7 entry daha
  • politik karışıklıkların arttığı dönemlerde, "sadece işini yapsın başka birşeye karışmasın" mantığıyla göreve getirilen,

    daha sonra ya kendisi de düzene ayak uydurup bir politikacıya dönüşen, ya da uyum sağlayamayıp bir kenara çekilen insanlardır.

    hatırlayabildiğim kadarıyla bu furya atilla karaosmanoğlu ile başlamış -ki nihat erimdir bu teknokratlar hükümetini kuran-, ama arkası hiç kesilmemiştir. hatta turgut özal da bunlardan biridir; dünya bankasından çağırılıp 24 ocak kararlarını hazırlayan ekibin başına geçirilmiş, 12 eylül'den sonra ise politikanın kurdu nasıl olurmuş dünya aleme göstermiştir.

    daha sonraları ahmet necdet sezer adlı hukuk kökenli bir teknokrat aynı mantıkla cumhurbaşkanı yapılmıştır, sonra ecevit'e pabucunu ters giydirmiştir.

    kemal derviş de dünya bankası'ndan "aman hoca kurtar bizi fillerden" denip alınıp getirilen teknokratlardandır.

    yönetime teknokrat getirmenin avantajları ve tabii ki dejavantajları vardır:

    avantajlar:
    - henüz siyasetle malul olmamıştır.
    - olaylara uzmanı olduğu teknik konu açısından bakabilme yeteneği vardır.
    - genellikle sorunlara pratik sonuçlar önerme yetisi vardır.

    dezavantajlar:
    - yönetim bir bilim değil sanat olduğundan, sorunlara bunlar tarafından kağıt üzerinde bulunabilecek yanıtlar her zaman beklenilen sonuçları doğurmayabilir.
    - uzmanlığın bir dezavantajı olarak bir konuyu derinlemesine bilmelerine rağmen, genelde diğer noktaları gözden kaçırırlar.
    - köksüzdürler, ya gelenler giderken onları da beraberinde götürür, ya da gidenlerle gitmemek için popülizmin kralını yaparlar.

    edit: koftiden teknokrat tansu çiller'i unutmak, sehiv değil olsa olsa sevaptır.
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap