• istanbul büyükşehir belediyesi şehir tiyatroları'nın 2020-2021 tiyatro sezonunda prömiyerini yapacak olan yeni oyunu.

    oyun, 10 kasım 2020 salı akşamı harbiye muhsin ertuğrul sahnesi'nde prömiyer yapacaktır.
  • bugün büyük keyif alarak prömiyerini izlediğim oyun.

    yazıya sondan başlamak istiyorum. oyunun sonunda sanat yönetmeni, levent üzümcü dahil şehir tiyatroları'ndan kovulan 20 sanatçı, mart ayında tekrar işlerine geri dönmüşlerdi. bu sanatçılar arasında sanıyorum ki ilk olarak levent üzümcü yıllar sonra tekrar sahneye çıktı. oyunun sonunda izleyiciyi selamlarken gözyaşlarına hakim olamadı. kovulan sanatçılara işlerini geri verenlere naçizane teşekkürlerimi ve şükranlarımı iletiyorum.

    türkçe yazılan senaryoları izlemek beni mutlu ediyor. bu oyunda da türkçe ve modern bir senaryo sahneye taşınmış. levent üzümcü prömiyer heyecanı olsa gerek, birkaç dil sürçmesi dışında harika bir performans sergiledi. metnin zaman zaman güldüren zaman zaman duyguları tavana çıkartan vurucu temelini başarıyla taşıdı. ona eşlik eden esen koçer'in sesi tertemiz ve dinlendiriciydi. konuyu ve atmosferi çok güzel bağladı. müzikler şahaneydi ki bir tiyatro oyununda şarkı dinlemek beni zaman zaman sıkar. bu akşam keyif aldım.

    dekor sadeydi. zaten minimalist anlayışla bu sezona devam eden şehir tiyatrolarında dekorun sade, detayları mikro çalışılmış olması şaşırtıcı değil.

    oyunda biraz modern izleyiciyi tavlama teknikleri kullanılmış. güldür güldür'de, çgh'de izleyici, oyunun dışına çıkıldığında yada sahnede doğaçlama yapıldığında büyük reaksiyon veriyor. sanki hata yapılmış ve doğaçlama yapılıyormuş gibi senaryoya işlenen birkaç bölüm vardı. tabii ki seyirciden reaksiyon aldı. ben bu tarzdan hoşlanmadım. oyuncunun orkestra ile kurduğu ilk diyalog dışında devamındakile rson derece gereksizdi, basitti. çok az bir bölümde interaktif ilerledi oyun. seyircinin sürekli her şarkıda tempo tutmasından çok rahatsız oldum. bir oyunda bu kadar alkış duyulmamalı bana kalırsa. sanatçı, izleyiciyi selamlarken salonda alkış duyulmalı.

    puanım, 7/10

    bir prömiyer geleneği:
    yazan - yöneten: cengiz toraman
    sahne tasarımı: duygu can
    kostüm tasarımı: janset kaplan
    ışık tasarımı: fatih mehmet haroğlu
    efekt tasarımı: kadir arlı
    koreograf: volkan ayhan
    dekor uygulama: cihan aşar
    kostüm uygulama: onur uğurlu
    yardımcı yönetmen: musa arslanali
    reji asistanları: barış çağatay çakıroğlu - ceysu aygen
    oyuncular: esen koçer, levent üzümcü

    --- spoiler ---

    ilk defa sahnede gerçekten rakı içildiğine şahit oldum. bu açıdan da bende bir ilk oldu.

    --- spoiler ---

    edit: puanımı düzelttim. levent üzümcü hatrına 8 verdiğimi kabul ediyorum, objektif olmak gerekirse 7/10 olmalıydı.
  • bende prömiyerini izlemiştim. bu sezon bazı prömiyerlerde konuşma olmadan öyle sessizce alkışladık. minimal sezonu dedik ama bu oyunda dünya kadar sahne emekçisi çıkması şaşırttı beni. insanın yapacağı en uzun yolculuk kendi içine yaptığı yolculuktur. oyuna ister meddah deyin, ister müzikallerden kabare deyin. tiyatro sevginiz yeniden aşılanacaktır.
  • istanbul büyükşehir belediyesi şehir tiyatroları programında olan canım tiyatro oyunu! 75 dakika, tek perdelik oyun ve levent üzümcü oyunculuğunu konuşturuyor. ilk başlarda bir ne olduğunu anlamıyorsunuz ama sonra sarmaya başlıyor ve 75 dakika bir çırpıda geçiyor.

    sandal sahnesine ayrıca dikkat edin lütfen :)

    tek uyarım açık havada izleyeceklere olacak, bu saatten sonra gitmeyin, izlerken bir yandan totomuz dondu (bkz: harbiye cemil topuzlu açık hava tiyatrosu)!
  • sahnelenme, müzik, oyunculuk, kostüm vb. açısından güzel bir oyun. biraz meddah, biraz orta oyunu misali levent üzümcü'nün harika performansını izledik.

