9 entry daha
  • neşeli pazar olarak türkçe’ye çevrilen françois truffaut’un kadınları ön plana aldığı filmi.

    film komedi, gizem ve suç kategorisine alınmış. katili filmin son anlarında öğrenmemiz filmi hitchcock filmlerine benzetmiş. truffaut burada hitchcock’ a baya sağlam bir selam çakmış. filmin bir çok sahnesinde de göndermeler görüyoruz: ödünç arabanın kullanılması, apartmana gizlice girmek ve yine barbara’nın gözünden katilin ayaklarını görmek (rear window filmine). truffaut’un filmle ilgili röportajı var mı bilmiyorum ama “bu filmi hitchcock için çektim” derse inanırım. yine filmin içinde bir dönem fransada yasaklı olan kubrick’in zafer yolunu görüyoruz, hem de birkaç kere birincisinde gazetede, ikincisinde eden sinemasında ve üçüncüsünde yine eden sinemada ama bu sefer silah sesleri duyulan arka fonda ses olarak. yine aynı sinemada arka fona yönetmen william freidkin’in 1977 yapımı “la convoi de lapeur ( wages of fear/ dehşetin bedeli)” afişini koymuş. 1957 yapımı bir film olan “zafer yolu” ile 1977 yapımı olan “dehşetin bedeli”, aynı anda gösterimde (20 yıl sonra gösterildiğini gözümüze sokuyor).

    filmde bir çok sahne milimetrik olarak kurgulanmış, kahraman sadece bir saniye bir şey yapmaya geç kalsa olay çözülemeyecek. mesela julien vercel uykuya dalmasa barbara yerine nice’a o gidecek,nice'taki otelde hizmetçiyi kadın karşıdan çağırmasa barabara o notu almaya giremeyecek, barbara hizmetçiyle dialog kurmasa istediği odada kalamayacak, o odada kalamasa gece oraya giren adamla karşılaşamayacak, uyanmasa adamı kolundan tutamayacak, kolundan tuttuğunda ceketin yarısı yırtılmasa adamın cebindeki cüzdandan müfettişlik bürosunu bulamayacak. evet, hayat da biraz şans ve mucize değil midir zaten?

    bu arada barbara çok iyi işler çıkarıyor, polisin çözemediği ve çözemeyeceği bir çok işi başarıyor, neden peki? julien vercel’e olan aşkından. yaa işte bakın aşk insana neler yaptırıyor,truffaut burada “aşık kadın çok tehlikeli kadındır”, demeye getiriyor. son sahnesine kadar bir çok faklı kadını kadraja alan film, kadınları çok sevdiğini iddia eden ve öldürdüklerini sırf kadınlara olan sevgisi yüzünden yaptığını söyleyen katilin itirafları ile son buluyor.

    ve sonun sonu sahnesi, kadrajda barbara ve julienin evlilikleri var(kadın adamı temize çıkarmak için boşuna mı uğraştı?), yer kilise. sahnedekiler barbara ve onun müstakbel eşi - vercel- ile eski eşi (muhabir), daha önceden kafasını yardıkları rahip ve yine 10-14 yaş arası kızlardan oluşan bir koro, son sahnede barbaranın eski eşi fotoğraf makinasının lensini düşürüyor, küçük kızlarda kedinin fareyle oynadığı gibi adamla oynuyorlar, lens yerde bir o ayağa bir bu ayağa gidiyor. tabi arkada truffaut'un adamı georges delerue'den sahneyi daha da netleştiren bir ezgi var.

    kimbilir, truffaut bu sahnede,kadınların erkeklerle bütün hayatları boyunca oynayacaklarına atıfta bulunuyordur, belki de. ne de olsa filmde kadınlar, zaten bir çok kez erkeklerle oynuyor.

    son bir söz, barbara’yı canlandıran (brunette) fanny ardant ne harika oynamış, yahu.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap