• ersatz marksist, sosyoloji alemlerinin en kahraman radikal ridvani, elestirel pelerinli pozitivist baslikli akademisyen-masal gibi oldu ama neyse.
    ideoloji ve teknolojinin diyalektigini, diyalektigin kayip kahramani addettigi fred demuth'a adayarak gozlerimizi entellektuel duyarliligi-ve ona benzer kil pusur- ile doldurmustur.
    sosyolojinin hem icinde, hem disindadir; bir yandan kendi radikalizmini olumlar, ote yandan martin nicolaus ve sosyoloji kurtulus ordusu tayfasini, kendini bilmez, saskin gencler diye elestirir.
    bir yandan parsons der, ote yandan marx; bu ne perhiz, bu ne lahana tursusu demek de bize duser.

    1976'da artik kendini mills'ci bir refleksivist sosyolojinin savunucusu olarak yanimlamaya baslamistir; lakin o da her an degisebilir.
    ona gore, 68'in radikalizmi bireysel cikis arayisinin urunudur, akademisyenlerinin kendi gotunu kurtarip tenure'e kapak atma cabasidir; bu son tahlilde neyi aciklar, fakat belli bir ideolojik konumlanisin mahsulu oldugu ortadadir. atomik entellektueller, bir serbest piyasa okyanusunda dalgalanirlar da dalgalanirlar...toplum, uretim iliskileri, ideoloji, vs., vs., ucusan martilardir gokyuzunde belkim...

    yalniz, en rahatsiz edeni, her tahlilinin basinda ve sonunda gouldner'in kendini sosyolog olarak tesis etmesi, bu vecheyle sosyolojiyi secilmis bir bilim olarak kutsamasidir. en temel varsayim sosyolojinin varligidir, ki ideoloji, ki marksizm, ki pozitivizm, ki liberalizm, ki entellektuel varolabilsin.

    gouldner'e karsi cepheden konumlanacak bir fikrin oncelikli olarak sosyolojiyi gozden cikarmasi gerekir. hatta iyi bir sosyologun en birinci vazifesi sosyolojinin yikimina onayak olmaktir.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap