• bu yaşıma geldim ancak insanın insanda ne bulduğunu hala kavrayamadım. insandaki bu kadar vazgeçilmez olanın, herkesi birilerinin peşinde koşmak zorunda bırakanın ne olduğunu hala anlayamadım. kız bütün akşam karşımda birasını yudumlayarak "herkesten uzaklaşmak istiyorum. herkesten kopmak ve tek olmak istediğim için bu şehre geldim zaten" diyor, fakat en geç 3 ay sonra barlar sokağında tanımadığı ve görüşmediği insan kalmıyor.. adam mesai boyunca yalvarıyor, "keşke butik bir kuzey avrupa ülkesinde yaşasak biz de. yeşillik, sakinlik.." diyor, yine bu adam bütün gün elindeki telefondan twitter'ın belediye otobüsü kalabalığından ve instadaki başkalarının hayatını takip etmekten vazgeçemiyor.

    kız yahut oğlan haftalarca gözyaşı döküyor "hepsi aynı" diye, veya "artık kendi köşeme çekileceğim, biraz kendimi dinleyeceğim" diyor ama günlerden cuma olduğunda yine koşa koşa dışarıya birilerini keşfetmeye gidiyor.

    bir zamanlar ben de onlardandım. 36 yılımın ilk 32 yılında ben de biraz onlardandım. ama sonra psikanaliz okudukça yahut sarhoş bestekar akşamlarında milyon tane insanın hayat hikayesini dinledikten sonra fark ettim ki, herkes aynı lan. isimler değişiyor ama insanların vaat edebildikleri değişmiyor. bir noktadan sonra; işte aşırılıklara koşan borderline kişisi, işte iki biradan sonra biraz duygusallaşacak olan manikdepresif kişisi, işte ortamın düz insanı, işte her konuda bakın ben bunu da biliyorum demeye getiren espriler yapacak olan x kişisi diye rahatlıkla tahmin yürütebiliyorum. ben değil sadece, hepiniz öylesinizdir. bir noktadan sonra kime nasıl davranırsan arkadaş olabileceğin, kimle ne hakkında konuşursan kollarına gireceği, her şey o kadar basit ki..

    insanların insandan bunalmıyor usanmıyor oluşu beni bunaltıyor artık ya. internette insan, telefonda insan, mesaide insan, yalnız kalınca insan, eğlenmek istediğinde insan.. ben bu kadar insana tahammül edemiyorum. niye her yerde insan var amk ya? niye her şeyin içine bu kadar insan girdi? insansız bir cumartesi geçirmeyi düşünmek bile niye eziklikle, saflıkla eş değer oldu? ayrıca birbirimizi o kadar ağlatıp yapmadığımız pislik bırakmayıp yine insana koşuyor oluşumuz bana çok tuhaf geliyor. sanmayın ki kendim çok özelim, tepedeki çimenlikten bir tanrı bakışıyla insanları süzüyorum.. hayır, kendi kendimden bile usandım. en çekici karşı cins karşısında bile tek bir gram laf edesim, kendimi anlatasım gelmiyor. yok seinfeldden girerim, yok steinbeck romanlarından çıkarım, yok sonra post rock şarkılar üzerinden konuyu epikliğe getirip roma mimarasi kalıntılarının rönesans tablolarında taşıdığı anlama gelirim.. kendi kendimden bile midem bulanıyor. şimdilerde kırk yılda bir iki dakika biriyle sohbet edecek olduğumda kendi sesimi bir dakikadan fazla duymak beynimi kanartıyor. bu ses susmalı artık diyorum.

    hala aceleyle en güzel elbiseleriyle taksiye binen bir kadın gördüğümde yahut acele acele bir yerlere ama özellikle bir insana geç kalmış insanlar gördüğümde "hala sıkılmadınız mı birbirinizden?" diye sorasım geliyor. niye bu kadar insana muhtaçsınız? niye sürekli anlatmak paylaşmak istiyorsunuz? gerçekten paylaşacak biri bulduğunuzda elbette onunla arkadaş olun sevgili olun asla kaybetmeyin ama çoğunlukla hiçbir anlam ifade etmeyen sohbetlere, takiplere, kalabalıklara niye bu kadar muhtaçsınız ya? sizi izlemekten yoruldum. size denk gelmek zorunda olmaktan usandım. ağlamanızdan, zırlamanızdan, geç bitmek bilmeyen aşk yaralarınızdan sonra, kendime çekiliyorum laflarınızdan sonra yine panik içinde en yakındaki insana koşmanızdan, insansız sevgilisiz arkadaşsız 2 gün geçiremiyor olmanızdan, başkalarının hayatlarını takip etmeden yaşayamamanızdan bunaldım. ve konuyla alakasız olacak ama, sürekli kendi yeni şeyler denemeye veya öğrenmeye çalışmanızdan da usandım.. bazı yılları yatağınıza gömülmüş ve eski kitaplarınızı yeniden okuyarak ve hiçbir yere gitmeden geçirmeyi denediniz mi hiç?

    ama bu başlıkta esas bahsetmek istediğim bütün mutsuzluğu insanlar olduğu halde yine koşa koşa yeni insanlar adamlar kadınlar bulmaya çalışanlardı. lan bırakın artık. mutsuzun işte. o kadar şehir değiştirdin, o kadar insan eskittin, hala ben ben ben ve beni sev beni anla diye geziniyorsun.. bırak artık. sana bunları yaptıran libidonsa git bütün dünyayla seviş ama seni anlayacak seni mutlu edecek o insanı bulacağım diye kendini mutsuz etmekten vazgeç. artık bi sıkıl sen de insandan amk ya. kendini anlatmaktan sıkıl bi artık. yalnızlık korkun yüzünden sarındığın insanları idealleştirmekten, onları kafanda olmadıkları bir kişiye büründürmekten ve sonra hem kendini hem de o insanları üzmekten sıkıl bi artık. aradığın her ne ise o cevap belli ki insanda değil. insan diye anlamaya çalıştığın şey, karşısındakini dinlemeye yahut okumaya lüzum dahi görmeden sınıflandırmaya kalkabilen aşağılık bir pirimat sınıfı.

    ben gerçekten sıkıldım insandan. insanla yatıp insanla kalkanları izlemekten kusasım geliyor her yere.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap