*

  • saadet sanki senelerdir salatama sokmadigim salamdi. saklanmis, sarsakca sakinmistim. saksimdaki saksaganlarin samimiyetinde sancimi sakinlestirmis, saadeti sandukama sokmustum. sunepe sahsiyetim; siddetli sikayetlerimin, sinirli suphelerimin, sirret sovalyeligimin sanigiydi.sonsuz siyahi sorunlarimda sabittim.
    simdiyse saadetle sapkinim, sifayi sarapta sundum sahsima. sarhosluk. sonsuz sarhosluk. sifresiz sikemperver saadet. sisirme sukurlere son. selulitlerimle sempatik, savruklugumla sebilciyim. salinsin sazendeler...aaaahhh sikmisim anasini...sssssss....
  • ahlaksiz kadin ve mahcup adam hakkinda:

    kadin ickisinden bir yudum alarak umarsiz bir bakis atti al yanakli, ak sacli adamin tevizperver suratina. gel gidelim demek isterdi eger sabahlar bu kadar yakin olmasaydi... ve kadin da isterdi onunla gitmeyi eger kerbela yeri misali harlanmis gonlu el verseydi... korkularini bogazlarina takilan cumlelerde noktalayip tiksindilar, oksurduler... herbiri cok gormus gecirmistiler su kisacik kelebek hayatarinda ve hicbiri daha once bu kadar huzursuzlanmamislardi lise yillarinda bile...
    adam mahcubiyetinin mahrem koselerinde suklum puklum oluverdi aniden. cesaret denilegelen duygu o anda adam icin hic var olmamis gibiydi... kadin da ahlaksizligini yitirmis, haleti ruhiyesinin elverdigi olcude kacamak bakislar firlatmisti adama...
    ickisinden bir yudum daha aldi... bu gece de yanliz uzanacakti genis ve soguk ve dahi bir o kadar bos yatagina... suh bir hareketle kapiya yoneldi, beyninde hissettigi karincalanmanin verdigi etki ile arkasina doneyazdi ama donmedi...
    kapanan kapinin sesi bir kirbac gibi kulaklarinda yankilandiginda adamin, adam derin bir oh cekti, zaten boyle ahlaksiz kadinlardan hayir gelmezdi diyerek avuttu kendini, hesabi istedi...
  • sarsak samet'e dair,

    saglaklik miydi beni bu safhaya iten yoksa solaklik mi? sayet saglakliksa tum sagliksizligimin sebebi bunu bilmem gerek. oysa su an sadece saniyorum. yok saglaklik degil solakliksa "son tahlilde sahsimi solak sananlar, saglak sananlardan sayica ustundurler ki bu dupeduz sazanliktir" budumbilime sore bununda sifasi mumkun. simdi sacmaladim.
  • fen bilgisi dersinde

    bin kez işittiyse de “ne berbat bir espri” diye feeling the blanks, “gel hans tek fen bil” diyerek başladı dersine. sabır dilerken zazie, azize misali, pinocchio, “hop cinci o” dedi, "ne azizesi!?" pantolonunu çekiştirerek sızlandı bustrofedon; “of ters bu don”! bilinmezdi kime ama kızmıştı can sebahattin dere, “anca ders heba ettin” diye söylendi ötede. şükür ki en yaramazı sınıfın gelmemişti bugün derse: evet arvo, o var ya o!
  • zorlu bir kisin aksami

    zor bir gunun gecesinde, otesinde, berisinde; kopek gibi calismis, cakilmis sanki cakilmis gibi takilmis eve gelmistim. kutuk gibi kulluk gibi koruk gibi uyumaliydim. oysa eve geldigimde, gerildigimde, serildigimde senin yaptiklarini bulacaktim ki bu beni ziyadesiyle kinayesiyle sitaresiyle iyi hissetirir. biliyorsun ya butun gun sana para yetistirmek icin kara gecirmek icin dara girmemek icin calisiyorum ve biliyorum deger tum bunlara sen "sen herseye degersin" "beni herseye yegersin" "sen herkesi doversin" dediginde. eve dondugumde, evet kordugumde beni saracaksin, sarilacaksin, sarmalayacaksin. ne diye uluyum ki ben zaten uluyum ki.
  • katafalklarla kaldırılan
    kasımpatıları kavrulan
    katalonya'dan kaçan
    karılarmış kaşındıran

    lakin lidyalı lavuklar
    lalelerin lakırdısında
    leblebilerin lezzetinde
    liraların lütfundaymışlar

    meleklerse metalaşmış
    melekeleri melezleşmiş
    memleketinden millerce
    mesafede meleyenler mi?

    ne? nasıl? niçin?
    nezaketen nedenler
    nerelerde nükseder?
    nerelerle nakşederler?

    obur orangutanlar
    orantılı omurgaları
    orostopolluklarıyla
    onlar omuz omuzaydılar

    ölmüş müyüm?
    örülmüş müyüm?
    örgün müyüm?
    özgür müyüm özümde?

    pazartesileri partallıktır
    pazularımda papazımsı
    paspallıkları preslenmiş
    pezevenkler pevezenkler pezevenkler

    rakıyla rakkastım
    romantizmle rastlaştığımda
    riyakardı rock'n roll
    romatizmalarımın rızasında

    sarsak samet'in sagasi
    sürdükçe sürdü
    sürüncemede sürünen
    sümüklüböceklere sürtündü.

    ...............................................sarsak samet sagasından...967 güz...
  • ayrıca (bkz: hasan pasa paramparca)
  • sesini alfabenin üçüncüsüyke paylaşan kıvrık harfle anılan, sadece ismini anmanın bile insanlara yüzlerini burusturtan, kalabalık ve konserve kutusuna yığılmış sardalyaları çağrıştıran bir ulaşım aracında, özellikle büyük sehirlerde sinir bozuntusuna yol açan, ulaşım yollarının yayalar ve taşıt araçları tarafından doldurulmasının, yumurtadan çıktıklarına pişman oldukları için mi, henüz yeteri kadar büyüyüp de horozları peşlerinden koşturmaya başlamayamadiklarına kızgın oldukları için mi ortalığı gürültüye boğdukları bilinmeyen küçük kümes hayvalarının hareketlerini andıran bir şekilde geçtiği an. dünyaya gelişinden bu yana geçen yıl olarak ölçülen ve geçtikce insanin tuzunu biraz daha kurutan zaman birimi sayısı yirmibeş ile yirmiyedi arasında, bizi normal kosullarda pek ilgilendirmeyecek bir kişi, aslında kız çocuklarının saçlarına bağlanan ama bizim ilkokul birinci sınıfta bir an önce takmayı istediğimiz ama hediye paketlerindekileri de bir türlü çözmeyi becermediğimiz dügüm yerine bazılarının tüttürmeyi sevdigi bitkilerden yapılmiş ip, inatçılıgı ile tanınan ve etinin bazı insanların bagırsaklarını, sütünden yapılan peynirin de bazılarının burun direğini rahatsız ettiği hayvanın derisinden elde edilen yumuşak kumaştan omuzlar üzerindeki vucut parçasının üstünü kapatan, erkeklerin onsuz evden çıkmaya cesarat edemeyecekleri, batılı ülkelerde insanların toplumsal önemini belirtmek için kullandıkları ama vaktiyle ülkemizde, doğu bloku ülkelerinde evine gelip de askılıkta baska birisine ait bir örnegini gören bir kocaya, karısının meşgul olduğunu, söyle biraz dolasıp vakit geçirmesi gerektiğini anlattığı söylenen başlık; kafası ile omuzları arasındaki mesafe oldukça uzun, sanki birisi çekiştirmis gibi. memelilerden, iki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlılar iniyorlar. söz konusu bizi normal koşullarda pek ilgilendiremeyecek kişi yanındaki erkek kişiden rahatsız oluyor. erkek kisiyi ne zaman birisi geçse kendisini itmek suretiyle törelere, ahlâk kurallarına aykırı davranışta bulundugunu öne sürüyor. insanların duygularına hakim olamadıkları ya da olmak istemedikleri zaman ya da gözlerine birsey kaçtığı, soğan keserken gösterdikleri tepkideki hallerini andıran bir ses, ama aslında kışkırtma olmadan kötülük veya yıpratma amacıyla bir kimseye karşı doğrudan doğruya silâhlı veya silâhsız bir eylemde bulunma egiliminde bulunmak için emek sarfediyor. içinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan arkalıklı, kol koyacak yerleri olmayan, bir kişilik oturacagı, ancak o kisi araç sürücüsü ya da hükûmet işlerinden birini yönetmek için, genellikle milletvekilleri arasından, başbakan tarafından seçilerek cumhurbaşkanınca onaylandıktan sonra iş başına getirilen yetkili olursa bir türlü kalkmak istemeyecegi yere oturuyor.

    dünyanın kendi etrafinda dönme süresinin yirmidörtte biriyle sekizde birinin ortalaması kadar bir süre sonra, milad vaktinde dünyanın merkezi olan yedi tepe üzerine kurulmus şehrin ismini taşıyan taşlık sahada, yirmi yüzyıl sonra dünyanın merkezi sayılan ışıklar şehrinden inekleriyle meşhur bölgeye büyüklü küçüklü, her yaştan çocukların kullanmayı hayal ettikleri, birbirlerine paralel olarak, yanlamasına koyulmuş tahtalar üzerine dizilmiş ince uzun demir çubuklar üzerinde, ilk örnekleri buhar gücüyle çalışan, ileri geri hareket eden kolun tekerlekleri hareket ettirmesi ile hareket eden ve arkasındaki yolcu ya da yük tasımaya yönelik tekerlekler üzerinde ilerleyen araçların da bu şekilde çekilmesi suretiyle ilerleyen toplu taşıma araçlarının kalktığı, bekleme salonları, sıcak olmasalar da kışın üşüyenleri rüzgardan yağıştan koruyan büyük binanın önünde, beklenmedik bir sekilde ters yönde birbirimize dogru ilerlerken yolumuz çakışıyor. yanında, beraber bir işte bulundugu veya sadece rastlantı sonucu tanışıp konuşur ve anlaşır oldugu bir kimse var, diyor ki “etrafimızi saran, hayatımız için gerekli oksijeni içeren gaz olup da bizim sıcaklık anlamında da kullandığımız ortamın ısısı düşünce diğer giysilerin üzerine giyilen giysine bir ilikleyici veya süs olarak dikilen kemik, metal, sedef gibi sert maddelerden yapılmış küçük tutturmalık daha, çuvaldızı başkalarına batırırken kendimize batılrmamız gereken nesneye geçirilmiş dokuma maddelerinin bükülmüş liflerinden yapılan bağ ile tutturtmalısın”. nereye tutturtması gerektiğini kolunun bilekten parmak uçlarına kadar uzanan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan, sahibinin kimse tarafindan görülmedigine emin olunduğu -ya da öyle zannettigi- anlarda sanki görülmez bir güç tarafindan yönlendiriliyormıscasına burun deliklerinin içine rahat rahat girerek orada twist yapan bölümü ile gösteriyor, (marx'a göre bir üstyapı kurumu olan ve althusser'in ideolojik aygıtlarını inceledigi kurumun hizmetinde sürekli kadrolu olarak ancak genellikle düsük ücretle çalışan kişilerin elbiselerinin, iki uçunu bir araya getiremekleri, vucutlarının, gerektiginde düsmana karsi siper etmeleri gerektigi askerliklerini yaparken kendilerine iyice tembih edilen yerine kadar inen, radyolarda askeri marslar çalınırken hükümetin aldığını anladıgımız hali andıran bölümü) ve bunu gerektiren ya da doğuran durumları söylüyor ****.
  • çiçek açmış burjuvazinin yelkeninde ya da sağır duymaz uydurur.

    -alo
    -aloo
    -alooo
    -aloooo
    -alooooo
    -aloooooo
    -alooooooo
    -aloooooooo
    -alooooooooo
    -aloooooooooo
    -alooooooooooo
    -aloooooooooooo
    -alooooooooooooo
    -aloooooooooooooo
    -alooooooooooooooo
    -aloooooooooooooooo
    -alooooooooooooooooo
    -aloooooooooooooooooo
    -alooooooooooooooooooo
    -aloooooooooooooooooooo
    -alooooooooooooooooooooo
    -aloooooooooooooooooooooo
    -alooooooooooooooooooooooo buyrun moda deniz kulubu.
  • gazi mahallesi bineali

    -------kurşun kurşun kurşun-----------kurşun kurşun kurşun
    -------kurşun kurşun kurşun-----------kurşun kurşun kurşun
    ---------------kurşun----------------------kurşun
    ---------------kurşun----------------------kurşun
    ---------------kurşun----------------------kurşun
    ---------------kurşun----------------------kurşun
    ---------------kurşun----------------------kurşun kurşun kurşun
    ---------------kurşun----------------------kurşun kurşun kurşun
hesabın var mı? giriş yap