    --- spoiler ---

    fakat oyunun konusunu vb sevmedim. yani sürekli bir dövüş, kavga, kabadayılık, tuttu kolundan attı yere, ordan tuttu vurdu duvara... hikaye de tuhaf degildi ayrıca. bir de aşil mevzusu var tabi. anadolu'da büyüyen hiç kimse aşil değildir, herkes hektor olduğunu bilir. rustemle damarsizin dövüşü, cemalle ayi suleymanin dövüşü, cemalle pic ardasin atismasi(o kisimda uyudum galiba kafam dagildi) son olarak da anzak askeriyle cemalin dövüşü derken kavga sanatının inceliklerine hakim olduk. tam bir erkek oyunu eger benim gibi böyle dövüş işleri size hitap etmiyorsa önermiyorum.
    --- spoiler ---
  • uzun zamandır seyrettiğim en iyi oyundur.

    sandal sahnesi ve orkestra ile atışma sahneleri çok eğlendirdi. iğnelemeler yerinde ve dozundaydı. sahne tasarımı ve orkestra gerçekten güzel düşünülmüş. levent üzümcü'nün yer yer güldüren, yer yer hüzünlendiren sahneleri oldu. güzel bir oyunculuk sergiledi ve güzel bir anlatımdı.

    8/10

    aşil'in en hassas yeri olan topuğu, insanlığın onurudur.
  • öncelikle, başını yalnızca seyircisine eğen, duruşunu asla bozmayan levent üzümcü'yü tiyatro sahnesinde böylesine güzel bir oyunla izlemek çok güzeldi. 9/10 diyebileceğim bir oyundu. tekrar izlemeyi düşünüyorum. oyun 75 dakika ve tek perdeydi. kostümler şahaneydi. levent üzümcü ile orkestrada yer alan arkadaşların atışmaları çok tatlıydı.
    hikayesine gelirsek; kısaca girit'ten sürgün edilen bir ailenin zaman zaman hüzünlü ama sıcacık hikayesini seyrediyoruz diyebiliriz.
    izleyin, izletin. kaçırmayın, üzülürsünüz.

    --- spoiler ---

    demirci ustası rüstem'in ve oğlu cemal'in gözünden önce girit'e sonra da istanbul'a doğru uzanıyoruz.
    o dönemler çok güzel anlatılıyor. yetmiş iki milletten insan birbiriyle kaynaşmış. ermeniler, rumlar, kürtler, türkler, yahudiler bu topraklardaki kültür çeşitliliğine dikkat çekiliyor.
    oyunda farklı birçok yan karakter işleniyor. anlatıcı farklı karakterlere girip çıkıyor.
    sandal sahnesinde kahkahalara boğuldum.
    oyuna cemal'in sevgilisi olarak katılan arkadaşın peruğunu havalandırmasını sanırım hiç unutmayacağım.

    --- spoiler ---
  • ilk olarak levent üzümcü'yü tebrik ederek başlamak istiyorum. muhteşem bir oyunculuk gösterisi sundu bize. istanbul büyükşehir belediyesi şehir tiyatroları ümraniye sahnesi'nde bugün izleme fırsatı buldum. açıkçası beklentim düşük olmasına rağmen beni oldukça etkiledi diyebilirim. oyunculuk, dekor ve müzik oldukça başarılıydı.

    oyunun giriş sahnesi bir muzikal ile başlayıp levent üzümcü'nün küçük bir oyun gösteri ile devam ediyor. muzik çok güzel seçilmiş ve ilk andan itibaren sizi alıp oyunun içine sokuyor. burada esen koçer'i de tebrik etmek lazım gerçekten inanılmaz güzel bir sesi var.

    rüstem sahnelerini cemal'e göre çok daha başarılı buldum. oyuncular arası geçiş ve minimal kostüm değişimleri oldukça hızlı ve yerindeydi. normalde tek kişilik bu tür oyunlarda seyirci ile iletişimi çok fazla görmeyiz. burada levent bey oyunun da gereği olarak bir doğaçlamaymış gibi bir kaç yerde durarak seyirci tepkisini ölçüyor ve yorumluyor. tiyatro da bu pek beğenilmeyebilir ama arada geçen sohbetler keyifli olduğu için ben beğendim diyebilirim. iğnelemeler oldukça yerinde ve dozundaydı burada da senaristi tebrik etmek lazım. sandal sahnesi ve orkestra ile atışmalar herkesin de kabul edeceği gibi en komik sahnelerdi.

    insan ruhunu kaybedince ölmez, insan umudunu kaybedince ölür. insanın en uzun yolculuğu kendine yaptığı yolculuktur. oldukça güzel ve düşündürücü bir oyundu umarım levent bey'i çok daha fazla oyunda görme fırsatı buluruz.
  • bir şehir tiyatroları oyunu.

    levent üzümcü’yü tekrar sahnede görmek ne güzeldi.
    baba, anne, sevgili, çocuk, iyi, kötü, acımasız, merhametli.. tüm karakterlerde..
    güldük; bolca.
    gözlerimiz doldu; zaman zaman.
    hayat gibiydi işte.
    “güzel” diyebileceğim çok oyun izledim.
    ama bu başka oldu, çok özlemişim.
    uzun alkışlarımızla ettik teşekkürümüzü ama buradan da edeyim; teşekkür ederim gerçek bir tiyatrocu olduğunuz için, sahnelerimize sahip çıktığınız için.

    ince ince dokundurmalar, atamıza selam ve hayat..
    hayat gibi bir oyundu.
    gerçekten de her şeyin yalan olduğu dünyada, yalansız bir mutluluk var mıydı?

    puan kırdığım tek nokta; bize de bir kadeh doldursaydınız da karşılıklı içseydik:)
hesabın var mı? giriş yap