109 entry daha
  • bir arkadaşımın önerisi üzerine izlediğim 2003 yapımı film. işin ilginç yanı söz arasında film önerisi gelmişti, ki o sıralarda slav mitolojisi ve hikayeleri okuyordum***. filmde de slav mitolojisi ile ilgili kesişmeler gördüm. mitolojinin bu kadar üstünde durma nedenimi de pek sevdiğim thomas mann'ın sıklıkla alıntıladığım sözünden hareket ederek yapayım:

    "mit yaşamın kaynağıdır, ebedi desenlerden oluşur, yaşamı şekillendiren dinsel formdur. insanlık tarihinde olgun bireyi efsanevi ve ilkel şekilde temsil eder."

    tabii mitoloji ile ilgili kimi motifler bende çağrışım yapınca senaryonun tamamıyla hıristiyanlık, doğu avrupa hüznü ya da aşırı kuntel psikanalitik bir temele veya temellere oturtulmadığını düşündüm ve filmin yönetmeni andrei zvyagintsev hakkında araştırmaya başladım, google'ın derinliklerinde boğulmadan daha araştırmanın başında yönetmenin şöyle bir demecine denk geldim:

    "the film is a mythological look at human life, if you watch this movie from the standpoint of everyday life, it’s a mistake, because it’s much broader, and the mystery of the film won’t reveal itself to you."
    (çevirebildiğim kadarıyla: "film insan yaşamına mitolojik bir bakıştır. eğer filmi günlük yaşamın bakış açısı ile izlerseniz bu sizin yaptığınız bir hata olacaktır, çünkü film günlük yaşamın bakış açısına nazaran daha geniş kapsamlıdır. dolayısı ile film içerisindeki gizem kendini sizlere açık etmez.")

    film hakkında ön bilgileri üstün birikimim sayesinde aldı iseniz spoilerlara girmeye başlıyorum. filmi izlemediyseniz eğer bu kısımdan sonrasını okumasanız da olur. (ufak bir not, besy isimli* dostoyevski kitabından da küçük bir spoiler ve solaris'den küçük bir spoiler var.)

    bu arada yönetmen hıristiyan-marksist bakış açısı ile tarkovski ve kozintsev'e selam çakıyor*.

    --- spoiler ---

    son kısımlar ile başlamak istiyorum, bu sayede baba figüründe pek çok insan sadece "isa mesih" kısmını anladığı/fark ettiği için üzerinde durmaya fazla gerek görmeden, yine de detaylı bir şekilde açıklayacağımı düşünüyorum.

    öncelikle baba neden kayıkla birlikte denize sürükleniyor derseniz, tarihten bir örnek vermek isterim. doğan avcıoğlu 5 cilt türklerin tarihi yazmış. her ne kadar 5 cilt yazmış olsa da ben nedense sözlükte hep 2.ciltten örnekler veriyorum ya da bana öyle denk geliyor. her neyse 2.ciltte ruslardan da bahseden avcıoğlu -hatırlayabildiğim kadarıyla*- rusları şöyle tanımlar:

    "genellikle ırmaklardaki adalarda yaşayan ve yağmacılık ile geçinen bir millettir." ve şöyle devam ediyordu "bir rus bir oğlu olduğunda kundaktaki çocuğun üzerine kılıcını koyar ve der ki: 'sana verebileceğim tek servet bu olacak.' ardından da rusların cenazelerini gömmediğini ve ırmakta kayıklar ile saldıklarından falan bahseder."

    filmin başına dönersek baba karakterinin yatakta yattığı anı hatırlarız. başlık içerisinde biraz gezinince şöyle bir tablo ve bahsi geçen sahnenin linkinin verilmiş olduğunu gördüm*. tablo ve sahne.

    bu noktada şunu sorabilirsiniz: peki madem bu adam aynı zamanda isa mesih'i tasvir etmiş bu adam neden şiddet yanlısı, bu bir çelişki değil midir? efendim bu film bir rus filmi olduğu için ben de geçtiğimiz günlerde quntel olmaya karar verdiğim için işin içine dostoyevski sokmam gerektiğinin farkındayım. neden dostoyevski, daha dinci bakış açısına sahip olan tolstoy değil miydi şeklinde sorabilirsiniz. yine de (bkz: besy/@flavius aetius) entrysinde de bahsettiğim gibi rus ortodoksluğu'nun en iyi tanımını bence dostoyevski yapmıştır. kitapta şöyle bir şey yer alır: "ben rus tanrısına inanıyorum."

    bu sebepten ötürü de ister istemez slav mitolojisine ve baba figürüne dönüyoruz ki onu da iyi ya da kötü doğan avcıoğlu'ndan verdiğim örnek ile ortalama bir cevap verdiğimi düşünüyorum. ufacık bir parantez açalım, baba rolünü oynayan oyuncunun adı konstantin; ismin etimojisine baktığımızda* konstantin'in değişmez/sabit gibi anlamlara geldiğini görmüş oluruz.

    evet, baba gerek film başındaki gerekse film sonundaki sahneler ile isa mesih'i çağrıştırır, fakat ufak bir nüans farkı var. öncelikle çağrışımlar sadece yemek masası, yatakta yatarkenki sahne ya da teknenin açılması şeklinde değil; ben başka bir örnek vereyim. misalen filmin müziklerinde mozart'ın kv.626sının olması gibi, ki başka bir ifade ile (bkz: lacrimosa). ya da babanın 12 sene kayıp olması gibi. bunun için bence google'a 18 missing years of jesus yazmanız yeterli. bir bakıma çocukların nereden geldi o sorularına cevap olarak sadece "geldi işte"yi almaları benim aklıma bunu getirdi. ufacık bir şey dememiz gerekir ise baba figürü aynı zamanda günümüz yaşamında absolüt gücün ve idarenin aynı zamanda günümüz hayatına pek de uymadığını göstermek için konulmuş dahi de diyebiliriz.

    ivan ile andrey'e gelmeden önce sözlükçülerimizin çok sevdiği bir şeyi yapayım. efendim tabloyu bulmuşsun, takdir ettim; fakat baba yatakta yatar iken kimsenin aklına tarkovski'nin solaris'i gelmedi mi? bu arada reklam da yapayım(bkz: solaris/@flavius aetius). her ne ise tarkovski'nin yalnızca stalker'ına değil aynı zamanda solaris'e de selam çakmış filmdir.

    -bu kısım sonradan eklenme-

    baba karakterine istinaden ek olarak (bkz: #59285722) (ara parantez: bugün 25.07.2017'de oonel isimli yazar ilgili entry'ye mesaj atınca aklıma düştü).

    -bu kısım sonradan eklenme-

    gelelim ivan ile andrey'e. şimdi efendim sizler için ivan'ın etimolojisini baktım, andrey'in etimolojisine bakmaya gerek duymadım, çünkü her hâliyle andrew ile aynı olduğu belli gibi. ivan ise john adının değişmiş ve mujikleşmiş hâli**. ve evet iki isim de isa'nın 12 havarilerine ait isimler. ufak bir ekleme yapacak olursak o da filmin başında babanın fotoğrafı olduğu kitaba bakalım. fotoğrafın arkasındaki sayfada ibrahim peygamber ve oğlu ismail var. evet kurban olayı.

    ivan hakkında otoriteye karşı olması, andrey'in biraz daha yancı olması vs vs çok yazılmış, çizilmiş. birazcık konuşayım yine de, ama ivan hakkında. film tamamen psikanaliz değil, metaforların anaforlarında kaybolmayı gerekli görmüyorum. yine de babanın oğlu ivan için şöyle bir entryiye denk geldim (bkz: #14757996)

    peki şimdi şunu sorabilirsiniz: o kadar yazdın ettin, mitolojiden çok dine girdin diye. gerçi geçen gün d&r'da gördüm, din-mitoloji başlığına birisi "-dir" eklemiş ve din-mitolojidir olmuş. yine de ben size masalın nerede olduğunu şöyle söyleyeyim: yolculuğa çıkıyorlar ve baba çocuklara çeşitli görevler veriyor, bunların bazıları başarılıyor çoğu ise başarılamıyor. fakat baba öldükten sonra çocuklar bir şekilde olgunlaşıyor, yapamayacakları şeyleri yapabiliyorlar. slav mitolojisine ve baltık mitolojisine, hatta iskandinav mitolojisine bakacak olursanız bol miktarda ada, orman, sazlık, ırmak görürsünüz; filmin yönetmeni ve senaristleri de bunları sıklıkla kullanmış.

    film yedi gün sürüyor, eh dünya da yedi günde yaratılmış diyelim ve bitirelim.

    durun daha bitmedi. filmde benim gözüme ilk çarpan şeylerden birisi yemek masası oldu. tamam, isa'nın son yemeği denilmiş, fakat kimse yönetmen tolstoy'a selam çakmış dememiş. bunu sizlere hiç yakıştıramadım. efendim ivan yani vanya'dan ötürü tolstoy'un erik çekirdeği hikayesindeki vanya geldi aklıma. tam kiraza uzanacakken, annesi eline vuruyor. hikaye için şuradan buyrun. eh oradaki vanya'da masum olduğu kadar kararlara meydan okuyabilecek yürekteydi. aklıma geldi, gülümsetti. yönetmen tolstoy'a da selam olsun demiş:(

    --- spoiler ---

    bonus: (bkz: rüstem ile sohrab/@flavius aetius)
149 entry daha
hesabın var mı? giriş yap