6 entry daha
  • bertrand russell'in meşhur tümevarımcı hindi hikayesi :

    bu hindi,hindi çiftliğindeki ilk sabahında yemeğin saat dokuzda verildiğini
    görmüştür.fakat iyi bir tümevarımcı olduğu için hemen sonuçlara
    sıçramamıştır.saat dokuzda doyurulmasının çok sayıda gözlemini yapıncaya
    kadar beklemiş ve bu gözlemlerini çok değişik şartlar altında;çarşamba
    günleri,perşembe günleride,ılık günlerde ve güneşli günlerde ve soğuk
    günlerde,yağmurlu günlerde ve güneşli günlerde tekrarlamıştır.her yeni
    gün,listesine yeni bir gözlem önermesi ilave etmiştir.nihayet tümevarımcı
    vicdanı ikna olmuş ve o ," ben her sabah dokuzda kahvaltı yaparım" sonucuna
    varmak için bir tümevarımlı çıkarımda bulunmuştur.ne yazık ki bu
    sonucun,noel arifesinde yenmek üzere boğazı kesildiği zaman,anlaşılmaz
    biçimde yanlış olduğu anlaşılmıştır.

    bu örnekte doğru öncüllerle tümevarımlı çıkarım,yanlış bir sonuca neden
    olmuştur.

    ...

    bir şeyin hep "öyle" olması bir sonraki seferde de "öyle " olacağına kanıt
    mıdır? hayır.

    tamam şimdi böyle düşünmenin (geçmişte bir şeyin "nasıl olduğu" konusundaki
    izlenimlerimizin geleçekte o şeyin "nasıl olacağı" konusunda bize bilgi
    vermediği,öncekinin sonucunun sonraki için zorunluluk oluşturmadığı şeklinde
    düşünmenin)bizi nereye götürdüğüne bakalım; belirsizlik ve bilememe. bu
    durumdan rahatsız olan var mı? sanmıyorum.

    bir yazarın dediği gibi :"bilmeden yaşamak yanlış olabilecek yanıtlar
    taşımaktan daha ilginçtir "

    her soruya neden bir cevap bulma zorunluluğu taşırız.gerçekten böyle bir
    yükümlülüğümüz var mıdır? boşlukları inançlarımızla doldurmak zorunda mıyız
    ya da inançlarımız boşlukları doldurmak için mi vardır? "bilmiyorum" demek
    neden bu kadar zor ?

    muhtemelen yüzyıllardır aynı sorulara benzer cevaplar veriyoruz?asırların
    eklediği sadece biraz daha ayrıntı ?ama bu, ilerleme uğruna yapılan bunca
    uğraşı anlamsız mı kılıyor?kesinlikle hayır.somut gelişme kaydediyoruz.artık
    marsa yerleşme planları yapabiliyoruz.2014'de dünyanın yakınından(belki de
    fazlaca yakınından) geçeceği düşünülen astroidin bu geçişinin 2069'da
    olacağını hatta 21 mart 2069 da olacağını hesaplayabiliyoruz.bir çok
    hastalığın çaresi bulundu ve ben kilometrelerce uzağımda olan insanlara
    yazdığım metni anında gönderebiliyorum.ama ilginç gelen şu; belki de yine
    aynı şekilde inanıyoruz:)-bilmenin ve her gün biraz daha artan bilginin bu
    inancı biraz değiştirdiğini kabul ediyorum-.ama genel olarak değişiklik yok
    .(-yine de bir soru işareti-?)

    bilmiyorum.ama kişinin "körü körüne inanıyorum" demesi bana tuhaf
    gelmiyor.hatta olması gerekenin bu olduğuna inanıyorum.hem bu her bilimsel
    gelişme ile inancını tekrar gözden geçirip yeni uyum yasaları oluşturmaktan
    daha tutarlı geliyor:)

    yine de emin değilim...
68 entry daha
hesabın var mı? giriş yap