3 entry daha
  • "bir hafta kalıp içtim, kiranın bitmesini bekleyerek, sonra da village?ın dışında bir oda tuttum. derli toplu büyükçe bir odaydı ve çok ucuzdu, nedenini anlayamamıştım. köşede bir bar buldum, bütün gün oturup bira içtim. param hızla tükeniyordu, ama her zamanki gibi nefret ediyordum iş aramaktan. sarhoş ve aç geçirdiğim her dakikanın benim için özel bir anlamı vardı. o gece iki şişe porto şarabı alıp odama çıktım. soyundum, bir bardak bulup ilk şarabı koydum ve karanlıkta yatağa uzandım. işte o zaman anladım odanın neden bu kadar ucuz olduğunu. "l" treni pencerenin önünden geçiyordu. durak pencerenin önündeydi. tam önümde. odanın tamamı trenin ışığı ile aydınlanıyordu. ve bir tren dolusu yüz geçiyordu önümden. korkunç yüzler: fahişeler, orangutanlar, deyyuslar, kaçıklar, katiller ?efendilerim. sonra tren yavaşça hareket ediyordu ve oda bir kez daha karanlığa gömülüyordu ?bir sonraki tren dolusu yüzlere kadar, ki her seferinde beklediğimden çabuk geliyordu. iki şişe şarap almakla ne iyi etmiştim."

    bukowski’nin en önemli yapıtlarından biri belki de birincisi.
    bukowski’nin yazar olarak tanınmasını sağlayan bu öyküler los angeles’ın yeraltı gazetelerinden birinde yayınlanmıştı. açık kent adlı bu gazete her hafta çarşamba günleri yayınlanıyor ve özellikle gençler ve marjinal çevrelerce ilgiyle karşılanıyordu. o güne dek bir çok dergiye şiir ve öykülerini yollayıp sürekli red cevapları alan, hiçbir eserini bastıramayan bukowski açık kent sayesinde ilk kez okuyucuya ulaştı.
    (bkz: charles bukowski)
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap