• robert de niro'nun yönetip, başrollerinde angelina jolie ve matt damon ile birlikte oynayacağı, çekimlerine ise mart ayında başlanacağı söylenen film. eric roth'un yazdığı senaryoya göre cia ajanı wilson (matt damon), yoğun iş temposu yüzünden eşiyle (angelina jolie) problem yaşamaktadır. bu arada çıktığı bir iş gezisinde hafızasını kaybeder ve olaylar gelişir. robert de niro da filmde casusun yaşlılığını canlandırıyor. film, "cia'nın tarihine bir casusun hayatı perspektifinden bakış" şeklinde yorumlanıyor.
  • robert de niro'nun a bronx tale ve the score* filminden sonra 3. yönetmenlik denemesi olacak yanında da francis ford copolla, prodüktör koltuğunda. oynayanlar arasında joe pesci de var.
  • salondan ciktigimda, filmle ilgili aklimda gelen ilk sey, acelesi olmayan bir film izledigim oldu. bunun disinda soylenebilecek cok sey var ama, biraz ufak ufak bahsetmek gerekirse, joe pesci, robert de niro yu makyajla degil gercekten yaslanmis olarak gormek, kisinin yaslandigini anladigi an basligina kolayca bir kac entry yazdirabilirdi.
  • kilise ismi olarak siklikla karsilasilan bir isim.
  • film cia'in ve cia'nin karsi casusluk(counterintelligence) bolumunun kurulusunu edward wilson (matt damon) isimli elemanin hayati ile paralel olarak anlatan, biraz agir olmasina ragmen anlatilan tarihi konular hakkinda bilginiz varsa gayet surukleyici olabilen ve sinemada gordugum kadari ile genc amerikali kesimi horul horul uyutan (sinemada arkamizdaki 16-18 yaslarinda gozuken liseli cift filmin 20. dakikasindan sonra horul horul uyumustur filmin sonuna kadar) bir film...
    bildigim kadari ile ve nette yapilan ufak bi arastirmanin sonucu olarak da filmde anlatilan edward wilson karakterini, gercek hayatta cia'nin counterintelligence bolumunu kurup 1954'ten 1974'e baskanilgini yuruten james jesus angelton'dan esinlenilmis...

    --- spoiler ---
    bu arada hafiza kaybi kismini kacirdim galiba.. yok boole bisi filmde sanki... eleman cok sessiz o kadar...
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    filmde ne bahsedildiği gibi esas oğlan hafızasını yitiriyor, ne de robert de niro edward wilson un yaşlılığını canlandırıyor.

    babasının mektubunu maçının sonlarına doğru okuyan poker suratlı basiretsizin babasının hakkındaki temennilerini gerçekleştirememiş olması da ayrı bi su serpti yüreğime.

    --- spoiler ---

    burası spoiler değil: filmde angelina jolie i hayatımda ilk kez beğendim hemi de top 20 me kafadan girecek kadar.
  • agir film.

    robert de niro filmi zor film haline getirmek icin özel bir caba sarfetmis sanki. 1939-1961 arasinda sürekli gidip geldigi yetmiyormus gibi, o anki zaman dilimi icinde bile az önceye-az sonraya gidip gelmeyi sürdürüyor. daha önce de bahsedilmis, matt damon'in cocuksu tipini yaslandirmayi becerememisler mi, yeterince ugrasmamislar mi nedir bilinmez ama adamin bir ara kendi oglundan daha genc görünmeye baslamasi gibi bir fiyasko var ortada. referansiniz böyle olunca zaman mefhumunuzu da toptan yitiriyorsunuz.

    tabi buraya sadece yermeye gelmedim bu filmi. birkac kez izlemeye deger oldugunu düsündügüm icin dil döküyorum bu kadar. ayi sevdigi agaci ta$larmis* nitekim. oyuncu kadrosuna zaten diyecek yok. hicbirsey yapmasinlar, halay ceksinler yine izlerim*. konu ve olaylar aslinda sürükleyici, ama kurguda öyle bir karmasa var ki "acaba dogru mu anliyorum?" sorusu akildan cikmiyor. keske dizi halinde veya birkac dvdlik bir set kadar uzun olsaydi da izlemeye devam edebilseydim, daha cok detay görebilseydim diyecektir ilgisi olanlar.

    velhasil beklentiyi dozunda tutarsaniz keyfini cikaracaksiniz ama kafanizda* "ay ghost rider'a mi gitsek buna mi?" seklinde bir soru varsa lütfen sinemadan cikin gidin, nasil bi $a$kinlik bu, nasil insansiniz ya?*

    --- agir spoiler ---

    sinema tarihinde gördügüm en ilginc sahnelerden biri olmasina ragmen filmin sonuna dogru kizi ucaktan atmanin manasini tam cözemedim. yani bekleyenler veya yolcu edenler bakacaklar ki ucak geliyor* ama kiz gelmiyor. "ya masraf olmasin, ucagi düsürmeyelim. siz kizi atin gelin." nasil bir zihniyettir, nasil bir aymazlik, vurdumduymazliktir be adam..

    --- spoiler ---
  • "matt damon'ın jest ve mimiklerini teşkil eden şey, o an aklından geçen 'şu an ne yapmam gerektiği hakkında en küçük bir fikrim yok.' düşüncesi mi, yoksa 'şu an ne yapmam gerektiğini bilmiyormuşum gibi görünmeliyim' düşüncesi mi acaba?" sorusu; süresi boyunca dimağımı meşgul ettiği için pek iyi konsantre olarak izleyemediğim bir filmdir. pek anlayamadım ne olup bittiğini hali ile. en azından sebebin bu olduğuna inanmak istiyorum.
  • ağır adımlarla, peşin satan edasıyla yürüyen kurgusu, izleyeni hikayenin ipuçlarını tamamlama konusunda zorlasa da içimi ferahlatmış, robert de niro'nun oyunculukta ısrar etmiş olmasına bir kez daha dualar okutmuş bir filmdir. yani kısacası ben anlamadım bu filmi. filmin zaafları mı var yoksa zaaf gibi görünenlerin arkasında mı gizli filmin büyüsü, bilemedim. yan koltukta oturan sekiz yaşındaki oğlanın bile şıp diye saptadığı senaryo hatalarını gizlemek için "usta senaryoda çok hata var, öyle bi uzatalım ki, seyirci dağılsın ucunu bucağını toplayamasın." demiş de olabilirler, bilemedim. matt demon'un hiç değişmeyen görüntüsü, (kılığı kıyafeti de dahil) filmin zamanla bağını zayıflatsa da, -sırf para bulma konusunda destek olduğu için başrolü almış olması ihtimalinden daha geçerli- önemli bir sebep taşımaktadır diye düşündüm. henüz bulamadım. bildiğin iyimserim yani, pes. makyaj hataları angelina jolie ve alec baldwin sahnelerinde tavan yaptı. neyse, yine de valentin mironov'un unutulmaz sorgu sahnesi ve miranov'u canlandıran mark ivanir'in oyunculuğu zihnimin bir yerlerinde olacaktır.
hesabın var mı? giriş yap