• doğrusunun affınıza mahsuben olması gerektiğine inandığım söz öbeği.

    (bkz: magrur)
    (bkz: mahsup)
  • eski istanbul'un nezaket kokan sözcüklerinden biridir. "affınıza sığınarak" demektir. "mağrur" kelimesi, "gururlu" yaygın anlamının dışında "bir şeye inanan, güvenen" manasına da gelir. dolayısıyla "mağruren" de "güvenerek, inanarak" demektir. istanbul nezaketi unutulduğu, höt zöt konuşma öne geçtiği için bu güzel ibare de zamanla kullanımdan düşmüş ve yerini "affınıza mağluben", affınıza mahsuben", affınıza mahcuben" gibi galat kullanımlar almıştır. bu yanlış kullanımda, ekmek teknesi'nin herodot cevdet'i hasan kaçan'ın önemli payı vardır. anlatımını süslemek için sürekli "affınıza mahcuben..." der durur. sevimli durduğu için dillere pelesenk olan bu durumu, bir mizahçının halk galatlarını aynen kullanması olarak anlayıp kabul etmek mümkündür. sadri alışık'ın haşmet ibriktaroğlu rolünü oynadığı, 1966 yapımı "ah güzel istanbul"un 47.41'inde ibareyi doğru haliyle duymak mümkündür. (ahan da linki https://youtu.be/oayth9lnens)
  • affediciliğinizden cesaret alarak.

    en doğru ve yerinde karşılığının bu olduğu kanaatindeyim, çünkü mağrûren bu ibarede olsa olsa böyle bir manaya gelebilir.

    “garra” fiilinin geldiği anlamlardan biri de bir şeye karşı cüretlendirmek çünkü.
hesabın var mı? giriş yap