• 1974 yılından önce kıbrıs' ta doğmuş kişilerin ve onların bugünlere kadarki çocuklarının ve torunlarının sahip olduğu sendrom. sendrom kelimesi burada olumsuz anlam içermemektedir ayrıca. özellikle çıkarmadan sonra kıbrıs' a, türkiye' den göç eden insanlarla olan sözde farklarını ortaya koymak için kullanırlar bu tamlamayı.
  • olumsuz manada kullanılması gereken sendrom. zira bu bir gelenekten öte, abd'de vakti zamanında terör estirmiş wasp & neo-nazi ırkçılığına doğru hareket etmiş durumda.

    öncelikle nedir saf kıbrıslılık sendromu?

    1974 yılından evvel, annesinin yada babasının (kimilerine göre her ikisinin) kıbrıs'da doğmuş olması gerekliliğinin yaratmış olduğu ayrıcalık hissi ve bundan gayri, özellikle 1974'ten sonra hatay, mersin, trabzon gibi yerlerden göç ettirilmiş tarım işçilerinin ve ailelerinin çocuklarına ikinci sınıf vatandaş muamelesi deme hakkı.

    (bkz: gaco)
    (bkz: karasakal)

    wasp'lar ve amerikalı neo-naziler ile benzer durumlar teşkil ettiği noktalar ise şu şekilde.

    mesela bir tanesinde, ülkenin ekonomik ve siyasi olarak kötü gidişinin asıl sebebi, bir çoğu illegal alien latin göçmenlerin varlığı ve de bu kimselerin, yok pahasına ağır işler yaparak, o işi daha önce yapmakta olan beyazın işini elinden aldığına dair inançtır.

    kıbrıs'ta ise, bu durum şöyle açıklanabilir. zaten ekonomik izolasyonların ve ambargoların getirmiş olduğu yıkım, işsizlik gibi bir problemin ortaya çıkmasına sebep olmuş, zaten az olan iş sayısı, nispeten daha ucuza çalışan, hataylıların varlığı ile neredeyse sıfıra inmiştir.

    dolayısı ile, hataylılara olan nefret gün geçtikçe artmış, adada 36 yıldır yaşamış, çoluğu çocuğu oraçta doğmuş, büyümüş, dolayısıyla vatandaşlık edinmiş ve kendilerini kıbrıslı hisseden o zümreye karşı antipati artmıştır.

    öbür kilit nokta ise kültürel bağlamda incelenebilir. malum anadolu kültürü, gittiği yerleri etkisi altında alabilir çok rahat. en azından, anadolu'da yaşamış bir aile, göç ettirilse dahi, gelenek ve göreneklerini kolay kolay bırakamaz. bu durum, kıbrıs'a göç etmiş kimselerde de geçerlidir. kıbrıs vatandaşı olmuş türkiyeli göçmenler ile saf kıbrıslıların arasındaki bu kültürel fark, çeşitlilikten çok ayrımcılığa dahi ulaşmaktadır.

    hatta örnek vermek gerekirse, türkiyeli bir kimsenin, kıbrıs odaklı yapmış olduğu her çalışma, çok büyük eleştirilere maruz kalabilir. geçtiğimiz yıl, avrupa yakası'nda gülse birsel'in yaratmış olduğu ve kıbrıs aksanıyla konuşan kıbrıslı nadir karakteri, dizinin yayınlandığı günden itibaren büyük eleştirilere odak olmuş, gazetelere kınama ilanları verilecek kadar artan bir tepki ortaya çıkmıştır.

    halbuki, objektif olmak gerekirse, aynı dizide, gerek adanalı, gerek karadenizli, gerek trakyalı karakterlerin varlığı, hatta ata demirel'in bu aksanları dile getirerek yaratmış olduğu bir show olduğu düşünülmemiş, türkiye'nin kıbrıs'ı asimile etme politikasının bir ürünü olduğu dile getirilmiştir.

    asimilasyon noktasına gelirsek eğer, bir çok kıbrıslı, türkiye'nin yıllardır kıbrıs'ı asimile ettiğini iddia etmektedir. bu konu şüphesiz yalanlanamaz zira, devletin yaratmak istediği tek vatandaş olgusu kıbrıs'ta da devam etmektedir. dolayısı ile kıbrıs halkının tepki gösterdiği bu konunun, devletin kıbrıs'a has bir politika olmadığı gerçeği yadırganmamalıdır.

