• istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi'nin fen fakültesi'nden de girişi olmasına rağmen, edebiyat fakültelilerin bu kapıdan içeri alınmamaları; edebiyat fakültesi girişinden girilip, fen fakültesi kapısından dışarı çıkılabilmesi. aynı durumun fen fakülteliler için de geçerli olması.
  • istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi a4 anfisinin yanındaki ağır demir parmaklıklı kapıların kapatılarak, merdiven boşluklarında bulunan piknik banklarının bu kapıların önüne çekilmesi. bütün bunlar 3 saniyede nasıl gerçekleşti diye elinde sopalarla kaçışanların arkasından bakarken gaz maskeli polislerin sadece tekmeyle bu barikatı 1 saniyede ortadan kaldırmaları...

    mavi ekran vermek üzereyken polisin arkasından yemyeşil biber gazının bir anda her yeri sarması ve hocalardan birinin odasında mahsur kalmak.
  • inanılması zor bir örneği abant izzet baysal üniversitesi hukuk branşı öğretim üyesi fethi kılıç ile yaşanmıştır:

    okuldan mezun olucam, tembelim, elbette puana ihityacım var. sınavımı okuması için telefon yolu ile ve kapı arasından kafa uzatma yolu ile yaptığımız birkaç görüşme sonrası, işkencem sonuçlansın diye odasındayım. bütün öğrencilerine eşit uzaklıkta görünür, kendisi için ne ifade ediyorum bilmiyorum dolayısıyla. bir de muhafazakar bir görüntüm yok, tutacağı bir tip değilim yani.okudu, cc almışım cb lazım, sağolsun onu da verdi, neyse... kapıda bir kalabalık, ses öyle böyle değil. yaz okulu öğrencileri borçlar hukuku sınavı kurtarması olacak mı, onun için bekliyorlar.

    adam oturttu beni karşısına, birlikte örnek olay uydurduk kapıdaki öğrencilere sorulmak üzere! soğukkanlıyım tabi, çaktırmıyorum şaşkınlığımı. bitti sandım. fethi hoca bu! sınav sorularını verecek hali yok. sonra örnek olaya 10 soru hazırladık birlikte, kapıdaki öğrencilere sorulmak üzere! dahası bunların ardından kapısını kilitledi, bana soruları verdi, bilgisayardan yazıp çıkarayım diye, ki sorular kapıda bekleyenlere sorulacak ertesi gün! sanki evdeyiz, hoca benim abim falan, ben internette geziyorum, o tv izliyor falan. öyle doğal bir ilerleyişi var halimizin. ben sonu ne olacak bunun diye meraktayım, ürkütmememek için soru sormuyorum. bu arada namaz kılmaya başladı odasının bir köşesinde! dumur kare! görmezden geldim sakince verdiği işi yaptım. bana "sağol bizimkız enyedirenk, hadi hayırlı olsun, iyi yolculuklar" dedi yüzüme bakmadan, sanki yarın beni yine görecekmiş gibi masasına oturdu -her zamanki tavrıdır-. ne tembih ne başka bir uyarı... kapıdaki meraklı kalabalığın arasından sıyrılıp geçtim. soruları vermedim.
  • aynı lisede okunmuş, en son 4 - 5 sene önce görülmüş birisini yaz okulunda finalden çıktıktan sonra tuvalette görmek. bu değil tabi dumur. yani o kadar değil. aynı anda aynanın önüne konmuş tıraş köpüğü ve bıçağını görmek. ne yapıyosun, nerdesin, hangi dersi alıyosun muhabbetinden sonra "tıraş mı olacaksın" sorusuna "evet abi ya çok uzadı baksana hacı gibi oldum" demesi. sonrasında çok sıkıştığımı belirtip bir kabine girip kıs kıs da güldüm. sonra düşündüm çok mu zorladım kafayı sınavda, hayal mi görüyorum acaba diye. ama çıkınca beyaz bi suratla karşılaşınca emin oldum ve hadi görüşürüz gibi klasik bi cevapla ayrıldık ki bi daha görüşme ihtimalimiz çok düşük böyle fantastik bir olay olmazsa diye düşünürken hemen 15 dk sonra durakta yeniden karşılaştık. "abi eve gidince yapsaydın ya tıraşını" dedim dayanamadan. "hazır çantamdayken yapıyım dedim" dedi. ben de iyi yapmışsın dedim ne diyim. hep yanında mı taşıyo artık bunları bilmiyorum. garip geldi bana bütün bunlar. bi de zayıflamış baya ama o kadar etkilenmedim ondan. sonra otobüsü geldi ve o gitti. giderken de hadi görüşürüz dedi.
  • -master'da information systems dersi-

    hocanın laptop'undaki programın bir fonksiyonu bozulduğu için "eh artık elle yapacağız" demesi üzerine, sınıftan bir arkadaşın "olsun hocam, bazen elle daha zevkli oluyor" demesi.

    buraya kadar bir şey yokmuş gibi gözüküyor belki ama, bunu diyen insan kızdı, ve bunu epsri amaçlı söylemişti ciddi ciddi. sonrasında kıs kıs güldü. pot kırma filan durumundan komik değil yani.

    kimse bir kızdan o an öyle bir lafın çıkacağına ihtimal vermemesi yüzünden, çok da olağan bir laf olarak karşılanmıştı.
  • kantinin ortasında "tezini kaydetmeden bilgisayarını kapattım :( bi biskrem versem?" yazılı reklam panosunun altında :
    seni bırakır ananı sikerim yazısını, altında ise yazanın imzasını görmek
  • bir öğrencinin rektörden 5 lira borç almasının ardından rektörün her gördüğünde parayı geri istemesi...
  • eğitim hayatına başlamasına 2 hafta kala fakültenin taşınmasına karar verilmesi.
    (bkz: yıldız teknik üniversitesi)
    (bkz: #16913274)
  • yeni kayıt yaptıran öğrencilerinden birinin babasıyla birlikte rektörle görüşmek istemesi. sebebi sorulduğunda ise babanın "yeni kayıt yaptırdık da. rektörü de bir görelim dedik" şeklinde cevap vermesi.
  • dekandan aldığımız derste listeden rastgele seçilen öğrencinin tahtadaki soruyu çözmeye çalışması, soruyu çözerken yardımcı olmak isteyen dekana "raad ol hoca, sen sordun ben çözücem soruyu!" demesi.
hesabın var mı? giriş yap