14 entry daha
  • haddimi aşmak istemem, söyleyeceklerimde yanlış olmasından korkarım. hatalıysam affa sığınırım.

    bu film -tabiri caizse- "bilin ki dünya hayatı bir oyun, eğlence, süs, kendi aranızda övünme mal ve evlad çoğaltma yarışıdır." mealindeki ayetin sinemasal bir tefsiri olmuş.

    yukarıda süleyman ateş'ten naklen verdiğim bu meal, hadid suresi 20. ayete ait ve film bence bir noktada bunu açıklıyor. fakirken altın arayıcılığına atılan ve zengin olma ümitleri taşıyan üç kafadar, tam da altını bulup, aradıklarına ulaşmışken, bir anda herşeyini kaybediveriyor. film bittiğinde herkesin el elde baş başta kalmasını gördüğümde aklıma bu geldi. hele filmdeki üçlünün en iyi oynayanı, yaşlı adamın: "bu herhalde tanrı'nın yaptığı bir şaka,herşey en başındaki haline döndü." tarzında laflar etmesi, insanoğlunun hayatı boyunca didinip birşeyler elde etmek için uğraşmasına mukabil saman çöpü kadar bile mal edinemeyişinin, dünyayı sahiplenemeyişinin trajedisini çok güzel anlatıyordu.

    antik yunanda ya da mitolojide sisyphos trajedisi diye bilinen bir mitos vardır. durmadan taşı zirveye itekleyen sisyphos taşın aşağı yuvarlanması sonucu her defasında başladığı noktaya döner. aynen bunun gibi filmdeki yaşlı adam diğer ikiliyi tanıdığı noktaya, parasız yaşama geri dönerken, diğerleri de sefaleti ve kötülüğü aynelyakin gördüler. bir anlamda herşey en başa döndü. tıpkı filmin açılışındaki o sefil anlarda olduğu gibi filmin sonunda da perişanlık vardı.

    sinema gerçekten iyi, usta ellerde insanoğluna zenginlik ve irfan katacak bir sanat dalı. insan izledikçe rezervi genişliyor. ha bu film öyle ahım şahım bir film değil, haftada iki kitap okuyan, biraz ilahi kaynaklardan nasiplenen adama bu film zaten malumu ilamdan başka bir şey değil ama vakti çok bol olan da ehh.. izleyebilir. ancak daha kaliteli yapımlara yönelmek bence filme vereceğiniz zamandan size daha çok şey kazandırır. vakti kısıtlı olan izlemesin derim. filmin ana fikrini veren bir sürü kitap, kaynak, daha iyi başka filmler, gerçek hayat tecrübeleri var çünkü.

    son olarak, filmde humprey bogart'tan bile daha iyi oynayan ihtiyar dikkatimi çekti. her ne kadar biz başrolde bogart'ın ismini görsek de yaşlı aktörün oynayışı, filmdeki bilgeliği, rol çalmadaki ustalığı, ve diyaloglarındaki, sözlerindeki isabet sanki onu ana karakter yapmış gibi. hele o, açtıkları madeni eski haline döndürüp dağın yaralarını kapatma arzusu bilgeliğin doruğuydu. bizde eskiler, ormana ağaç kesmeye giderken, baltasının ucunu mendille bağlarmış, orman -yani oradaki yaşam alanı, habitat- üzülmesin, ürkmesin diye... buna benzettim ondaki zarafeti de..
27 entry daha
hesabın var mı? giriş yap