    politik ve hukuksal perspektifden inceleyecek olursak eğer, bilindiği üzere, şu sıralar türkiye'de, etnik kavgaların yoğun olduğu günleri yaşamaktayız. politikacıların, halkı sağduyuya davet etmesi, herkesin türk vatandaşı olduğunu dile getirmesi aslında yapılması gereken şeylerin başında gelmektedir.

    halbuki, kıbrıs'ta bu durum çok farklıdır. kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti vatandaşı olsanız da, adada doğmuş olsanız da, doğduğunuzdan beri adada yaşasanız da, kıbrıs'ta güvenlik kuvvetleri komutanlığı bünyesinde askerlik yapsanız da, aileniz türkiyeli olduğu için halkın büyük bir çoğunluğunun gözünde kıbrıslı sayılmazsınız. devlet size vatandaş muamelesi yapar lakin, aynı devletin aynı memuru, yerleşik olduğunuz için, almak istediğiniz formu "ben hataylı'ya form vermem" gerekçesiyle size barra çekebilir.

    siyaset odaklı tartışmalarda bu sendrom çok göze batar. özellikle, türkiye'deki hükümetin ada üzerindeki politikaları, sizin maşa gibi kullanılmanıza sebep olur. karşı çıktığınız takdirde de siz suçlu olursunuz, çıkmasanız da.. çünkü türkiyeli doğmuşsunuzdur ve dolayısıyla kıbrıslı olmanız imkansızdır.

    iki örnek vermek gerekirse..

    2006 yılında bugüne değin kıbrıs spor basınında hiç adı geçmeyen beşiktaşlı kenan özer adına nihayet kıbrıs gazetesi'nin 21-02-06 tarihli sayısında bir haber çıktı. fakat haber aynen şöyleydi:

    "beşiktaş'ın altyapısından yetişen, anne babası türkiye vatandaşı olan (ki, anne babası her ne kadar adana doğumlu olsalar bile; 1975 yılında çocuk yaşlarda kuzey kıbrıs'a yerleşmiş ve kıbrıs türk federe devleti döneminden bu yana bu ülkenin vatandaşıdır) 1987 lefkoşa doğumlu olan kenan özer siyah beyazlı beşiktaş formasını ilk kez bir lig maçında giymenin mutluluğunu yaşadı" gibi bir ifade kullanıldı.

    oysa, kenan özer bir kıbrıslı türk'tü. ve futbola kıbrıs'ta başlamıştı.

    halbuki, aynı spor basını, ingiltere'de doğup büyüyen, dünya haritasında kıbrıs'ın nerede olduğunu bilmeyen, futbola kıbrıs'ta başlamayan, bu adanın yokluğunu, acısını, savaşını, mücadelesini bilmeyen, bu coğrafya hakkında hiçbir bilgi kültürüne sahip olmayan, bu topraklarda eğitim almamış, bozuk türkçesi ve kıt kanaat bilgileriyle kıbrıs'ı sadece bilen biri için kıbrıslı türk ifadesini kullanırken, tüm ailesi 1975'ten bu yana tam 35 yıldır kuzey kıbrıs'ta yaşayan kenan özer için sadece 'kıbrıs doğumlu kenan' ifadesini kullanmayı uygun görmüştür.

    siyasi bir örnek vermek gerekirse,

    19 nisan 2009 kktc genel seçimleri'nde, türkiye'deki akp hükümeti, alenen adada mevcut bulunan, çözümü isteyen ve saf kıbrıslıların tabanını oluşturduğu ctp-bg hükümetini desteklemiş, türkiyeli seçmenlerin de aynı partiye oy vermesini istemişti.

    fakat, türkiye kökenli seçmenlerin büyük bir çoğunluğunun, ctp-bg/tdp/bkp gibi partilerin tabanından rahatsız olarak, ubp'ye oy vereceği ortaya çıkmış, bu araştırmaların ertesi günü, akp'nin yayın organı sabah gazetesi, 161 bin seçmenin 100 bininin türkiyeli olduğunu iddia eden, asparagas ve gerçeklikten uzak bir haberi ortaya atmıştır.

