82 entry daha
  • türk edebiyatında eşine az rastlanır bir hayvan karakter.

    --- spoiler ---

    derviş, acıbadem'deki köşk'ün sahibi sani bey'in atıdır ve "evin mühim şahsiyetlerinden"dir. anlatıcının büyük dayısına* göre "bu tek araba atı, attan insana doğru tekâmülün* yarı yolunda -yani bir at uzviyeti* içinde mahpus insan psikolojisiyle- kaldığı için çok mustaripti.

    insan sohbetine bayılır, insandan uzak kaldıkça mahzunlaşırdı. evin bütün işleri onun yanında görülürdü. yazın aşçı sebzeleri bahçede onun olduğu yerde ayıklar, tavukları orada yolar, bir iş için giderse bu yolunmuş tavukları ona emanet eder, evin hanımları onun yanında dikişlerini diker, misafirler orada kabul edilir, evin biricik oğlu raci, tıbbiye imtihanlarına onunla beraber çalışırdı."

    anlatıcının ise belli başlı dostuydu. akşama kadar onun yanında kalırdı. sonra yengesinin yarım baş ağrıları başladığı zaman yukarıya odalardan birine çıkar, evin o saatlerde büründüğü o garip sessizlik içinde büyük, ağır gölgeli, bazan derinliklerine karacaahmet serviliklerinden sızan akşamların tortulandığı aynalara bakarak kendisine masallar uydururdu.

    aşağıdan arasıra derviş onu hatırlar, tatlı tatlı kişner, o yukarıdan bu dostluğun hatırasıyla zengin, kendini sonu bu aynalardan birinin içinde kaybolmaya benzeyen hulyalara bırakırdı.

    1911 senelerinde, raci tıbbıye'nin dördüncü sınıf imtihanlarını verince sani bey, ona bir bisiklet satın almıştı. uzun süre bisiklete karşı kayıtsız kalan sani bey, bir gün anlatıcının babasına: "bu bisiklet denen şey mükemmel icat, hayri bey mükemmel icat! yalnız bir eksiği var, yağmurda, güneşte insan açıkta kalıyor, bir de kolları ve bacaklarıyla çok yoruluyor... bunu tadil etmek lazım!" dedi. zaten "o günden itibaren evin hayatı değişti." araba ve at mezada gönderildi; kaça satıldığını hiç öğrenemediler. "fakat ortalıktan çekildiler!" "sani bey karısına: "gelecek sene sizi kendi yaptığım bisikletle gezdireceğim. merak etmeyin." diyordu.

    herkes derviş'ten ayrıldığına mahzundu." sani bey, sözünü tutup "tekerlekleri biraz içeriye girmiş bir kupa arabası" yapmıştı ama "dört kişilik bisiklet" çok yorucuydu. bir akşam yemekte "bu yorgunluktan kurtulmak için kendi vücudumuz yerine, yani onu yormamak için öne bir at taksak nasıl olur?" teklifi karşısında herkes şaşkına dönmüştü. karısının "iyi ama, beyciğim, o zaman cânım atlı arabanın ne kabahati vardı?" sözü sani bey'in emeğinin yok sayılmasını, başarılı olmadığını sanmaları anlamına geliyordu ve bu, onu çileden çıkarıyordu. fakat karısı, sani bey'i "teskin etmek çarelerini" herkesten iyi bildiğinden ona: "bey, dedi. at için üzülüyorsan hiç merak etme. ben derviş'i sattırmadım..." dedi. sani bey, emir verdiği hâlde sattırılmadığı için "tekrar bir hayret tecrübesi geçirdi." derviş'i, köşk'ün üst katında saklamışlardı.

    anlatıcı birdenbire her şeyi anlamıştı: " bütün o komşulardan geliyor sandığı kişnemeler, evi saran gübre kokusu, akşamları onu o kadar korkutan üst katın pencerelerinden gördüğü hayalet çehre... dayısıyla da beraber hep birden yukarıya fırladıklarında derviş, onları sevinçle kabul etmişti.
    --- spoiler ---
24 entry daha
hesabın var mı? giriş yap