4 entry daha
  • aşağıdaki satırlarını okurken donup kaldığım, bir an kendi hayat hikayemi okuyormuş hissine kapıldığım kitap.

    "annemi anımsamıyorum. öldüğünde bir yaşındaydım. duygularımın nasırlaşmasının, derbederliklerimin tek sebebi, o sıcaklığın olmayışı, hatırlayamadığım öpücükleri yok yere, deli gibi özlemem. uyduruk biriyim ben. uyandığımda kendimi hep yabancı kucaklarda, adeta yanlışlıkla avutulurken buldum.

    ah ki ah! beni darmadağın eden ve bunalımlara sürükleyen, olabileceğim o öteki kişiye duyduğum özlem bu işte! ana bağrının en derin yerinden kopup gelen, küçükcük bir yüze kondurulan öpücüklere kadar sızan o sevgiden nasiplenmiş olaydım, bugün acaba nasıl bir insan olurdum?

    duygular dendiğinde kayıtsız kalmamda, belki de vaktiyle [sevilmiş] bir çocuk olamamanın üzüntüsünün içime işlemiş olmasının da payı var. çocukluğumda yüzümü yüzüne bastıran kadın beni bağrına basabilmekten acizdi. bunu yapabilecek olan -yazgı uygun görseydi bana ait olacak kadın çok uzaklarda, bir mezarın içindeydi.

    sonradan annemin güzel olduğunu anlattılar bana, dediklerine göre buna hiçbir karşılık vermemişim. daha o zamandan bedensel ve ruhsal olarak dibe vurmuş, her türlü duyguya kapılarımı kapatmıştım ve söylenenlerin hayallere sığmaz başka sayfaların öncü işareti olduğunu anlayamıyordum. (...)

    yazgının damgasını yemiş duygusal dünyamın karanlık köşelerinde, istemesem de bunların hepsi benliğimin bir parçasıdır."
91 entry daha
hesabın var mı? giriş yap