47 entry daha
  • aklıma şunu getirmiştir;

    "arap ihsan, rastgele bir sayfayı açarak kubelik'in önüne koydu ve ondan birkaç satırı tercüme etmesini istedi. kendisine gösterilen satırları defalarca okuyan kubelik, yeterince karalama yaptıktan sonra tercümesini bir kağıda temize çekip arap ihsan'a verdi. fakat meyhanede okuma yazması olanlardan hiç kimse bu kağıda ne kadar baktıysa da bir şey anlamayı başaramadı.

    elden ele dolaşan kağıt üç gün sonra mutfakta bulunacak ve bir dua olduğu sanılıp duvara asılacaktı. bu duvarda yarım asır bekleyerek sararıp solduktan sonra, kefeli'nin ispanya'ya hicret eden torunu tarafından yadigar olarak alınıp bir kitabın arasına konacaktı. heyecanlı bir şövalye romanı olan bu eser, sevilla'da, topraklarını kaybetmiş bir derebeyinin kütüphanesinde okunmadan on yıllarca bekleyecek, bir mirasyedi tarafından getirildiği ingiliz ilindeki bir mezatta otuz üç sömürge altınına müşteri bulacaktı.

    basit bir şövalye romanı için bunca paraya kıyan kişi, kitabı on yedinci yaş gününü kutlayan kuzenine hediye ettiğinde, hayatın anlamını arayan delikanlı bu romanın en heyecanlı yerinde, vaktiyle kubelik adında biri tarafından karalanan o malum kağıdı bulacak ve bu yazıların sırrını çözmek için öküz geçidi'nde şarkiyyat tahsil etmeye karar verecekti. gel gör ki otuz üçüncü yaş gününde bir aşk yüzünden intihar eden bu şarkiyatçının odasına giren yetkililer, ölümünden kimsenin sorumlu olmadığını belirten ve merhumun imzasını taşıyan sararmış kağıdın arkasını çevirdiklerinde arap ve fars harfleri kullanılarak yazılmış o malum yazılara rastlayacaklardı.

    esrarı aydınlatmak için, bilgeliğin yedi sütunu adıyla nam salan bir eserin yazarına bu kağıdı götürdüklerinde ise, bu zatın, on altı yıl önceki doğum günü partisine, yaşı sekseni aşmış mezatçılara, ölüm döşeğindeki mirasyediye ve kefeli ailesinin ince hastalığa tutulmuş son erkek ferdine ulaşması kolay olmayacaktı. uzun bir deniz yolculuğundan sonra gemisi galata önünde demirleyecek ve o gece kubelik'in bu garip şeyleri yazdığı meyhanenin yerine dikilen devasa binanın önünde, uzun boylu, çekik gözlü bir adamın, koltuğunun altında bir kitapla kendisini beklediğini görecekti."

    puslu kıtalar atlası
hesabın var mı? giriş yap