15 entry daha
  • çocukluğundan beri denize ilgi duyan jacques-yves cousteau (bkz: kaptan kusto), denizaltının eşsiz güzelliklerinin farkına, 26 yaşında genç bir deniz subayı iken varır. ilgisi giderek büyür ve ölünceye dek süren bir sevdaya dönüşür. jacques-yves dünyanın bütün denizlerini dolaşır. kimsenin dillerini bilmediği binlerce dost edinir ve bize de bu su gezegeni'ni başkalarıyla paylaşıyor olduğumuzu anımsatır. onların efendisi değil dostu olmamızı ister. bunun için de sonuna kadar çaba gösterir.

    61 yıllık bu sevda 25 haziran günü kaptanımız cousteau'nun aramızdan ayrılmasıyla sona erdi. ancak, onun bizlere kapılarını açtığı büyüleyici su altı dünyasının ve tanıştırdığı dostlarının artık dünyanın her tarafında yeni dostları var. onun sayesinde milyonlarca kişi bu sevdaya tutulmuş durumda ve sayıları da her geçen gün artıyor.

    jacques-yves cousteau, 11 haziran 1910'da bordeaux yakınlarında, zengin bir pazar şehri olan st. andre-de-cubzac'de doğar. dört yaşında yüzmeyi öğrenir. çocukluğunda suya olduğu kadar makinalara da ilgisi vardır. daha 11 yaşındayken bir model vinç ve 13 yaşındayken de pille çalışan bir araba yapar. babası amerikalı bir milyonerin yanında çalışmaktadır. ailesini iki yıllığına amerika'ya götürür. ağabeyi pierre ile manhattan sokaklarında oyun oynayan jacques-yves, nefesini tutarak dalmayı da velmont'da, göl kıyısındaki bir yaz kampında öğrenir.

    fransa'ya döndüklerinde, biriktirmiş olduğu parayla küçük bir film kamerası alır. ilk filmini 13 yaşında çeker. ancak filmi çekmeden önce kamerayı söker ve parçalarına ayırır. nasıl çalıştığını anlamaya çalışır. tekrar toplar. evde, arkadaşlarıyla filmler çeken jacques-yves, hem yönetmen hem kameraman hem de yapımcıdır.

    mekanik aletlere büyük bir merakı olmasının yanında okula karşı ilgisizdir. sorunlu bir öğrencidir. sonunda ailesi onu, alsace'da, katı kuralları olan yatılı bir okula gönderir. bu yeni çevrede cousteau çok başarılı olur. yatılı okuldan sonra 1930'da, brest'teki deniz akademisi'ne girer. eğitim için düzenlenen dünya turuna katılırken yanına kamerasını da alır. egzotik yerlere ait yüzlerce makara film çeker. bir keresinde de güney denizi'nde midye ararken garip bir gözlük kullanan inci avcılarını görüntüler.

    fransaya döndüğünde, genç bir deniz subayı için zamanın en heyecan verici kurslarından birine katılır ve fransız donanması havacılık okulu'nda uçmayı öğrenir. ancak pilotluk sınavına girmeden birkaç hafta önce babasının spor arabasıyla, sisli dağ yollarında giderken kaza yapar. hastane yatağında gözlerini açtığında, iki kolu da kırıktır. böylelikle pilotluk kariyeri daha başlamadan biter. aslında bu kaza cousteau'nun hayatını kurtarmıştır. havacılık okulu'ndaki tüm arkadaşları yakında çıkacak olan ii. dünya savaşı'nda ölecektir.

    1933'de fransız donanması'nın bir topçu subayıdır ve 1935'e kadar primauguet kruvazörü'nde görevli olarak uzak doğu'da bulunur. döndüğünde, toulon'daki deniz üssünde topçuluk eğitmenliği yapar. bu arada, arkadaşı philippe taillez'in önerisi üzerine, kollarını güçlendirmek için düzenli olarak hergün akdeniz'de yüzmeye başlar. iki arkadaş, sonra aralarına katılan fredric dumas ile birlikte, yüzücü gözlükleriyle dalış denemeleri yaparlar. cousteau, 1936 yılında gözlükleri takarak yaptığı ilk denemesinde denizaltındaki manzaradan çok etkilenir. aynı yıl, öğrenci olan simone melchoir ile tanışır ve ertesi yıl evlenirler.

    cousteau ve iki arkadaşı daha derine dalma ve daha uzun süreler su altında kalma konusunda kararlıdırlar. kendi yaptıkları şnorkelleri, vücudu kaplayan, yalıtılmış dalış giysileri ve en son buluşlardan biri olan (içinde sıkıştırılmış hava bulunan) tüplerle yaptıkları taşınabilir soluma cihazlarıyla kendi dalış takımlarını oluştururlar. deneme dalışlarını kaydetmek için cousteau, kamerası için su geçirmez bir kılıf geliştirir.

    2. dünya savaşı'nın başlaması, hatta almanların çok kısa bir sürede fransa'yı işgal etmeleri bile bu sualtı araştırmalarını durduramaz.

    savaşta, direniş hareketine katılır ve italyan işgal kuvvetleri arasında casusluk yapar. hizmetlerinden dolayı savaştan sonra legion d'honneur nişanıyla onurlandırılır. bu sırada dalgıçları, rahatça yüzebilen balıkadamlar haline dönüştürme çabaları sürer. mevcut dalış elbiseleri çok ağır ve pahalı olmalarının yanı sıra dalgıcın hareketlerini de oldukça kısıtlamaktadır.

    araştırmaları sonucunda paris'te mühendis emile gagnan ile tanışır. gagnan savaş döneminde, arabalarda benzin yerine gaz kullanılmasını sağlayan bir araç geliştirmiştir. cousteau ile birlikte, denizaltının basınçlı ortamında, dalgıçtan gelen talep üzerine tüpteki sıkıştırılmış havayı otomatik olarak ayarlanan bir regülatör yaparlar. aqua-lung (aqua, latince'de su, lung da ciğer demektir) adıyla patent alırlar. bu aygıt ilerde daha çok scuba (self-contained underwater breathing apparatus- su altında kendi kendine soluma aygıtı) olarak tanınacaktır. haziran 1943'te, fransız rivyerası'nda, cousteau 23 kg'lık aygıtı dener. iki hava tankı, hortum, regülatör, ağızlık ve gözlükten oluşan ilk scuba ile 18 m derinliğe dalar. her türlü manevrayı dener. hareketlerini rahatlıkla yapar. tüpteki havanın gelişi de hiçbir şekilde engellenmemektedir.

    takibeden birkaç ay içinde cousteau, tailliez ve dumas birçoğu filme kaydedilmiş 500'den fazla dalış yaparlar. ekim ayında dumas, 65 m derinliğe dalarak rekor kırar. en derin dalışlarını bile kısa tutarak "vurgun yememeye" çalışırlar. çünkü derinde uzun süre basınç altında kalınca, solunan havadaki azot, dalgıcın kanında erir. eğer dalgıç su yüzeyine doğru hızla çıkarsa, kandaki azot tekrar, kabarcıklar şeklinde gaz hale döner. bu kabarcıklar damarları tıkayıp kalbi durdurabilir.

    scuba dalgıçları bir yandan vurgunlardan kaçınmayı öğrenirken bir yandan da cousteau'nun "derinlik sarhoşluğu", doktorların ise "nitrojen narkozu" diye adlandırdığı yeni ve ilginç bir duygu ile tanışırlar. 30 m'nin altındaki derinliklerde, beyin dokularındaki soğurulmuş azot, bir takım anormal davranışları uyarmaya başlar. bu davranışlar, bazı dalgıçlarda panik şeklinde ortaya çıkarken, bazılarında da sarhoşluğun verdiği güven ve mutluluktan dolayı, sırtındaki tüpü çıkarıp geçen bir balığa vermek şeklinde olabilir. cousteau ve arkadaşları yavaş yavaş, güvenli dalmanın yöntemlerini geliştirirler. savaş sonunda eşi simone da çok iyi bir dalgıç olmuştur. hatta cousteau, 1938 ve 1940'da doğan oğulları jean-michel ve philippe için bile küçük scubalar yapar. ilk ticari scuba takımı ise 1946'da piyasaya sürülür.

    fransız donanması'ndaki görevini sürdüren cousteau, 1948'de kaptan olur. üstlerini, bir sualtı araştırma ekibi kurmaya ikna eder. bu ekibin görevi sualtı dalış tekniklerini ve sualtı fotoğrafçılığını geliştirmektir. ekip savaştan sonra, fransız limanlarındaki alman mayınlarını temizlemekte gösterdiği büyük başarının yanında tunus kıyılarında 2000 yıllık bir roma batığını da ortaya çıkartır. bu çalışmaların, sualtı arkeolojisine de önemli katkıları olacağı anlaşılır.
    iki yıl sonra fransız okyanus kurumu başkanlığı'na getirilen kaptan cousteau, akdeniz'deki dalışlarına devam ederken bir yandan da diğer denizlere dalmayı ve okyanuslar hakkında bilgi toplamayı düşlemektedir.

    kısa bir süre sonra amerikan yapımı eski bir mayın tarama gemisi olan calypso'yu görür. 600 hp dizel motorlarıyla saatte 23 km hız yapabilen, 8 yaşındaki calypso eski görünüşüne rağmen sağlam bir gemidir. 1950'de, ilerdeki araştırmaları için onu satın alır. bir yıl kadar süren dönüştürme çalışmaları sonunda calypso, okyanus araştırmaları için hazır hale getirilir.

    cousteau, yolculuklar için gereken parayı sağlamak aynı zamanda kamuoyunda sualtı araştırmalarına olan ilgiyi arttırmak amacıyla, birçok film yapar ve kitaplar yazar.

    1953'te yayınlanan sessiz dünya (the silent world) adlı ilk kitabında scubanın ortaya çıkış sürecini ve gelecek için vaat ettiklerini ayrıntılı olarak anlatır. bu kitabı 22 dilde 5 milyondan fazla satılır.

    1955 yılının mart ayında calypso, marsilya limanından ayrılarak kızıl deniz ve hint okyanusu'nun mercan resiflerine doğru ilk seferine çıkar. bu yolculukta çektiği filmleri kullanarak sessiz dünya'yı belgesel haline getirir. filmin yapımında, 24 yaşındaki ünlü yönetmen louis malle, cousteau'ya yardımcı olur. film, 1956 yılında, belgesel film dalında oscar ve altın palmiye ödüllerini alır.

    projelerini gerçekleştirebilmek amacıyla, kaptan cousteau emekli olarak donanmadan ayrılır. 1957'de monaco okyanus müzesi'nin yöneticisi olur ve 1988'de ayrılana kadar, otuzbir yıl bu görevde kalır. toulon'da denizaltı araştırma grubu'nu kurar. su altında çok daha uzun süreler kalabilmek için yeni araştırma çalışmalarına başlar.

    1959'da mühendis jean mollard ile "dalan daire"yi (uçan dairelerden esinlenerek bu adı verir) tasarlar. iki kişi alabilen bu aygıt, küre şeklindedir ve yüksek manevra kabiliyetinin yanısıra 350 m derinliğe dalış yapabilmektedir.

    cousteau, 1962'de , marsilya'da conshelf i adlı bir deney yapar. bu, insanların sualtında yaşamalarına yönelik bir deneydir. benzer bir deney 1963'te conshelf ii adıyla kızıldeniz'de gerçekleştirilir. cousteau'nun "okyanot" adını verdiği 5 adamı, 10 m derindeki denizyıldızı evi adlı kapalı bir ortamda bir ay yaşar.

    proje masraflarının büyük kısmını fransız petrol sanayii karşılasa da geri kalan kısmını karşılamak için cousteau, deneyi belgesel filme dönüştüreceğine dair bir anlaşma imzalar. kameralar okyanotların her anını görüntüler. sonunda 93 dakikalık film; güneşsiz dünya (world without sun) ortaya çıkar. cousteau bu film ile ikinci oscar'ını alır.

    conshelf iii, 1965'te nice yakınlarında gerçekleştirilir. cousteau'nun 24 yaşındaki oğlu philippe'in de aralarında bulunduğu 6 okyanot, 100 m derinlikte üç hafta kalır. deney esnasında çekilen filmlerden, orson welles'in seslendirdiği bir tv filmi yapılır. filmin gördüğü büyük ilgi üzerine, her yıl dört saatlik tv programı hazırlamak için abc televizyon kanalıyla anlaşma imzalanır. "cousteau'nun denizaltı dünyası" adlı tv dizisi böyle doğar. sonra anlaşma dokuz yıllığına uzatılır. bu sürenin sonunda ted turner'in cnn'i ile anlaşılır. cousteau yaptığı tv filmleri ve dizileri için 10 emmy ödülü almıştır. altın balık (the golden fish) adlı bir filmi de kısa film dalında oscar alır.

    calypso'nun, yıllar boyunca alaska'dan afrika'ya, afrika'dan antarktika'ya yaptığı gezilerle, milyonlarca tv izleyicisi köpekbalıklarının, balinaların, penguenlerin, dev ahtapotların, katil balinaların, deniz kaplumbağalarının ve yunusların yaşantılarını öğrenir. karadan kilometrelerce uzakta insanların, okyanusları nasıl kirlettiğini görür.

    cousteau, tek başına ya da değişik yazarlarla birlikte yazdığı ellinin üzerinde kitap ve çektiği yetmişin üzerinde tv filmi ile okyanus yaşamının ve dünyanın yaşamsal dengelerinin korunması düşüncesini milyonlarca kişiye anlatır. kirlenmenin, aşırı avlanmanın ve sahil kentlerinin düzensiz ve aşırı gelişmesinin, engin okyanuslardaki yaşam için bir tehlike olduğunu vurgular. cousteau'nun okyanuslardaki yaşamın korunmasına ilişkin düşüncelerinin zaman içinde bir evrim geçirdiği görülür. 1960'larda denizleri, kullanılabilecek bir kaynak olarak görürken, 1970'lerde 20 yıl içinde okyanuslardaki yaşamın % 40'ının yok olduğunu söyleyerek, okyanusların ölmek üzere olduğunu vurgular. 1974'te ise okyanuslardaki yaşamı korumak için cousteau topluluğu'nu kurar. bugün topluluğun, dünya çapında 300 000 üyesi bulunmaktadır.

    çevreci hareketin diğer liderlerinden farklıdır cousteau. kirlenme sorunlarına verilen teknolojik yanıtlara açıktır. hayvanlara gösterilen ilginin insanlara gösterilen ilginin önüne geçmesini de kabul etmez. ancak, aşırı nüfus artışını da "esas kirlenme" olarak görür.
    1977 yılında, sir peter scott ile birleşmiş milletler (b.m.) tarafından verilen uluslararası çevre ödülü'nü paylaşır. halefi olarak gördüğü küçük oğlu philippe'in 1979'da bir deniz kazasında ölmesi cousteau'yu sarsar. bir süre sonra da topluluğun yönetimi ve politikaları üzerine anlaşamadığı, oğlu jean-michelle ile arası açılır. 1985'te amerika başkanı kendisine özgürlük madalyası verir. 1989'da ulusal kültüre yaşam boyu katkılarından dolayı academie française üyesi seçilir. amerikan bilimler akademisi'nin de birkaç yabancı üyesinden biridir.

    1990'da yüzlerce araştırmada kendisine eşlik eden 53 yıllık eşi simone'u yitirir. 1992'de jean-michelle kurucularından olduğu cousteau topluluğu'ndan istifa ederek kendi araştırma kuruluşunu kurar. üç yıl sonra cousteau, cousteau adının kullanım hakkı üzerine oğluna dava açar. 1993'te bm kalıcı gelişme için yüksek düzey danışma kurulu'na seçilir ve dünya bankası'na çevresel gelişme konusunda danışman olarak hizmet eder. aynı yıl fransa cumhurbaşkanı, cousteau'yu yeni kurulan gelecek kuşakların hakları divanı'na sekreter olarak atar. ancak cousteau, fransa'nın pasifik'te nükleer denemelere yeniden başlaması üzerine 1995'te bu görevinden istifa eder.

    ocak 1996'da singapur limanında demirlemiş olan calypso'ya, manevra yapan bir mavna çarpar ve efsanevi calypso kısa sürede sulara gömülür.
    milyonlarca kişiyi deniz altının büyüleyici güzellikleriyle tanıştıran ve çevreci hareketin kurucularından olan kaptan jacques-yves cousteau, calypso ii'nin denize indirilişini göremeden 25 haziran 1997'de aramızdan ayrıldı.
34 entry daha
hesabın var mı? giriş yap