hesabın var mı? giriş yap

  • çok fazla otobüs geçmiyor olması. gidin bakın bağcılara. 5 dakikada bir otobüs bulursunuz. ama bir tarabyaya, bir nişantaşına gidemezsiniz. iyi ki fakiriz yoksa saatlerce otobüs bekleyecektik asşdlaişsldi.

  • çamaşır makinesi üreticisi olarak şunu söylemek istiyorum herkese.
    hatta tüm dünyaya seslenmek istiyorum.
    lütfen ama lütfen çarşaflarla havluları karışık makineye atmayınız.
    bunu yaptığınızda makinenin balanssız çalışmasını sağlamış olmakla birlikte, rulmanlarında anasını ağlatırsınız. sonra bir bakmışsınız ki 1 yıllık makinanız sıkmayı unutmuş yürümeyi öğrenmiş, su kaçırır olmuş..
    yapmayın bu hatayı, ayrı ayrı atın.
    ikincisi, makinayı yarım doldurmayın makina tam kapasite dolduktan sonra çalıştırın. bir t-shirt için makina çalıştıranı gördü bu gözler...
    tam kapasite çalıştırdığınız taktirde makinanız güzel bir çitileme işlemini sizin yerinize yapacaktır. deneyin görün.
    üçüncüsü, çok fazla deterjan kullanmayın.
    çok deterjan iyi temizlik anlamına gelmiyor, makinanın önemli yerlerinin tıkanmasına sebep olur, mutlaka ölçek kabı kullanın. olabildiğince az deterjanla yıkayın çamaşırlarınızı.
    deterjandan tasarruf demek, su tasarrufu demek. su tasarrufu demek enerji tasarrufu demek..
    çok su ısıtmak ile az su ısıtmak arasında dağlar kadar fark var çünkü.
    son olarakta en az ayda 1 kez kireç sökücü ile makinanızı temizleyin.
    edit
    arkadaşlar ilginize teşekkür ederim. çok fazla soru alıyorum. makina önerisi isteyen var kireç sökücü önerisi isteyen var. ikisini de bırakıyorum.

    çamaşır makinası önerisi için;
    çok paranız varsa miele alın.
    miele gerçekten kaliteli makinadır, ama çok pahalı, zengin işi diyebilirim. bu makina size mekanik olarak en az arızayı verecektir.
    miele harici diğer makinelerin neredeyse hepsi aynıdır, sadece süsleri değişir.
    bu yüzden servis ağı geniş olan, parçası kolay bulunan makine tercih edin.
    ben böyle konularda şiddetle altus öneriyorum.
    altus arçeliğin yan firması.
    yani arçelik servisi bakıyor, hem de parçaları kolay bulunur.
    kısaca altus öneriyorum hem uygun, hem servisi geniş hem de parçası kolay temin edilir.

    kireç sökücü önerisi için;
    calgondan şaşmayın arkadaşlar. gerçekten etkili biraz pahalı olabilir ama işe yarıyor.
    geceden makineye dökün, yarım saat kadar çalkayın, sonra sabaha kadar beklesin.
    min 8 saat max 12 saat beklesin.
    sonra biraz çalkalayıp tahliye edin.
    sadece su ile son çalkalamayı yaptıktan sonra kullanabilirsiniz.
    ayda 1 defa yapın.

  • datça ve kaş biraz daha sözde şehir hayatının keşmekeşinden sıkılmış sözde dinginlik arayanların yeri olacak. ama biliyoruz ki tek olay instada kas ve datça daydim demek.

    bence bodrum ve çeşme den sonra ki piyasa yeri ayvalık olacak. belki de oldu. bence artık ayvalık a gidilmez. yollar 34 ve 06 plakadan geçilmiyor. fiyatlar yavaş yavaş çeşme ayarına gelecek. bir iki ünlünün veya sosyal medya fenomeninin paylaşımına bakar. tiky beach clublarda peşi sıra açıldı mı patladı gitti.

    edit: ayvalık tan kastım özellikle cunda . yani çeşme - alaçatı durumu bence ayvalık - cunda ya doğru evrilecek.

  • fountain head fold fold
    darling darling darling darling aman,
    when summer comes my crane bird sings
    leylim leylim leylim amman
    ı found you in the meadow
    ı dont give you to strangers
    let me take you to myself
    let me cuddle you in my bosom

    oooooooo
    boy is ours girl is ours
    hey hey hey
    boy is ours girl is ours

  • bu aralar ahmet hakan'la tartışan her dönemin yazarı varlık.

    ahmet hakan (11 mayıs)
    "dünya ne sana ne de bana kalmaz.
    sultan süleyman'a kalmadı.
    kenan evren'e kalmadı.
    sana da kalmaz.
    ona da kalmaz.
    böyle hiçbir kitap yazmaz.
    ne diyelim?
    barlasların başı sağ olsun."

    mehmet barlas (12 mayıs)
    "rahmetli erbakan'ın karşısında süt dökmüş kedi gibi beyaz çorapları ile otururken biraz sonra aydın doğan'ın sofrasında şarap servisi yapmayı sınıf atlamak zanneden dalaksız mürtediler, yine kaşınıyorlar. neticede bu gibilerin sonunun önce sözcü'ye gönderilmek ve sonra da aydın doğan'la davalaşmak olduğunu biliyoruz. bu sonu bekleyin, görürsünüz."

    ahmet hakan (14 mayıs)
    "seni cenazede neden göremedik mehmet?
    kenan evren ölünce, kenan evren'in en yakın arkadaşı mehmet barlas'a "başın sağ olsun" dedim. o da bana cevap verdi:
    "beyaz çorap, erbakan, nişantaşı, sınıf atlama, kafe falan..."
    zaten mehmet barlas'a ne zaman "sen kenan evren'in arkadaşı değil miydin, evinde ağırlamadın mı, millet zindanlarda çürürken sen kenan evren'le kah kah kih kih mavra çevirmiyor muydun" diye sorsam... aynı cevabı veriyor:
    "beyaz çorap, erbakan, nişantaşı, sınıf atlama, kafe falan..."
    sen bırak bunları da cevap ver:
    neden arkadaşının cenazesine gitmedin?
    muteber bir devlet başkanı iken evinde ağırlamakla hava attığın şahıs, itibarı kalmamış bir halde ölünce... neden sırtını çevirip kaçtın?
    hiçbir soruma doğru dürüst cevap vermiyorsun.
    bugünün muteberlerine de yarın öbür gün aynı muameleyi yapmayacağının bir garantisi var mı, bari bu soruma cevap ver."

  • çok büyük bir olaydı bu...
    babam sirkeci'de bir atölyede çalışıyordu. annem kardeşimle beni alır, trene binerdik, tren cankurtaranla sirkeci arasından geçerken kız kulesini görmeye çalışırdım her defasında. sirkeci desen ana baba günü. kaybolacağım diye ödüm kopar annemin elini sıkıca tutardım. mısır çarşına uğrar, kuşlara yem atardık. babam bizi çakmakçılar yokuşunda karşılardı. atölyede çorap yapıyorlar. her yer kutular, ayak şablonları, çorap ütüleri, kumaşlarla kaplı. kendine has bir kokusu var hanın. çay içilen markalara bayılır, bir tanesini mutlaka cebime atıp eve getirirdim. mavi ya da kırmızı fark etmezdi. bizde iş yapacağız diye tuttururduk, çorapları kopçalama ya da kutuları sayma gibi görevler verirlerdi başlarından savmak için. sonra öğlen oldu mu, şimdilerde asla aynı tadı bulamadığım dönerlerimizi yerdik. uykumuz gelirdi bir vakit sonra. yere karton kutular serip üzerlerine örtücek yumuşak yastıklardan bulurdu hep babam. o makine seslerinin arasında uyumanın verdiği huzuru unutamam.uyandığımızda da atölyedeki ablalar bez bebek yapmış olurlardı bize.içi kırpık dolu renkli küçük bebekler, eve gidince düğmelerden göz ve yünden saç yapardı annem...

    güzeldi,çok güzeldi