• hayatım boyunca hiçbir insana sesli bir şekilde küfür etmedim, hatta hayatımda hiç küfür etmedim de diyebilirim. ancak bugün yüksek sesle edilebilecek tüm küfürleri öyle çok etmek isterdim ki...
    ah ah içimden müthiş bir ahenk içinde, art arda sıralı nasıl heybetli nasıl boylu poslu küfürler geçti anlatamam...

    günün erken saatlerinde işime gitmek için yola çıktım. gideceğim yere bir-iki km yaklaştığım vakit birdenbire pencereden salınan sepet gibi tak diye koca bir terslik karşımda beliriverdi. yolu kısaltmak amacı ile girdiğim ara sokaklardan birinde motosikletli bir sürücü aniden önüme çıktı. ve böylelikle sabah kazamız gerçekleşmiş oldu. araç yüksek olduğu için sürücüyü önce göremedim ve paniğe kapıldım. sonra sağ tarafta doğrulup ayağa kalktığını görünce sevindim. araçtan inerken kendi kendime "şükür ki çok şiddetli bir çarpışma olmadı, o iyi aman aman" diye teselli veriyordum. sağdan soldan esnaf mahalleli filan derken bir hengame bir kalabalık. fakat o da ne arkadaşın başında kask yok, üstelik sanki yürürken sendeliyor gibiydi. inanılmaz korktum! ben hemen ambulans çağırmak için telefon açarken motorsikletli arkadaş aramamam için neredeyse yalvar yakar oldu. zaten epey genç bir arkadaş olduğu için ehliyetiniz yok mu acaba? nedir bu inadın nedeni diye sorunca "abla paketleri teslim etmem lazım, geç kalamam" cevabıyla beynim su karışmış rakı gibi bulandı. ne diyeceğimi bilemedim... kalktı ayaklandı, ısrar kıyamet vazgeçiremedim. peki dedim gel benimle birlikte paketleri teslim edelim, ardından hastaneye geçeriz. "motor ne olacak usta çok kızar" diye yine mahsunlaştı. (motorun düştüğü yere epey bir yağ sızmış) "ustanı ara ve telefonu bana ver" dedim, telefon konuşması sırasında ustanın homurdanarak konuşan kaba bir canlı olduğunu farkettim, (adam ha bire motoru soruyor, çocuk umurunda bile değildi te allah'ım ya) "he he tamam birazdan motoru getiriceğiz usta" oldu görüşürüz dedim ve telefonu kapattım. genç arkadaş motoru orada bırakmak istemiyor, motor sorunu ne olacak derken neyse ki iyi niyetli esnafımız sayesinde onu da çözdük motoru kenara alıp göz kulak olacaklarına dair söz verdiler de çocuk öyle ikna oldu. biz yola çıkınca o bölgeye yakın olan bir arkadaşımdan oraya gidip motorla ilgilenmesini rica ettim. sağ olsun hemen koşturdu ve halletti. (motoru tamirciye çektirmiş şu anda yapılıyor)

    derken paketleri birlikte teslim ettik ardından doğru hastaneye. gereken tüm tahlil/tetkik ne varsa yapıldı. müşahede için birkaç saat tutulması gerekiyormuş o süreyi de bitirdikten sonra ilgili hekim tekrar geldi ve bir sorun olmadığını endişelenmeden gidebileceğimizi söyledi. bu sözlerden sonra adeta üzerimden bir yük kalktı, içimden doktora sarılmak geldi neyse tâbii ki sarılmadan hastaneden ayrıldık.

    nerede oturduğunu sordum eve kadar bırakmak için, kabul etmedi "ben dükkana gideceğim, ustamı görmem gerek" diye diretince tamam o zaman şu ustanı bir de ben göreyim dedim. ve meşhur ustanın huzuruna çıktık. söz konusu yer küçük bir pide/börek salonu. ben bir patrondan en azından bir iş kazası mevzu bahis olduğu vakit çalışanına karşı biraz ilgi ve merak beklerim açıkçası. ancak biz içeri girer girmez adam yalnızca bana selam verdi ve hemen motosikletin durumunu sordu. ilginç ve korkunç bir şekilde genç arkadaşa daha nasıl olduğunu bile sormadan "iyisin iyi geç tezgâhın arkasına bakalım" dedi. ben sabahtan beri kafamda bir yığın korku yaşamışım adamın aymazlığına bak sen ya. daha beter bir sarsıntı hemen akabinde geldi, motorsikletli genç bana teşekkür etti tokalaştık. fakat o da ne tezgaha geçerken "sabahtan beri yalnızdın çok yoruldun mu baba" cümlesi ile bir yığın terslikle dolu olan günüm böylelikle daha da renklenerek tam bir cümbüşe dönüştü.
    meğerse "usta" denilen kişi çocuğun babasıymış.

    neyse çok uzattım, velhasılıkelam;
    böylesine sevgisiz, böylesine mesafeli, çocuğunun sağlığı hakkında en ufak bir endişe taşımayan, kendi öz evladını koruyup kollamaktan aciz tüm babalar size yazıklar olsun.

    içimden sinirlenerek ve yine içimden ettiğim bir dünya dolusu küfür ile oradan sessizce ayrıldım...
  • mutfakta işim varken radyo dinliyorum. masada otururken sorun yok ama kalkıp dolanınca parazit yapıyor. ne yaptıysam gideremedim, ne yapayım kafama alüminyum folyo mu takayım, radyoyu camdan mı atayım ne yapayım lannn.
  • beklemek, herşeyi ama herşeyi beklemek zorunda kalmak.
  • bir insani ilişkiyi sürdürebilme yeterliliğine sahip olamayan kişilerin; bu ilişkiyi kurma safhasında adeta hayvan gibi uğraş vererek ilişkiyi garantiledikten sonra, topu benim önüme bırakıp, götlerini dönüp uyuklayacak kadar öküz olmaları.

    (bkz: sen halledersin insanları)
    (bkz: tamamdır insanları)
    (bkz: ben uyarım insanları)
    (bkz: iyi madem insanları)
  • ortalık yerde yanındaki kişiye sesini yükselten insanlar. öldüresim geliyor.
  • sinirli* insanlar.
  • ani gülme refleksinden dolayı sümüğün burundan çıkıp tekrar içeri girmesi.

    "etraftakiler gördümü ki, hay ag"
  • el kol sakalari. ornegin; saclarimin dagitilmasi, islak elle suratimin ellenmesi... cinnet gecirebilirim.
  • eleştiri. iyi veya kötüd iye ayırmıyorum. yeterince iyi olan bir şey zaten eleştirilmez ki. onun için eleştirmeyin. beni böyle sevin nolur sanki.
    (bkz: özeleştiri) yaptım. sevmiyorum eleştiriyi.
hesabın var mı? giriş yap