• ne tam olarak masalsı ne de gerçekçi bir film bence, arada bir yerlerde kalmış, bir iki yıl içinde unutur giderim, ama bütün direnmeme rağmen ağladım da üstelik. kadın oyuncuların hepsi çok iyi, kefenini almaya gelen yaşlı kadın tüm castın en iyisi. bir dönem filmi ama bir mübadele filmi değil. gerek türkçe, gerek ise rumca aksanlar da olmamış.
  • köklerinde girit ve selanik olan her insanın fazladan bir duygu seline kapılarak izleyeceği film, çok sevdim, çok beğendim
  • güzel, orjinal bir konusu ancak sıradan oyuncuları var.

    bana kalırsa her filmde görmeye alıştığımız, adeta çağan ırmak filmlerinin vazgeçilmez isimleri olan oyuncular, bu filmden uzak tutulmalı, aksine, yöre halkından oyuncular ön planda olmalıydı. bize o zamanları hissettirmeliydi. artık her filmde/dizide görmeye alıştığımız amcalar o ruhu tamamiyle geçiremediler bana şahsen... tamam, iyi oynamış diyebilirim falan ama ne işi var o amcanın orada allasen? o amca gollerini açeydi böyle iki yena getme deyeydi; bu filmde hiç mi hiç olmamalıydı..

    daha gerçekçi filmler için: bkz. mayıs sıkıntısı.
  • --- spoiler ---

    dedenin hergün beyaz takım ve şapka giyip hayatının son günü hafif siyah giyinmesi ve the godfather'ın unutulmaz kuralı olan her portakal göründüğünde birisinin ölmesi burada da var, dede ölmeden önce ağaç dalındaki portakalı eliyle okşuyor ve 45 saniye sonra ölüyor. bunlar bence kesinlikle çakılması gereken selamlar hemde sık sık.

    --- spoiler ---
  • film boyunca arka planda konuşan çocuk bildiin yabancılaştırma efekti.
  • konusu çok güzel olmasına rağmen anlatımı sıradan olan, ekseriyetle göçmen türklerin ruhunu okşayabilecek bir çağan ırmak filmi.

    ayrıca filmin bazı sahnelerinde yönetmenin eski filmi olan babam ve oğlum'u hatırlatmıştır.
  • çetin tekindor* ve çırak tahsin rolünü oynayan ufaklığın döktürdüğü filmdir. konusu, kurgusu vs de fena değildir. izlenebilir. hatta bana sorarsanız izlenmelidir.
  • --- spoiler ---

    o tahsin gibi oğlum olsun sokağa salmam yemin ederim, evde bakarım; ne sevimli pezevenk.
    sabri sarıoğlu'nun çocukluğu resmen, canım benim.

    --- spoiler ---
  • çağan ırmak'ın yeni, dokunaklı, ağlatmalı, şakalı komikli filmi.

    --- spoiler ---

    dede, yeşilçam filmlerinde gibi denize yürüyerek intihar etmeseymiş, daha dokunaklı olabilecekmiş aslında. ne bileyim belediye başkanı bi suikast falan düzenleseymiş, daha hoş olabilirmiş sanki. neyse;
    ben bu adamın (adamsın) filmlerindeki duygu yoğunluğunun sırrı nereden geliyor bir türlü anlayamıyorum arkadaş. herif ne yapıyo, nası yapıyosa durduğun yerde boğazın düğümleniyor. hayır sahneleri böyle ayrı ayrı bağımsız olarak ele alsan, sanki sikkodan bi film gibi gelir insana, ama karakterler, hikaye, oyunculuk öyle başarılı ve birbirine öyle güzel kenetlenmiş ki, harbiden sikkodan bir hikaye bile anlatsa film, otomatik duygulanır insan.

    ben filmi çağan ırmak'ın yaptığını bilmeden gittim ve önyargılıydım giderken. nasılsa ilk yarısında çıkarım diye şartlıyordum kendimi, sonra gelip burda çemkiririm diye, ama ben göt oldum. benim gibi önyargılı ibne varsa, sana söylüyorum dostum, git sen de göt ol, gel. dua edersin bana.

    --- spoiler ---
  • ""o nasıl gereksiz bir neşe patlamasıdır" dedi yanında,çağan ırmak filmi izleyecek olmanın verdiği temenniyle, kağıt mendil stokuyla gelen arkadaşım.hele ki yaprak dökümü'nün leylasının üzerindeki o fıkır fıkır haller daha bi dellendirmişti salya sümüğe odaklanmış bünyesini. neyse ki babanın hüzünlü sonu hem çağan'a, hem de leyla'ya yaraşıra yakın bi duygu patlaması yaşatmıştı izleyiciye.
    haa bir de ozan'ın bulunmasından sonra bahçedeki "benim hiç arkadaşım olmasın mı?" minvalli sahne de var ki gözlere su serpmiştir. tanım mı diyordunuz; oyunculuklara diyecek lafın olmadığı vasatın "az üstü" bi film.
hesabın var mı? giriş yap