144 entry daha
  • kahramanın yaşı malum, söyledikleri, farkındalıkları, tespitleri, sokak kültürünün içinde yoğrulmuş olması sizi şaşırtıyor. bir çocuğun hayal dünyası mı yoksa "büyülü gerçekçilik" mi karıştırıyorsunuz arada. fakat yaşadığı hayata öyle pesimistik bir duruşu var ki, yaşamını sürekli sorgulaması lazım gibi, zaten arada ölme isteğinden bahsediyor. kendisini birçok şeyi aşmış görüyor ve bunun yansımalarını romanın akışını bir anda kesen bölümde görüyorsunuz. beni çokça etkileyen kısımlar oldu; herhalde en ağır basanı tanrısal sohbet yaparken yediği şu laftı "sen tanrı'dan nefret ediyorsun; seni peygamber yapmadığı için." onun haricinde bu "geçmişyiyici" konseptini harry potter'daki "ruh emici"lere benzettim. burada geçmişyiyiciler, karşısındakinin bilinçaltından en kötü hatıralarını bulup saldırırken, ruh emiciler ise karşısındakinin güzel hatıralarından ve umutlarından besleniyorlar...
121 entry daha
hesabın var mı? giriş yap