fakat
-
arapçada "sadece" anlamına gelen kelimedir. türkçeye ilk geçtiğinde de bu anlamda geçmiştir.
"herkes çıktı fakat ali kaldı" dediğimizde "herkes çıktı sadece ali kaldı" demiş oluruz.
ingilizcedeki but kelimesi de eski ingilizcede sadece anlamına gelir.
ophelia: "my lord, i do not know; but truly, i do fear it." (bkz: hamlet)
derken "bilmiyorum efendim fakat doğrusu ondan korkuyorum" demektedir. burada "bilmiyorum efendim sadece doğrusu ondan korkuyorum" dediği de düşünülebilir "bilmiyorum efendim ama doğrusu ondan korkuyorum" dediği de düşünülebilir. ikisi de aynı kapıya çıkar. (bkz: enterpretasyon) -
"ama..." gibi tedirgin edici ol(a)mamıştır hiçbir zaman. daha naiftir sanki. bilemedim.
-
bir onceki cumleyi olumlamayan ikinci bir cumleye baslarken ya da onceki cumlede ifade edilmeyen ama edilmesinin gerekli oldugu dusunulen noktayi vurgulamak icin kullanilan baglac.
-
arapçada "sadece" anlamında kullanılır.
-
"aynı zamanda" "aksine" anlamında da kullanılan bağlaçtır.
örnek: "anayasa işbaşındaki iktidarın yasası değildir; fakat bunun üstünde bir yasadır."
alıntı (anayasa hukuku dersleri ibrahim ö. kaboğlu)
edit: ekleme -
çok kullandığım için bir gün allah tarafından kullanmam yasaklanacak diye feci tırsıyorum. fakat hala fütursuzca kullanıyorum. evet.
-
bu olumsuz ifadenin yerine daha olumlu ifade olan bununla birlikte kullanilabilir.
-
ama kadar basit, lâkin kadar akademik, yalnız kadar üst perdeden, ancak kadar da kulak tırmalayıcı değildir. hepsini toplasan bir fakat etmez.
-
bir müzik grubudur. vokalisti falan kimdir bilmem ama yoruyor adlı şarkıları bulunmaktadır. gece gece denk gelen güzel şeylerden biridir.
-
yanlış kullanmak istiyorsanız; ve fakat
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap