13 entry daha
  • bir haylı kafa karıştırıcı bilgiyi basit biçimde formule ederek anlatmaya çalışacağım bir konudur:

    1) amaç.
    bir bisiklet basitçe şu işlerde kullanılmak için alınıyor oabilir:
    a) günlük kullanım
    b) gezinti
    c) günlük turlar
    d) seyahat
    e) off road ve tırmanış (mtb / dağ bisikleti)
    f) iniş
    g) yarış

    bu sıralama basitçe bisiklet kadrosu ve üzerinde kullanılan malzeme kalitesine de yansır. bakkala gitmek için kullanacağınız bir bisiklet için gerekli olmayan dayanıklılık, hafiflik, kullanışlılık ve hızlılık gibi ihtiyaçlar öne çıkmaya başladıkça daha kaliteli ve dolayısı ile pahalı malzeme ile karşılamak gerekmeye başlar.

    donanım doğrudan fiyata yansıyan bir unsur olmakla beraber, ihtiyaç olmayan bir donanıma para vermek de anlamsızdır. dolayısı ile bisiket alırken ilk cevap verilmesi gereken nasıl bir amaçla kullanılacağıdır.

    donanım dediğimizde ise bisikletin anatomisine bakmak gerekir. bir bisikletin basit olarak fiyatını belirleyen unsurlar şunlardır.
    1) kadro
    bisikletlerde markaların hepsi hemen hemen sadece kadro üretir. yani bir scott ya da salcano alıyorsanız. bu size sadece şunu ifade etmelidir:görsel

    elbette kadronun niteliği önemli bir fiyat unsurudur. ancak her bilinen üretici size yıllarca hizmet edecek kalitede bir kadro sunabilmektedir. çok üst segmentlere çıkmadıkça ciddi bir fark söz konusu olmayacaktır.

    günümüzde bisiklet üretiminde en fazla kullanılan malzeme alüminyum. alaşımlarının pek çok çeşidi var. kabaca bir ayırım yapmak gerekirse daha sert ve katı olan 7000 alaşımı ile biraz daha hafif ve nispeten yumuşak olan 6000 alaşımı arasında yapabiliriz. bunların en sık rastlananları ise büyük oranda piyasayı domine eden 6061 ve az da olda rastlanan 7005

    7000 alaşımlarında alüminyumun yanı sıra çinko ve magnezyum (kısmen bakır) bulunuyor. bu sayede pasa karşı direnç, dayanıklılık yönünden avantajlı ancak daha katı olduklarından esneklik açısından hafifçe dezavantlı. 7000 alaşım daha ağır olmasına rağmen tb yani tripple butted denilen teknikle 3 kademeli olarak inceltilebilmesi sebebiyle daha ince, zarif ve hafif kadrolar üretmek mümkün olabiliyor.

    6000 alaşımlarda ise silisyum ve magnezyum var. kaynak esnasında deforme olma ihtimalleri bulunduğu için işçiliği zor. 7000 alaşımlarına oranla daha yumuşak olmaları 6000‘li kadroların darbe emici özelliği taşımalarını sağlıyor. yalnız pasa dirençleri nispeten daha düşük, bu nedenle 6000‘li kadrolarda kaplama ve boyaya özellikle dikkat etmek gerek.

    işçilik konusunda söylenebilecekler:
    alüminyum normalde kaynakla tutturuluyor. bisikletinizde boruların birleşme yerlerinde kaynak izlerini görebilirsiniz. kaynak büyük çoğunluk tıg-kaynak (tungsten ınert gas) yöntemiyle yapılıyor. burada dikkat edilmesi gereken nokta ölçekleme. aynı şekilde kaynak sırasında gidon boğazı bölümünde ya da orta mil kısmında yırtıklara yol açabilecek kaymalar olmaması gerekiyor. yine sıkça kullanılan bir işçilik hilesi de kaynak izlerinin törpülenmesi. bu konuda pek çok görüş var. bir taraftan kaynak izleri törpülenmiş borular daha temiz ve güzel görünürlerken (ki örneğin kadrolarının kalitesi tartışılmayan (özellikle cannondale ve mosso'nun üst segmentlerinde kadroların kaynak yerleri hem estetik hem de korazyonu önlemek maksadı ile gözle ayırd edilemeyecek şekilde gizlenmektir.) diğer taraftan bu sayede kaynak hataları ve kaymalar gizleniyor diyenler de var.
    aynı şekilde karbon gövdeler de monokok üretildiklerinden ek yeri taşımazlar. aluminyum alaşımın kalitesi, kaynak kalitesi, giderek monokok karbon kullanımı elbette kaliteyi dolayısı ile fiyatı arttırabilir.

    son olarak kadro boyu da bisikletçinin vücut yapısına uygun olarak seçilmelidir.
    kadro boyu, kadronun sele borusunu tutan dikey borusunun, pedalların göbeğinden sele borusu kelepçesine olan mesafesidir. (şu grafikte seat tube olarak gösterilen uzunluk)

    yol yarış bisikletlerinin bazısı dışında üreticiler kadro boyu olarak sele borusunun girdiği kadro borusunu ölçü alır.

    — çoğu kişi bilinçsizce bisikletin ölçüsüne bakmadan tercihte bulunur. tercih yapmadan önce mutlaka ölçü tablosunu incelemelisiniz.

    ancak bisikletçi için asıl ölçü inseam denilen ve paça boyu ölçüsü ile hemen hemen aynı olan "inseam" dir

    https://www.islabikes.com/…5/10/measuring-guide.jpg

    inseam yukarıdaki biçimde ölçülür. bu ölçüyü istenen modelin bisiklet üreticisinin sayfasında bulunan geometri cizelgesindeki "stand over height" ile karşılaştırarak o modeldeki ölçünüzü bulabilirsiniz. stand over height, inseam'inizden 3-4 cm alçak olmalıdır.

    https://www.adventurebiketouring.com/…r-bicycle.jpg

    yol bisikleti tercih ederken üreticinin o modele özel ölçü tablosunu incelemeniz, özellikle reach ve sele yüksekliği odaklı tercih yapmanız ve
    size uygun görünen iki kadro arasından küçük olan kadroyu seçmeniz tavsiye olunur.

    2) komponentler:
    a) maşa
    b) ayna kol, zincir ve dişli takımı
    c) arka aktarıcı / vites
    d) frenler
    e) lastik
    (furç takımı, gidon, gidon ve sele boruları, elcikler ve sele de fiyata yansıyan unsurlardır. ancak çok üst segmente kadar hemen her bisiklette fiyatı düşürmek için optimum kalitede malzeme kullanılır. bu yüzden fiyat farkını daha çok yukarıdaki unsurlar belirler)

    şu basit şema bu unsurları göstermekte faydalı olabilir:
    https://ufuksengul.files.wordpress.com/…06/temp.jpg

    bisikletlerde markaların hepsinin hemen hemen sadece kadro ürettiğini yukarıda belirtmiştik. burada bir parantez açıp çalışır bütün parçalar içinse piyasanın shimano hakimiyetinde olduğunu belirtmemiz gerekir. o yüzden piyasada belli kalite üzerinde bütün bisikletler shimano komponent taşır. (istisnası)

    ancak shimano markası altında da çalışan parçanın kalitesini belirleyen modeller bulunur. bunları da sıralayalım. ucuzdan pahalıya:
    1) model belirtmeksizin sadece shimano yazanlar
    2) tourney
    3) altus
    4) acera
    5) alivio
    6) deore
    7) deore slx (dağ bisikletleri için) / lx (şehir bisikletleri için)
    8) deore xt
    9) deore xtr (xt kadar dayanıklı olmayan ama hafif alaşımlı yarış serisi)

    şimdi bu bilgiler ışığında amaca göre bisiklet seçmeye çalışalım:
    a) günlük kullanım: mahalleden dışarı çıkmayacak ve bakkala giderken kullanacağım bir bisiklet istiyorum. bu amaç için en önemli kıstas, çalınmayacak bir bisikete binmektir. bisiklet hırsızlığı özellikle büyük şehirlerde çok yaygın. dolayısı ile her yere kolayca kitleyip gidebileceğiniz bir bisikletle son derece rahat edersiniz. bütçenizi zorlayarak aldığınız hiç bir bisikleti ise gözünüzün önünden ayırmayın. çok ağlarsınız.

    b) gezinti: çevrenizde bir park, ya da bisiklete elverişli bir parkur varsa, akşam üzerleri yanınızda arkadaşınızla ortalama 14-15 km/saat hızlarda, keyifli turlar atabilecek bir bisiklet arıyor olabilirsiniz. bunun için ciddi bir masrafa girmek gerekmez. yine de renkleri hoşunuza gidecek bir kadrosu olsun, çalışır parçaları sorun çıkarmasın, vitesler sorunsuz geçsin. bunlar önem kazanabilir. bu amaçlı bir bisiklet:
    - kesinlikle hardtail olmalıdır. (arka amortisörsüz sabit kadro)
    - tekerlek çapı için 28 inch idealdir ancak uzun boylular için 29 inch de uygun olabilir. boyunuz çok kısa değilse 26'lar çok tavsiye edilmez.
    - ön maşa sabit de olabir. amörtisörlü basit bir ön maşa da olabilir ama bu hem fiyata hem ağırlığa yansır.
    - frenler v fren denilen eski sistemdedir.
    - dişli ve vites sistemi shimano'nun alt serilerinden biri olmalıdır.

    dolayısı ile kalite biraz daha öne çıkar. pek çok markanın bu amaç için üretilmiş bisikletleri vardır. bütçe (tl nereye gidiyor bilemediğimden) kanımca optimum bir performans için 200 usd seviyelerinde olmalıdır.

    c) günlük turlar (city/trek) ( şehir ve uzun yol ): bisikleti sadece yakın çevrede kullanmaktan öteye bir uğraşı haline getirmişseniz daha uzun yol yapmak gereği ortaya çıkar. bunlara basitça günlük tur dedim ama bir kaç güne varan bir kaç yüz km'lik yakın mesafeli yolculuklar da olabilir. bunun için elbette daha dayanıklı, daha hafif ve daha konforlu bir bisiklet gerekir. kadro yine mutlaka sabittir. tekerlek çapı için yine 28 inch idealdir ancak uzun boylular için 29 inch de uygun olabilir. boyunuz çok kısa değilse 26'lar tavsiye edilmez.

    komponentlerin önemi de bu noktada ortaya çıkmaya başlar.

    - vites sayısı: yolda kaşılaşabileceğiniz bütün eğimleri karşılayacak bir vites kombinasyonu bulunması için 27 veya 30 vites.
    - vites sisteminin kalitesi (deore xt tabii ki herkesin hayalidir ama altus bir ön ve acera arka aktarıcı da haydi haydi iş görür)

    - maşa: (şahsi tercihim türkiye yollarında amortisörlü bir maşa kullanmaktan yanadır ama sabit maşa ile yaklaşık 2 kilo yük eksiltmek söz konusu olur). hidrolik maşalarda piyasaya en hakim marka suntourdur. ancak o da kendisi içinde kalitesi artan malzemeler üretmektedir. lakin asfaltta binilecek bir bisiklet için ön amortisörün aşırı kaliteli olması gerekmeyebilir. maşalar içinde de bir hiyerarşi mevcuttur. ucuzdan pahalıya: yaylı - hidrolik - havalı olması kaliteye ve fiyata yansıyan unsurlardır.

    amortisörlerin üzerinde sabitlemeye yarayan bir düğme bulunur. yeni modellerin bir kısmında amortisörlü maşanın gidondan sabitlenmesini sağlayabilen bir düğme bulunuyor ve oldukça kullanışlı. bulunması tercih sebebi olabilir.