    http://arsiv.sabah.com.tr/…720af5afb571ee5b0d6.html

    halbuki, 2006 yılında kktc'de yapılan nüfus sayımına göre, seçim yaşındaki nüfusun %25'inin türkiye kökenli olduğu, zaten bunların büyük bir kısmınında, kıbrıs'ta doğduğu gerçeği ortadır. sabah gazetesi, akp ile karşıt olan ubp'nin tabanını etnik kökene göre suçlamış, "aslında saf kıbrıslılar barışı/çözümü istiyorlar, istemeyenler türkiyeliler" imajı yaratmıştır.

    bu ve bu gibi sebepler, kompleks sahibi olmuş, yıllarca emek ve iş gücü göstermeden ailelerine, devletlerine, milletlerine kene gibi yapışmış, asalak olmuş kimselerin bahsi geçen sendroma sahip olmuş ve git gide adada ırkçılığa, ayrımcılığa doğru yol almıştır.

    yüzlerine karşı gülünüp, arkalarından yerleşik denmeye alışmış olan türkiye kökenli kıbrıslılar ise artık durumu yadırgamamakta, sadece sadece ekmeklerinin dertlerine düşmüştür.

    işin en trajikomik ve belki de en acı veren noktası ise, bu ırkçı, ayrımcı, faşist tutumu gösteren kimselerin aslında "ben solcuyum be gardaaaş" diye geçinmesidir. halkların kardeşliğini savunan, sosyal eşitlik ve adil düzen için mücadele etmiş, bu uğurda hayatını kaybetmiş onlarca, yüzlerce insanın kemiklerini sızlatırcasına...

    http://www.facebook.com/…hp?gid=192730892303&ref=mf
    http://www.facebook.com/…ll&ref=mf&gid=244172424960
  • şu günlerde anavatandan kopup gelen ve kıbrıs'ın amına koyan tipleri görünce depreşen sendromum. gelenler adam olsa eyvallah ama %90'lık bir oranda faydasından fazla zararı olan tipler. gün geçtikçe sayıları artmakta. girne'de sokağa çıkınca bir tane eli yüzü düzgün insan göremiyoruz artık. genelde bağrı açık gömlek ve şalvar kombinasyonlu tipler.
  • kıbrıs'a gittiğim süre zarfında kıbrıslılarda gözlediğim sendrom. açıkcası bana bir yamuk yapan görmedim, zaten kıbrıslıların kendisinin de belirttiği üzere, sorun, halk plaja akın etti vatandaş denize giremiyor, durumudur. türkiye'de ne kadar maganda, at hırsızı kılıklı adam varsa soluğu orada alıyor. doğal olarak bu yerel halkı rahatsız ediyor. tecavüz vb adi suçlarda artmalar yaşanıyor dolayısıyla. biz efendi gibi eğlendik, yedik içtik, kıbrıslıların yamuğunu görmedim açıkcası.

    yalnız o kadar ki, oraya 74'de gitmiş olanlarda bu sendrom daha çok var, onlar en son gelenlere daha da önyargılı bakıyor. haklı oldukları yanlar var ama, sana ne oluyor lan diyesim gelmedi değil.
  • kibris'tan, kibrisliliktan, kibris turkunden ve kibris sorunundan 1974 yilindan itibaren haberdar olan birey tespiti. adadaki kibrisli turklerin kokenleri 1571 yilinda osmanlinin adayi fethi ile baslar. ve yaklasik 500 yildir burada var olan kibrisli turklerin 1974'ten sonra saf kibrislilik sendromuna yakalandigini iddia etmek kusura bakmayin ama gotum gibi tespittir.

    bugun ingiltere'de veya almanya'da yasayan milyonlarca turkiye kokenli insan ingiliz veya alman mi yoksa turk mu? benim gordugum kadariyla adamlar kendini turk hissediyor. adam is yerine (eger kendine aitse) turk bayragi vs asabiliyor. o ulkede oynanan maca bayragini alip gidip ulkesinin takimini destekleyebiliyor. ayni durum kibris icin de gecerli. burada da adam kendi ulkesinin bayragini aciyor -isin komik tarafi tum ulkede her yerde kktc bayragindan fazla tc bayragi var-, kendi ulkesinin takimini falan destekliyor. e niye zorla biz bu adami kibrisli sayalim ki? adam kendini turkiyeli hissediyor zaten, niye adami zorla kibrisli kalibina sokmak zorunda hissediyoruz ki? insan nereli hissederse oralidir aga. ama ayakkabisinin arkasina basan, elinde tespih, ince belli bardaktan cay icen adam kibrisli degildir, olmasin da.

    burada yasayan turkiyeli ile ingiltere'de yasayan turkiyeli arasinda fark yoktur. arada fark gormek isteyenler yok mudur, vardir. o zaman durust olalim kibris'i farkli bir ulke olarak mi yoksa turkiye'nin bir ili olarak mi goruyorsunuz?

    turkiye cumhuriyeti icerisinde yasayan farkli kulturlere -ki yuzyillardir beraber yasaniyor- bile tahammulu olmayan insanlarin kibrista sendrom aramasi sacmadir. aynaya bak oglum esas sendromu orda gorecen.
  • insanları dış görünüşlerine göre yahut farklılıklarına göre ayıran, ayrı bir kefe biçen kimselerin sahip oldukları olgu.

    efenim şöyle ki, amerika birleşik devletleri denen şu ülkeyi ve onun getirmiş olduğu amerikalılık kalıbını ele alalım. italyan, irlandalı, alman, iskandinav, afro, asyalı ne olursa olsun, o ülkenin vatandaşı olan herkes amerikalı sayılmaz mı? adaya bilmem kaç yüz yıl önce gelen bir beyaz, sırf bilmem kaç yüz yıl önce geldi diye, "bunlar çubukla yemek yiyor", "bunların kültürü farklı" sebeplerine sığınarak diğerlerinin amerikalılığını sorguluyor mu? sorguladığı takdirde suçlanmıyor mu?

    kısacası, bu ülkede yaşam göçlerle var olmadı mı?
    ve zamanla artan bu göçler, amerikalılık kimliğini oluşturmadı mı?

    aynısı almanya'da var oluyor mu? soyu türk olsun, faslı olsun, almanya vatandaşlığına sahip olan herkes alman olarak değerlendirilmiyor mu? keza, alman toplumu da bu kimseleri, o topluluğun bir parçası olarak görmüyor mu?

    o zaman, saf kıbrıslılık sendromuna sahip o demokrat kıbrıslıların alıp veremediği, anlayamadığı nokta ne? 36 senedir adada yaşayan, adanın sosyo-ekonomik kültürüne bir şekilde katkıda bulunmuş insanlar, sırf geldikleri yerlerin izini taşıyorlar diye kıbrıslı sayılamaz mı? bu ırkçılık ve de farklılıklara tahammülsüzlük değil de nedir?

    ve de bu kimselerin iş yerlerinde, evlerinde kktc bayrağından çok türk bayrağı olmasının sebebi ise belki de çuvaldızın batırılması gereken yerle ilgilidir. zira, bugüne kadar kim yada kimler hangi dönemde 74'te göç etmiş göçmenleri bu topluluğa ait gördü?

    2003 yılında bile bu insanların gelecekleri masaya yatırıldı, geri gönderilme tehdidini/korkusunu yaşamış bu insanlara sen şimdi kıbrıs türklüğünü aşılayabilir misin? yada türkiyeli göçmenler, etnik kökeni bu topluluğun bayrak asma hadisesine bağlayanlardan çok kktc bayrağına ve devletine sahip çıktığı bir gerçek değil midir?

    kıbrıs türk halkının, adadaki adi suç oranını arttıran illegal alien'lara olan öfkesini 36 senedir buranın bir parçası olmuş göçmenlerden çıkarmayacağı gün bu memleket aydınlanabilir.
  • burada bahsedilen ulke ne amerika ne de almanyadir. kktc'dir. hani turkiye disinda bir ulkenin tanimadigi, illegal ve uluslararasi arenada turkiye cumhuriyeti'nin isgali altinda sayilan.

    1974'ten sonra kuzey kibrisa gelen vatandaslar da ne yazik ki yine ayni arenada buraya illegal olarak yerlesmis durumda ve bircogunun vatandaslik haklari yok.

    alman vatandasligina sahip herkes alman dogru, bu durumda kibris cumhuriyeti pasaportuna sahip herkes de kibrislidir. peki bu gocmenlerin kibris cumhuriyeti pasaportu var mi? hayir. ilerde olacak mi? bir kismi disinda hayir.

    1974'ten sonra sistemli bir sekilde kuzey'i turklestirme adina adaya nufus aktarimi yapilmistir. tamamen kontrolsuz ve denetimsiz bir bicimde. her gelene rum mallari peynir ekmek gibi dagitilmistir. ve bundan rahatsiz olundugu zaman kibris turk halki sendromlarda oluyor. hade yau.

    36 yilda buraya usulune gore gelip yerlesen ve vatandaslik alan insanlara kimsenin lafi yoktur. turkiyede istanbula vize uygulamasi dusunuluyordu bir zamanlar hatirlatirim, birak da biz kendi ulkemize baska ulkeden gelen vatandas konusunda secici olma hakkina sahip olalim.
  • "bir vatandaş önce kendi devletini tanımadıktan sonra, başkaları onu tanısa ne yazar" sorusunu akıllara getiren sendrom.

    neyin ne olduğunu, kimlerin nasıl geldiğini illegal olarak tanıyanların kararlarında hiçbir bağlayıcılığının olmadığı apaçık bir gerçek. zira, yeşilhat'in kuzeyinde, karpaz'dan dillirga'ya, girne'den metehan'a kadar, orada geçerli olan tek kitap kktc anayasası'dir.

    ayrıca bu sendroma sahip kişiler, aynı zamanda konuyu sapıtma, elma ile armutu eş kefede tutmak konusunda üstün yeteneklere sahiptir. zira, saf kıbrıslılık sendromu, adada 1974 öncesi var olan kıbrıslılar ile sonradan doğum-evlilik-süre şartları ile vatandaş olmuş, türkiye/bulgar ve üçüncü ülke kökenli kıbrıslılar arasında süregelen bir sorundur.

    dolayısı ile şu anda, kıbrıs'ta çalışma amaçlı bulunan işçiler, kendilerini kıbrıslı olarak addetmedikleri, kendini kıbrıslı sayabilmesi için kktc vatandaşlığını haiz olması gerekli olduğundan, o kimselerin bu sorunla alakası yoktur.

    kıbrıs cumhuriyeti* pasaportuna yada vatandaşlığına sahip olmamak, kimsenin kıbrıslılığını ölçemeyeceği gibi, 1974'ten sonra dağıtılan rum mallarının da türkiyeli göçmenler gibi kıbrıslı türklere dağıtıldığı da gün gibi ortadadır. malı mülkü yerken laf yok ama gerçekleri gün yüzüne, kanıt ve dipnotlarla öne sürünce hade yau oluyor.

    sonuç olarak, saf kıbrıslılık sendromu 36 yılda buraya usulüne gelip yerleşen ve vatandaşlık alan türkiye kökenli kıbrıslılar ile 1974 öncesi adada mevcut bulunan kıbrıslıların arasında olup bitmiş bir sorundur. vatandaşlık hakkına sahip olamayan kimsenin zaten kendisini kıbrıslı sayma hakkı da yoktur.

    kısacası, kktc vatandaşı olan herkes kıbrıslı'dır, ırkı, kökeni, dini, rengi ne olursa olsun.
  • saf gerizekalı ve sığ görüşlü insanların sendromudur. ne yapalım yani, kafa tası ölçüp 'kıbrıs standartlarına' uymayanları adaya almayalım mı a cahiller? globalleşen dünyada saf ne kaldı ki kıç kadar ülkenin saf ırkını savunuyorsun? o zaman tüm giriş çıkışları kilitleyelim ve adada üreyelim böylece bir ot topluluğundan farksız bir şekilde 'saflaşalım' ...
    kökünü araştır bakalım sen ne kadar safsın? 6 değilse 7. derecede başka bir ülkeden geldin bu adaya. yoksa sen leylekler seni kıbrıs'a mı bıraktı sanıyordun? kusura bakma ama artık uyanma vakti...
hesabın var mı? giriş yap