• ne mutludur ona.

    belki şans ile de olsa bütün borçlarını sıfırlamıştır. ayağını yorganına göre uzatmış ya da zor günleri düşündüğünden daha fazla çalışıp borçlarını bitirmiştir. aç gözlülük yapıp işleri kredi ile büyütmeye de çalışmamıştır. hatta bu hükümete güvenmeyip parasını yeni yatırımlara harcamamıştır.

    ve gün krize geldiğinde rahattır.

    ön edit: kendin rahatsın diye ülkeyi siktir et demek istemiyorum ama borcu olmayan biraz daha rahattır.
  • nefsimi terbiye ettim, olanla yetindim ve borcum yok.
  • 2 aydır temel ihtiyaçlarım hariç alışveriş yapmamaya çalışıyorum ve kart borçlarını olabildiğince kapattım ama asıl iş bundan sonra başlıyor. bu şekil devam edip işten atılmamak için daha çok çalışmamız lazım
  • faizlerin yükseleceğini tahmin edip borcunu kapamış ve yakınlarının borçlarını kapattırmış vatandaştır. evet, ben oluyorum.*

    borçla iş yapan tüm şirketler batacak 1 yıl içerisinde. sermaye derinliği olmayanlar hayatta kalamayacak. boyundan büyük iş yapanlar, hesaplanmamış riskler alanlar dibi görecek.

    mesela inşaat sektöründeki sorun iki tane. ilk sorun, sektörün büyük oyuncularının bankalara borçlu olması. böylece şirketler faizler yükseldikçe hem daha fazla borçlanıyor hem de faizler dolarla birlikte yükseldiği için hammadde maliyetleri de artıyor. yükselen faizler evleri krediyle satın alan vatandaşları da etkiliyor. insanlar bir süre sonra kredilerini bozmaya başlarlarsa şaşırmayın.

    bu tip şeylerin belli aralıklarla yaşanası aslında iyidir. giderlerle gelirleri hesaplayamayan, bunları aynı zamanlara denk getiremeyen şirketler öyle veya böyle zaten batar. eskiden krediyle hayatta kalıyorlardı şimdi kepenk indirecekler.

    not: elinde peşin parası olan kral olacak. istediği gayrimenkulü komik fiyatlara alacak. belli yatırımları çok komik fiyatlara yapacak. bir gecede zenginleşecek.
  • “bir şey görüp canın istedi ve onu krediye bölüp de almadın mı be insan evladı?” dediğim kişilerdir. markete girip çıkmanın yüz lira olduğu bu dönemde nasıl borçsuz olduğunu da merak etmiyor değilim.
  • vallahi bu devirde 18.000 tl borcun (efenim insan dolar ile maaş aldığı bir işte çalışınca hayat standartlarını da yükseltiyor o nedenle kredi kartı ekstresi olan 10.000 tl'yi de rahat ödeyebiliyor) altına yatmış biri olarak söylüyorum. yazın bir kenara.

    işten çıkarıldıktan/çıktıktan/çıkmak zorunda kaldıktan sonra gidiyorsun bankaya diyorsun hacı benim borcu ödeyebileceğim tutarlarda bi 18 ay taksitlendir. sonra çektiğin kredinin son 5 aylık ödemesi kalmasına rağmen diyorsun ki kalan tutarı da yeniden yapılandırarak taksitlendir. sonra istanbul'dan diyarbakır'daki ananı babanı arıyorsun 7 senelik ben tek başıma yaşarım paşa gibi de yaşarım dik başlılığınızı sağlayan o kuyruğu kıvırıp diyorsun ki ben mali krizdeyim bitene kadar geliyorum bana yatacak yer bir kap yemek verin ben çalışıp sadece borç ödeyeceğim. böylece giderlerin en büyük kısmı olan tek başına yaşama kısmından kurtuluyorsun. diyarbakır'da bulduğun yeni işten gelen tüm para olduğu gibi (ama olduğu gibi bak) borca gidiyor. yol parası-sigara ve telefon faturası gibi ödemeler için de zamanında senin bolca maddi yardımda bulunduğun ama aranızda kesinlikle bunun mesele olmadığı can ciğer kankan/annen/baban kısacası her şeyin olan kişi hallediyor.

    ben borcum varsa direkt ölü moduna girerim. arkadaşlar çağırınca gezesim gelmez, alışveriş? zaten ayda yılda bir kendime 1-2 tshirt aldığımdan onu da almam. makyaj-kuaför? huh naturalizm forever (hemen de öyle pis düşünmeyin naturalizm dediysek kişisel temizlik olayını kendisi yapacak kadar becerikliyiz herhalde)

    neyse bu şekilde 16 aylık yaşamımı sürdürdüm. borç bitmeye yaklaştıkça stres de azaldı dolayısıyla sigarayı da bıraktım. son 2 ay daha rahat geçecek. işten çıkarılmazsam tabi.

    yoksa aynı döngü başlayabilir. bakıcaz.
hesabın var mı? giriş yap