    - frenler: basit olarak iki tür fren sistemi mevcuttur. pabuçlu ve disk. ve aslında sanılanın aksine disk frenler pabuçlu sisteme göre aşırı bir avantaj sergilemezler. en ilginci ise uci (uluslararası bisiklet federasyonu)'nun disk frene yeni onay vermiş olmasıdır. takımlar resmi yarışlarda yeni disk fren sistemli bisikletlerini ağustos ve eylül aylarında deneyebilecekler. 2016 da denemeler tatmin edici olursa 2017 de tüm yol bisikletleri disk frenli olacak. shimano zaten uzun süredir kullanılması için bastırıyordu fakat takımların kullanmamak için haklı gerekçeleri vardı (lojistikte yaşanacak zorluklar, kazalardaki tehlikeler, ve tekerlek değişim zamanlarının uzaması vb sayılabilir). haksız sayılmazlar. göreceğiz...
    pabuçlu sistemde fren pabuçları doğrudan jantın kenarına basar. bu alanda magura piyasadaki en başarılıı sistemdir. özellikle v frenlere göre pabuçların janta tam bir temas sağlıyor oluşu ile öne çıkar.

    disk frenlerde ise disk çapının büyüklüğü en önemli faktördür.

    hafiflik: bir malzeme unsuru olmasa da bütün bu yukarıda saydığımız niteliksel farkları bir de bisikletin ağırlığı ile değerlendirmek gerekir. bisikletin kalitesi arttıkça malzemenin hafiflemesi ana kıstastır. ancak örneğin yukarıda belirttiğimiz gibi amörtisörlü bir maşa ya da patlamayan zırhlı lastikler sürüş konforu ve emniyet açısından ağırlık ile karşılıklı değerlendirilmesi gereken tercih unsurlarıdırlar.

    d) seyahat: kanımca 500 km ve daha uzun mesafeli turlar bisikletle seyahat anlamına gelir. bunlar için piyasada bulunan aluminyum ve karbon kadrolar dışında farklı alaşımlardan kardolar da üretilmektedir. fiyatları da 10bin dolarlarla ifade edilirer. uzun lafın kısası bu başka bir ligdir. dolayısı ile alınacak bisiklet katmandu'ya gitmek amaçlı değilse konumuz dışındadırlar.

    e) off road ve tırmanış (mtb / dağ bisiketi)

    burada hardtail (sabit kadrolu yani arka amortisörü olmayanlardan bahsedeceğim. çünkü kanımca asıl amaç dağ yollarında 15-18 derece eğimleri rahat tırmanacak bir bisiklete sahip olmaksa bunun için en elverişli olanı bunlardır.

    pek çok kişi şehir içi kullanımda da bunları tercih etse de aslında bir dağ bisikleti toprak parkurlarda, tırmanma ve inişlerde kullanışlıdır. dolayısı ile eğimsiz yollarda ve asfaltta kullanımda yukarıda bahsettiğimiz niteliklerde bir bisiklet daha elverişlidir.

    şu video ortalama bir sporcunun bir dağ bisikletini kullanım amacı ile ilgili oldukça güzel örnek vermektedir:
    https://www.youtube.com/watch?v=uaqcl0filco

    burada da temel bir iki farktan söz etmek gerekir:
    - geçen bir kaç yıla kadar dağ bisikletleri için 26 inch tekerlek çapı kullanılırken üreticilerin pek çoğu artık tümseklere yaklaşma açısının daha iyi oluşunu öne sürerek 27.5 ve daha iri bisikletçiler için 29 inch tekerlek çapında bisikletler üretmektedirler. ancak dik tırmanışlarda özellikle ufak yapılı bisikletçiler için küçük çaplı tekerlekler hala kullanılan vites seti kadar önem taşımaktadır kanısındayım. ama aynı bisikleti şehirde de kullanmak zorundayım diyorsanız o zaman 27.5 ve üzeri bir tekerlek çapı avantajlıdır.
    - dag bisikletlerinde gidon eğimler esea alındığından yol bisikletlerine göre daha yere yakındır. dolayısı ile daha öne eğilerek kullanılmaları gerekir. bu da elbette uzun mesafelerde bele, sırta, omuzlara ve kollara daha fazla yük demektir. city/trek ( şehir ve uzun yol ) bisikleti diye adlandırabileceğimiz bisikletler oturuş pozisyonu daha dik ve daha konforludur. elbette bu fark gidon boğazının bir iki cm yükseltilmesi ile kolayca çözülebilir. hatta piyasada gidon yüksekliği ayarlanabilir bisiketler de vardır (ancak pek tavsiye edilmez)
    - tekerlek kalınlığı da önemli bir başka unsurdur. dağ bisikletlerinde kalın ve dişli lastikler kullanılır. bunlar ise ıslak zeminler dışında düz yolda hem ses yapar hem de sürtünmeyi arttırdıklarından yorucudurlar.
    - dağ bisikletlerinden mutlaka ön amortisör bulunur. bunun kaltesi de düz yolda kullanılacak bir bisiklete göre çok daha fazla önem taşır. pek çok orta segmentte suntour epicon kullanılır, fox, rockshox, manitou, marzocchi efsane markalardır.
    - ancak en önemli fark, kullanılan dişli oranlarıdır. bir dağ bisikletini bir şehir veya yol bisikletinden ayıran asıl budur. bisikletin itiş gücü bacaklarınız ise haliyle bu dişli sistemi de şanzımanı olarak nitelenebilir. dolayısı ile gücü yola aktarmak için çevirdiğiniz pedalın çarkı iken buna zincirle bağlı olarak gücün aktarıldığı dişlinin oranı sizin yaptığınız işi belirler.

    yine çok basit olarak ifade edersek, eğer pedalın çarkı küçük, arka tekerleğin çarkı ise büyükse doğal olarak çekiş artar. bu da tırmanmak için avantaj demektir. dolayısı ile bir dağ bisikletinde ayna kol denilen pedal çarkı 26 diş gibi küçük br çark iken arkadakı en büyük çark 40 dişe kadar çıkabilmektedir. çoğu bisiklet broşüründe bu oranları bisiklet rublesi veya kaset ibaresi altında örneğin 11-40 (11 en küçük dişli, 40 en büyük dişli) şeklinde yazılı olarak bulabilirsiniz. ayna kolda ise dağ bisikletinde 3 dişli ise 40-30-22 gibi, iki dişli ise 38-26 gibi oranlarda görürsünüz. tabii bunlar hep kullanılacak arazi şartlarına göre değerlendirilecek unsurlardır.

    not: bir şehir hibrid bisikleti dağ bisikletine göre daha az radikal dişli oranlarına sahiptir. bunun amacı düz yolda hızdan feragat etmeyen ama yokuş da çıkabilecek bir ortalama yakalamaktır. dolayısı ile aynakolda hemen her zaman 3 dişli vardır ve oranları 48-36-26 ve rublede ise 11-32 gibi olacaktır. seyrek olarak (merida speeder serisi gibi) yol bisikleti özelliklerine yakın çark oranları kullanılan ve sürücüsüne düz yolda hız zevki yaşatmayı deneyen modeller de vardır. ancak kullanacağınız parkur yokuşlu rotalar da içeriyor ise bunlardan birini tercih etmek yokuşları ayakta pedallayacak güce sahip olmayı gerektirir.

    yol/ yarış bisikletleri ise aynakolda 50-34 ve rublede 11-28 gibi oranlar gösterirler. bu düz yolda öndeki kocaman aynakolu çevirecek yokuşta da ayakta pedallamaya yetecek güçlü bacak kaslarım var demektir.

    f) iniş (full suspension mountain bike).
    bunlar şu ana kadar bahsettiğimiz hardtail bisikletlerden kadro yapıları ile ayrılırlar. resme dikkat edilirse kadronun orta yerden bükülerek arka tekerleklerin tümseklerde alacağı darbeleri yumuşatacak ikinci bir amortisöre (arka amörtisör) sahip oldukarı görülebilir. bu elbette fiyata doğrudan yansıyan bir unsurdur. ancak gerçek bir iniş bisikleti bundan çok daha fazlasıdır. darbelere dayanıklı en üst seviye kadrolar, ısınmadan kaynaklanacak deformasyonu önlemek için özel kanalcıklı geniş çaplı fren diskleri ile donatılırlar. buna karşın all mountain tabir edilen modeller dışında vites sistemleri olabildildiğince basit tutulur. örneğin ayna kolda kek dişli bulunur ve dolayısı ile ön aktarıcı dahi yoktur.

    dolayısı ile bu bisikletler hemen sadece extrem bir spor olan bisikletle yol bulunmayan sarp yamaçlardan iniş etapları için üretilmiş istisnai araçlardır. ancak amacınız biraz da komik düşerek hava atmak değilse bu amaç dışında alınıp kullanılmaları pek tavsiye edilmez.

    bazı tüketiciler arka amortisörün düz yolda kullanımının da bir konfor unsuru olduğunu zannederek bu bisikletlere rağbet etmektedirler. oysa tam tersine amortisör (ön olsun arka olsun) hem bisiklete fazladan bir kaç kilo ekleyeceğinden hem de bacakların pedala verdiği gücü yola tam aktarabilmesine engel olacağından bisikletçi açısından bir dezavantajdır. kaldı ki bahsettiğimiz üzere gerçek bir full suspension bisikletin fiyatı tüm bu fiyat arttırıcı unsurlarla birkaç bin liranın altında olmaz. ona verilecek paraya ailenin her ferdine birer city/trek almak mümkündür.
    şöyle de bir alıntı yapalım:
    "300-500 $ aralığı gerçekten işe yarayacak performansı sunabilecek arka amortisörlü bir bisiklet alımına imkan tanımayacağı için yollarda fazlasıyla gördüğümüz arka amortisörlü "yanar döner" modellerden uzak durmaya çalışmanızı tavsiye ediyoruz."

    g) yarış bisikleti.
    - oturuş pozisyonları aerodinamiği arttırmak için tamamen öne eğik
    - tekerlek kalınlıkları minimal (25 mm gibi)
    - ön maşa her zaman sabit
    - bütün detaylar bisikleti hafifletmeye adanmış
    - dişli setleri daha çok düz yolda hız yapmaya elverişli olduğundan tırmanışlar açısından elverişsiz bisikletlerdir. dolayısı ile
    günlük kullanımda şehir içinde mazgallarda, tümseklerde sıkıntı yaratırlar,
    uzun yolda ise uzun süre eğik durmaktan dolayı vücudun üst kısmına binen yük artar,
    bu yüzden uzunca süre bisiklete alışıp düz asfaltta hız tutkunu haline gelmişseniz bir tane edinmeniz kaçınılmaz olur ama ilk bisiklet için tavsiye edilmezler.

    dolayısı ile bu başlığın amacına uygun olarak bir ilk bisiklet alınacak olması durumuna uygun açıklamalar bunlardır. bunun için belli bir bütçeye kadar bir gezinti bisikleti alınabilir. ancak kişisel kanaatim bütün olasılıkları düşünerek alınacak bir ilk bisikletin bir city/trek bisiklet olmasından yanadır. bunun için ayrılacak bütçe ise (yine bu entrynin zamana dayanması açısından dolar bazında) 200 usd ile başlar.

    üreticinin kanımca çok önemi yok.

    kadro açısından kafamda yine de basit bir tercih gruplaması var:
    - salcano, carraro, sedona, bianchi, mosso (yerli)
    - cube, giant, ghost, bianchi, mosso (üst segmentleri)
    - scott, cannondale, merida, ktm, cube, specialızed
    (dikkat edilirse burada kesin bir kıstas koyamadğımdan bir markayı birden fazla grupta gösterdiğim oldu)
    http://blog.bisikletcim.com/…an-bisiklet-markalari/

    (çoğu isim yapmaya hevesli yeni) üreticiler alt segmentte kitleye hitap eden dolayısı ile ekonomik modellerle birlikte üstün nitelikli dolayısı ile fiyatlı modelleri birlikte üretiyorlar. kalitesi ile ün yapmış kimi markalar ise bunlarla rekabet açısından alt segmente hitap edebilecek ucuz modeller üretmek için gayret ediyor dolayısı ile de özellikle komponentlerden feragat ederken kaliteden ödün verebiliyorlar. dolayısı ile fiyat/kalite oranı kadroya para vermekten ziyade komponentleri değerlendirmekten geçiyor.

    son olarak zamanla bir bisiklet tutkunu haline gelirseniz birden fazla amaç için 4'e yakın bisiklet sahibi olmanız kaçınılmaz.

    hepinize iyi pedallamalar!

    edit:
    yazıyı tekrar okurken kendim neredeyse öyle yaşamama rağmen bisikletl şehir yaşamına hiç değinmediğimi farkettim.

    ingilizce commute kavramı ile ifade edilen ve basitçe her yere bisikletle gitme olarak tanımlanabilecek bir yaşam tarzı bize henüz oldukça uzak sanırım. ama yine yapabilecek olanlara kesinlikle son derece önereceğim bir yaşam tarzıdır.
    - evden işe mesafe emniyetli ve 5 km'nin üzerinde ise günlük egzersiz ihtiyacını karşılar
    - açık havada yaşamın içinde yolculuk edersiniz. meditatif özelliği inanılmazdır.
    - yol parası cepte kalır. önce bisikleti amorti eder. sonra tasarruf yapmaya başlarsınız
    - karbon salınımını kesersiniz. bu bireysel olarak da bir tatmindir ama kanımca yaygınlaşması için kanımca hem yerel yönetimler hem de ilke yönetimi elinden geleni yapmalıdır. bisikletli yaşama verilecek teşviklerle her yıl her şehirde binlerce aracın trafikten çekilmesi mümkün olabilir.

    şu güzel videoyuda sonuna ekleyelim tam olsun:
    https://www.youtube.com/watch?v=d3y6igjq5sm

    edit:

    gelen kutusu » cikmaz sokaktan cikagelen cocuk
    bir kismi unutmussun. verdigin shimano vites modelleri yol bisikletinde gecerli degil. yol bisikleti almaya kalkan adam deore yerine sora, tiagra, 105, ultegra, dura ace gorecek.

    andrew -> cikmaz sokaktan cikagelen cocuk: çok haklısın. ancak şu var ben bu yazıyı okuyacak olanın daha önce hiç bisikleti olmadığı varsayımı ile yazdım. dolayısı ile o kişiye doğrudan yol bisikleti önermeyeceğimden hareketle yol bisikleti mevzusunu açmadım.
    aslında bunun yanında dişli sayısı ve oranlarından ve bunun bisikletin doğasına etkisinden de bahsetmek lazım.

    kişiye özel edit. sevgili murat senin lapierre de çok iyi bir bisiklet. güle güle kullan.

    entrynizi daha sonra detaylica okuyacagim, acikcasi iste oldugumdan tam okuyamadim ama bir suredir bisiklet kullaniyorum ve artik biraz paraya kiyip adam akilli bir sey almak istiyorum. eger vaktiniz olur daa bir akil verebilirseniz sevinirim.

    kullanim amacim ise gitmek ve gunluk geziler olacak genelde. gunluk gezilerde yapacagim kilometre 90-100e kadar cikabilir ama (45 gidis-45 gelis gibi). bu durumda city bike mi yoksa road bike mi tercih etmeliyim (yalniz bu geziler pek tabii sehir icinceki yollarda olacak genelde).

    ikinci bir sorumda onceden beri ince tekerlek ve albatros denilen (yanilmiyorsam) direksiyon tarzi bisikletler surdum. yine bu tarz bir bisiklet istiyorum esasen. bunlarin beni gunluk gezilere goturecek yeterliligi var midir? yoksa illa road tarzi bisikletler mi tercih etmem gerekir.

    cok tesekkurler

    yeni edit:

    soru: bir suredir bisiklet kullaniyorum ve artik biraz paraya kiyip adam akilli bir sey almak istiyorum. eger vaktiniz olur daa bir akil verebilirseniz sevinirim.

    kullanim amacim ise gitmek ve gunluk geziler olacak genelde. gunluk gezilerde yapacagim kilometre 90-100e kadar cikabilir ama (45 gidis-45 gelis gibi). bu durumda city bike mi yoksa road bike mi tercih etmeliyim (yalniz bu geziler pek tabii sehir icinceki yollarda olacak genelde).

    ikinci bir sorumda onceden beri ince tekerlek ve albatros denilen (yanilmiyorsam) direksiyon tarzi bisikletler surdum. yine bu tarz bir bisiklet istiyorum esasen. bunlarin beni gunluk gezilere goturecek yeterliligi var midir? yoksa illa road tarzi bisikletler mi tercih etmem gerekir.

    cevap: günlük geziler zaten genellikle söylediğiniz tipte city/trek tabir edebileceğimiz bisikletlerle yapılıyor. bunun bir kaç sebebi var:
    1) uzun yolculuklar yapabilse de her yaştan her cinsten bisikletçi roadbike performansını gösteremiyor. bunun birinci sebebi one uzanmayı gerektiren geometri.
    2) yol bisikletleri özellikle bizim yollarımızda laka, mazgal, çukur gibi engellerden hem kendisi hasar görebiliyor hem de sürücüsü için risk taşıyor
    3) city trek bisikletler ufak birer modifikasyonla basit yükler taşıyabilir hale getirilebiliyor. daha dik oturuş pozisyonları sebebiyle sürücüyü yormadan sırt çantası taşımaya da elverişliler. oysa road bike'da sırt çantası dahi hem sorun oluyor hem de zaten performansı etkilediğinden tercih edilmiyor.

    ancak öte yandan yol bisikletinin verdiği akış keyfi, akselerasyon, gücü yola verme ve bu sebeple de daha keyifli ve hızlı sürüş sağlama gibi mutlaka tecrübe edilmesi gereken artıları var.

    bu her iki özellikteki avantajları bir nebze olsun birleştiren bisiklet modelleri de var. örneğin
    bunların bir yol bisikletine göre gidon ve kadro geometrisi farklı. bir şehir bisikletine göre ise amortisörsüz oluşları ve daha hıza hitabeden ancak tırmanışa pek uygun olmayan dişli oranları ile farklılık gösteriyorlar. üst modellerde gövde aliminyum olsa da karbon maşa kullanılmaya başlıyor. ancak hibrid bir bisiklet her zaman herşeyden biraz, ama top performanstan feragat demek olduğundan hibridin de hibridi bu modeller bana açıkçası heyecan vermiyor.

    şahsi fikrim sizin önce bir standard şehir bisikleti ile hamlığı üzerinizden attıktan sonra ekibinize de uygun ise birer de şehir bisikleti alarak performansı tadmanızın daha iyi olacağı yönünde.

    şimdiden iyi eğlenceler.
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap