*

  • stefan zweig tarafından yazılmış olduğunu iki ayrı deneme yazısıyla ahmet altan tarafından öğrenmiş olduğum, okumayı çok istediğim fakat bir türlü bulamadığım hikayedir.
    meçhul bir kadının mektup yazabilme olasılığını, hep o meçhul kadına mektup yazılmasından dolayı göz ardı etmişizdir. bu yüzden, kimdir bu meçhul kadın? bir an önce tanımak isterim.

    edit: sonunda okudum. yıl 2015 idi. koca bir kitap fuarını dolaştığım ve ayaklarıma kara sular indiği halde aldığım tek kitap oldu. yana yakıla aradığımdan filan değildi bu tercih; çünkü alınacak kitaplar listem yanımda değildi. kitaplıkta, masada ve bilumum boşluklarda kitaba yer kalmadığı demagojisi ve kendimi hayal kırıklığına uğratmama direnci ile dopdoluydum. ancak zweig'a hayır diyemedim. iyi ki demedim. bir çırpıda okuyup bitirdim. ne zaman aklıma gelse hüzünlendiğim, içeriğini unutmamak için direndiğim, okunanların ön sırasında duran bir kitap oldu.
  • az önce bitirdiğim ve son derece etkilendiğim kısa roman. hayatın içine bırakıverdiğimiz bazı izlerin sebep olduğu devasa etkileri düşünüp sorgulamaya itiyor.
  • kadınların acılarını,kederlerini taşıyışlarındaki asaleti anlatan en güzel romanlardan biri.

    yazdığı mektupta adını bile açıklamayarak sevdiği adamı ümitsiz bırakan,yaşadığı sürece sevdiği adama doğum gününde beyaz güller gönderip farkedilmeyi bekleyen , hep sevdiği erkek belki birgün çağırır diye hiçbir evlilik teklifini kabul etmeyen ve öldüğü zaman sevdiği adamı kendine aşık eden kadının hikayesi.

    "belki merak edeceksin çocuğumu nasıl iyi yetiştirdiğimi...
    sakın korkma sevgilim,ben kendimi sattım,zengin dostlarım,zengin sevgililerim oldu.bilmiyorum hiç farkettin mi,ben çok güzeldim.kendimi verdiğim her erkek beni sevdi,hepsi bana müteşekkir kaldı,hepsi bana bağlı kaldı,hepsi bana bağlandı,hepsi bana aşık oldu;yalnızca sen,yalnızca sen,sen olmadın sevgilim.beni aşağılıyor musun şimdi?
    biliyorum ki beni aşağılamıyorsun,çünkü bunu senin için yaptım,senin öteki 'ben'in için,senin çocuğun için."
  • bi solukta yarıladım, ardından biraz çekinerek bıraktım. bitmese keşke dediğim kitaptır.
  • güzel kitapmış.
    çok da saapmamak lazımmış ya. bu kadar adamaya gerek yok kendini.
  • dün akşam almıştım, bugün okumaya başladım ve biraz önce bitirdim.
    zweig'ın başta (bkz: satranç) olmak üzere diğer kitaplarında olduğu gibi, kitap ayracı gerektirmeyen, bir solukta okunası öykülerinden biriydi yine.
    anlatılan aşkın benzerliklerini taşıyan duygularım, her satırda irkilerek, kendimi farketmeme sebep oldu.
    aşk, isimlere, kimliklere, yüzlere bağlı olmayan ve sadece bu kadar gerçekse, mutluluğa ve hüzne de aldırış etmeden devinen, bir var ediş / yok ediş sebebi olabilirdi.
hesabın var mı? giriş yap