paranormal activity 4

• ilk üç filmin üstüne fazla koymayıp seriyi yanlardan genişletmeyi tercih etmiş, şimdilik son aktivite. ilerleyen paragraflarda genel anlamda filme ve seriye dair naçizane görüşlerimi paylaşacak olup, üşenip okumak istemiyorsanız da aradaki kısmı atlayıp son paragrafı okumanızı önemle rica ederim.
  
  her ne kadar mockumentary ve found footage temalı filmleri sevsem de, paranormal activity serisinin hayranı sayılmam. ilk filmi epey sevmiştim ancak devam filmleriyle bir demon mitosu yaratma çabaları hayal kırıklığına uğrattı beni. tek filmle sınırlı kalmayacağı başından belli, potansiyel vaad eden bir konsept olsa da birbiriyle bağlantılı filmlerle hikayeyi sakız gibi sündürmek yerine her filmde bağımsız bir vaka işlense daha başarılı bir seri olurdu kanaatindeyim. yine de başladık bir kere, tabi bitirmek şart olur diyerek sonuna kadar izleyeceğiz hikayeyi.
  
  serinin bu dördüncü ve son filmi diğerlerinin yanında bir miktar sönük kalmakla birlikte, imdb'deki 4.7 notunu hakettiğini de düşünmüyorum. en büyük sıkıntısı konuyu fazlaca dallanıp budaklandırması ve ilk üç filmin yarattığı sorulara cevap arayacağına izleyeni daha fazla soruya boğması. yine şahsi kanaatimce bu filmin ne kadar "iyi" olduğu, olayı en sonunda nereye bağlayacaklarıyla direktman alakalıdır. sündürülmüş ve gereksiz yere uzatılmış film serilerinin handikapı bu, büyük resmi görene kadar sağlıklı bir yorum yapmak zor, fakat gerek oyunculuk gerekse kurgusu göz önüne alınarak kendi içerisinde değerlendirildiğinde olmamış bir yapım.
  
  şimdi spoyler.
  
  --- spoiler ---
  
  filmin göze en çok batan yanı, cinli katie ablanın o kadar olan bitenden sonra kaçırdığı hunter veledini kaybetmesi ve çocuğun evlatlık verilmesi. yani, akıl izan var lan; sen kameralarla dolu bir evde aileni katlet, bebeklerini çal -ki ikinci filmin sonundaki yazıdan anlaşıldığı kadarıyla yetkililerin haberi olmuş bu olaylardan, olmazsa amına koyim onların zaten ben- ondan sonra o bebek bir şekilde başka aileye evlatlık verilsin, üstüne üstlük gidip o ailenin karşısına taşın. ilerleyen filmlerde -devamı gelecek, evet- değinilmesi gereken bir konu. havada kalmamalı.
  
  diğer bir mevzu ise robbie veledinin olayı, anlayan beri gelsin. hayır oynayan çocuk gayet başarılıydı ve fakat o çocuk neydi yani şimdi öyle? içine iblis girmiş bir başka çocuk mu (ki final sahnesindeki zombimsi kalabalığa bakılırsa başiblis toby adam toplayıp gelmiş), bir hayalet mi, toby'nin kullandığı bir maşa mı? nedir yani?
  
  bir de o sarışın kızcağız olmamış hiç. şu seriden 16 yaş altı veletleri ve hayvanları çıkarsalar da kurtulsak. ilk filmin başarısı kanımca bunda yatıyor, ne zaman ki işin içine bebeler girdi boku çıktı olayın. başlarda olan bitene inanmayıp sonradan yarrağın büyüğünü yiyen ebeveyn klişesi de sıkmaya başladı bir miktar. sonraki filmde olmamasını isterdim fakat kaçınılmaz sanırım. (bkz: #30703535)
  
  filme dair güzel şeyler de mevcut elbet. güzel derken, korkutucu babında. garaj sahnesi, annenin ölümü ve sonlara doğru katie'nin koridorda yüzü değişerek alex kızımıza doğru koşması gibi gayet de böh efekti olmadan korkutan ve geren sahneler mevcut. geri kalan hemen herşey ise, söylediğim üzere, devam filmlerinde konunun nasıl toparlanacağına bağlı olarak olmuş veya olmamış şeklinde değerlendirilebilecek nitelikte.
  
  --- spoiler ---
  
  evet spoyler bu kadar, gelelim işbu entry'nin en mühim kısmına.
  
  henüz izlememiş olanlar, sizedir sözüm! şayet sinemada izlemek gibi bir düşünceniz varsa, hele ki kurban bayramının coşkusunu yaşadığımız şu günlerde <caps>mutlak suretle</caps> gece seansını tercih ediniz. filmi bir akşamüstü seansında okul servisinden indiği gibi soluğu sinemada aldıklarına kanaat getirdiğim bir salon dolusu ergen ile izlemiş biri olarak söylüyorum bunu. hani, nasıl tarif edeyim, second coming gerçekleşip isa peygamber tekrar yeryüzünde yürümüş olsa idi şayet, kolundan tuttuğum gibi ağzına kadar liseli dolu bir sinema salonunda filme sokardım ki çilenin büyüğü neymiş görsün, kaçacak çarmıh arasın. aman diyim, ben ettim siz etmeyin.
  
  bit.