmesinde de etkili olan kaynaklardır. iyi seyirler ve iyi okumalar dileklerimle.

    uğur, g. (2010). yeni tayvan sineması: hüzün şehri’ne genel bir bakış. iletişim kuram ve araştırma dergisi, s. 209-224.

    nornes, a. m. & yueh-yu yeh, e. (2015). staging memories: hou hsiao-shien’s a city of sadness. michigan publishing services; ıllustrated edition

    edit: link düzeltildi.
  • film çok uzun ve durağan olmasına rağmen kendini izlettirdi. tayvan tarihine ışık tutan bir film.

    --- spoiler ---

    filmin sonunda wen ching'in tutuklanması üzdü..en azından oradan bir mutluluk kırıntısı ummuştum...
    filmin son sahnesinde yaşanan büyük drama rağmen ailenin normal hayatına devam eder şekilde gösterilmesi tüm olanlara rağmen hayatın geride kalanlar bakımından bir şekilde devam ettiğini bana bir kez daha hatırlattı..
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap