37 entry daha
  • "sympathy for the devil, oldukça neşeli bir şarkı. şeytanla yapılabilecek bir karşılaşmayı anlatıyor. o, hep oralarda bir yerde. lucifer ile çoğu kez karşılaştım, epey yakın bir iletişimimiz vardı. insanlar kötülük kavramını gömmeye meyilli ve her şeyin yoluna gireceğini, kötülüğün o çirkin yüzünü göstermeyeceğini umuyorlar. şarkı şu zamanlar için oldukça uygun, 11 eylül'ü göz önünde bulundurduğumuzda. şeytan yine iş başında. bu şarkı yazıldığında, ortalık epey karışıktı. ikinci dünya savaşından sonra dünyanın yaşadığı ilk kaosun zamanlarıydı ve ortadaki karışıklık, barışın ve aşkın düşmanıydı. dünyanın mükemmel olduğunu düşünmek istersiniz. herkes bu fikre sımsıkı sarılır. ve amerika'nın acı yoldan tecrübe ettiği üzere, kötülükten saklanamazsınız. kötülüğün hep var olduğunu kabul edip onunla savaşsanız iyi olur. sympathy for the devil, şeytanı unutmamanız gerektiğini anlatan bir şarkı. eğer onunla yüzleşirseniz, işlerinden birini bozmuş olursunuz." - keith richards

    sympahty for the devil hakkında hristyan camiasında "satanik" bir şarkı olduğu görüşleri hakim; fakat durum bunun tam tersi. şarkının ana teması her ne kadar şeytanın tarihteki etkilerini anlatıyor gibi gözükse de, sonlara doğru insanın en büyük şeytanının kendisi olduğunu anlıyoruz.

    şarkıdaki referanslar, tarihsel olaylar ve olası göndermeler hakkında birkaç bilgi:

    -- şarkıda gönderme yapılan tarihsel olaylar:

    - hz. isa'nın çarmıha gerilmesi
    - rusya'daki komünist devrimi: bu arada, şarkıda bahsedilen anastasia, devrim sırasında öldürülen çar ii. nikolay'ın kızıdır.
    - ii. dünya savaşı
    - yüz yıl savaşları
    - john f. kennedy ve robert f. kennedy suikastleri

    -- "i laid traps for troubadours who get killed before they reached bombay" kısmıyla alakalı birkaç teori var ama benim aklıma en çok yatan, hindistan'da 1800'lü yıllarda ortalığı kasıp kavuran, profesyonel suikastçilerden oluşan thuggee isimli dini tarikat. bu tarikat, gezginlere dostça yaklaşıp güvenlerini kazandıktan sonra onları mendile benzer bir şeyle boğup *, her şeyini alırlarmış. hindistan'da binlerce kişi bu dönemde kayıplara karışmış, çoğunun arkasında thuggee tarikatının olduğu söyleniyor. şarkıdaki "trap" referansı buna karşılık geliyor olabilir.

    - "just call me lucifer, i'm in need of some restraint" bölümünde ise müthiş bir kelime oyunu var. lucifer kelimesi ingilizcede "lusifır" diye okunmasına rağmen jagger şarkıda bunu "geniş" anlamına gelen "loose" kelimesini içerecek şekilde, "loose-ifır" diye okur ve dinleyiciye şeytanın zaten olabildiğince özgür olduğunu söyler, bu tip oyunlara gerek yok mayk der. *

    -- şarkı bir çok müzisyen tarafından cover'landı. bunlardan bazıları:

    - ozzy osbourne
    - guns n' roses
    - pearl jam (the water pouring song'da enstrümental bir bölüm var sympathy of the devil'dan)
    - u2 (bazı konserlerde bad ile birlikte söylüyormuş bono)
    - jane's addiction
    - natalie merchant
    - tiamat
    - widespread panic
    - john & jenn
    - freedom dub

    -- şarkı ayrıca stephen king'in dreamcatcher isimli romanında da çok önemli bir yerde arka plan müziği olarak kullanılıyor:

    --- spoiler ---

    abraham kurtz ve owen underhill'in yönettiği blue boy operasyonunda, amerikan ordusu maine ormanlarına inen uzay gemisine ve oradaki uzaylılara helikopterlerle saldırı düzenlerken, takım telsizi frekansından bu şarkı yükseliyor.

    --- spoiler ---

    şarkıyla ilgili bilgi verdikten sonra bir de sözlere göz atalım:

    disclaimer: bu çeviriler, kafiye amacı güdülerek, birebir çeviri yapmak amacıyla yapılmış çeviriler değil; tamamen şarkının derinindeki anlamları yakalayabilmek adına, düz yazı amaçlanarak yapılmış çevirilerdir. bazı şarkılarda, şarkının yapısıyla paralel bir şekilde kafiyeler görülebilir. katkıda bulunmak, yanlış olabilecek bir yeri işaret etmek isteyen yazarların eleştirileri, daha doğrusu iyi/kötü tüm eleştiriler kabuldür.

    ***

    lütfen kendimi tanıtmama izin verin:
    zenginlik ve zevk sahibi bir adamım.
    uzun yıllardır buralardaydım;
    bir çok adamın ruhunu ve inancını çaldım.

    isa inancından kuşku duyup
    acı çekerken de oradaydım;
    pilate denen adamın ellerini yıkayıp
    kaderini yazmasını sağladım.

    memnun oldum tanıştığıma,
    umarım tahmin etmişsinizdir adımı?
    sizin kafanızı karıştıran şey aslında,
    benim oyunumun doğası!

    st. petersburg'da biraz takıldım,
    değişim zamanı olduğunu görünce.
    anastasia boşuna çığlık attı,
    ben çarı ve kurmaylarını öldürünce.

    altımda bir tankım vardı
    general rütbesindeyken;
    blitzkrieg şahlanıp
    cesetler leş gibi kokarken.

    memnun oldum tanıştığıma,
    umarım tahmin etmişsinizdir adımı?
    sizin kafanızı karıştıran şey aslında,
    benim oyunumun doğası!

    neşe içinde izledim,
    krallarınız ve kraliçeleriniz
    yüz yıl boyunca savaşırken
    yarattıkları tanrılar için.

    bağırdım ortalığa
    "kennedy'leri kim öldürdü?"
    halbuki onu öldüren
    sadece sen ve ben iken.

    lütfen kendimi tanıtmama izin verin:
    zenginlik ve zevk sahibi bir adamım.
    ve tuzak kurdum müzisyenler için:
    bombay'e varmadan öldürüldüler.

    tıpkı her polisin bir suçlu,
    günahkarların yazı ve tura misali
    azizler olduğu gibi.
    siz bana lucifer deyin
    sanki baskıya ihtiyacım varmış gibi!

    eh, bir gün karşılaşırsak,
    biraz nezaketiniz olsun,
    biraz da sempatiniz ve zevkleriniz.
    size öğretildiği gibi kibar olun
    yoksa yazık ederim ruhunuza, ah evet!

    memnun oldum tanıştığıma,
    umarım tahmin etmişsinizdir adımı?
    sizin kafanızı karıştıran şey aslında,
    benim oyunumun doğası!

    söyle bebeğim, adım ne benim?
    söyle tatlım, tahmin et, adım ne benim?
    söyle bebeğim, adım ne benim?
    sana şunu söyleyeyim: suçlu olan sensin!

    ***
47 entry daha
hesabın var mı? giriş yap