42 entry daha
  • girl interrupted'te vakti zamanında oyuncu olarak görev almış james mangold'un bir iki başarılı belgesel işinden sonraki ilk yönetmenlik deneyimi olan bu işinde; yönetmen son zamanlarda trance'ten sonra izlediğim en iyi yapımlarından birine imza atmış. film dört farklı hikayeden yola çıkarak insanların nasıl gerçek hayatta yaşadıkları travmatik olaylardan kendilerini bir şekilde rehabilite edebilmek için internete bağımlı bireyler olduğu konusundan yola çıkarak; günümüz iletişim araçlarına bir eleştiri niteliğinde. açıkçası film yeterince vurucu fakat; insan kendine bu filmi bir avrupalı yönetmen ve senarist ele alsaydı acaba daha mı sert bir üslup ortaya çıkardı sorusunu da sormadan edemiyor. bunu kendime sormamda ki en önemli sebep, karakterlerin yaptıkları hatalar kendilerini öyle bir çıkmaza sokuyor ki; insan ister istemez daha sert ve kötü bir son bekliyor. fakat senaryo o kadar iyi bir şekilde işlenmiş ki 'suya düşen damla' misali, halka halka yayılarak son ana kadar merak duygumuzu ayakta tutmayı başarıyor. belki de bu filmin başarı sırrı burada. bizlerin canını daha fazla acıtmaktan ziyade bir ders verme niyetinde. bunu da sert bir tokat atarak öldürmeden yapıyor.

    --- spoiler ---

    bu dört hikaye içinde filmin asıl merkezinde odaklandığı konu, son zamanlarda amerika' da okul ve çevre baskısı yüzünden bunalıma sürüklenip intihar eden rebecca ann sedwick, audrie pott gibi küçük yaştaki çocukların yaşadıklarına benzer bir durum yaşayan ben boyd isimli karakterin başına gelenler. internet üzerinden sahte bir nickle facebook hesabı açıp kendilerini güzel bir kız gibi tanıtıp boyd' la ve onun farklılığıyla, hiç arkadaşının olmaması ile, hayata olan hassasiyetiyle dalga geçen iki erkek çocuk'tan bir diğeri boyd' a yaptığı şeylerin zamanla ne kadar yanlış olduğunu anlar; fakat bunu anladığında artık boyd intihar etmiştir. boyd' u internet üzerinden intihara sürükleyen jason' da (bkz: colin ford) gerçekte en az boyd kadar yanlız ve sevgisizdir. annesini kaybetmiş ve salt derslerine çalışması gerektiğini dikte eden eski bir polis memuru baba ile evde baş başadır. açıkçası beni bu çocukların hikayesi kadar, ne bebeklerini kaybetmiş çiftlerden birini canlandıran alexander skarsgård'ın hikayesi, ne de ünlü bir spiker olabilmek için seks işçiliği yapan 15 yaşındaki çocuğu 'seni bu hayattan kurtaracağım' diye kandıran bencil haberci etkileyebildi. bu hikayeler de filmi kesinlikle tamamlayan unsurlar fakat; bu aile sevgisinden yoksun çocukların yaşadıkları travma fazlasıyla gerçekti.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak müzikleriyle, kurgusuyla hiç amerikan klişelerine bulaşmadan kendisini doğru bir şekilde ifade eden iyi bir dram filmi var karşımızda. 10 üzerinden 9 puanım.

    ayrıca bates motel'den tanıdığımız yeni yetenek, seks işçisi rolündeki delikanlı için; max thieriot
66 entry daha
hesabın var mı? giriş yap