• 24 ağustos 1890'da batı hint adaları'nda doğumuş; 14 mayıs 1979'da ingiltere'de ölmüş yazar.

    jean rhys adıyla bilsek de, doğduğunda kendisine verilmiş olan ad ella gwendolen rees williams'tır. yazmaya başlamadan önce bir dönem oyunculukla uğraşmış, ingiliz yazar ford madox ford'la tanıştıktan sonra onun da cesaretlendirmesi ile öyküler yazmaya başlamış. öyküleri de romanlar takip etmiş.
    romanlarından ikisi sinemaya da uyarlandı fakat pek de iyi uyarlamalar olduklarını düşünmüyorum. (bkz: quartet) (bkz: wide sargasso sea)

    günaydın gece yarısı ya da good morning midnight jean rhys'ın aklımda en çok yer eden kitabı. bunun başlıca sebebini ise burada paylaşıyorum sözlük, aşağıya bakınız:

    “insanlar bir mutlu yaşam özlemidir tutturmuşlar. oysa asıl mutlu yaşama, ölsem de bir, yaşasam da dediğinizde kavuşuyorsunuz. uzun bir süre sonra, nice bahtsızlıklarla didiştikten sonra varıyorsunuz o yere. ve sanıyor musunuz ki insanlar sizi orada rahat bırakıyorlar? hiçbir zaman.
    bu kayıtsızlık cennetine vardığınız anda, sizi oradan çekip çıkarıyorlar. ulaştığınız cennetten çıkıp yeniden cehenneme dönmek zorunda kalıyorsunuz. tam dünyayı yok saydığınızda, o dünya gelip sizi kurtarıyor - en azından alay konusu yapmak için.”

    "tam dünyayı yok saydığınızda, o dünya gelip sizi kurtarıyor - en azından alay konusu yapmak için." ah jean rhys, ah.
  • insanlardan korkan ya da nefret eden kadınları yazan kadındır.

    ekseri birinci tekil şahsın dilinden yazar. kadınları, kendi kendine konuşan, kendi kendine konuştuğunun yarısı kadar bile insanlarla konuşmayan, gerçeklikten ve onun kadar sert olan insan zalimliğinden kaçmak için gece ve gündüz durmadan içen, zengin ve fakir arasındaki uçurumun, insanlık tarihi boyunca hiç kaybolmadığının ve hiç kaybolmayacağının bilincinde olan, bu yüzden kendini "ezilmiş" sınıfında ve oradan hiç çıkamaz olarak gören, kabullenen, aşağılanan, aşağılandığı için ağlamaktan utanan ve fakat yine de çok fazla ağlayan kadınlardır. bu yapı pek fazla değişiklik göstermez. ben rhys'ın herhangi bir "iyi adam" çizdiğine denk gelmedim. belki o da öyle adamlara denk gelmemiştir.
  • burda da güzel bir yazı var hakkında..

    http://www.kalemkahveklavye.com/…ray-saridogan.html
  • 1890 - 1979 yılları arasında yaşamış karayipli kadın yazar. asıl adı ella gwendolen rees williams'tır. ford madox ford'la edebi ilişkisinin yanı sıra aşk da yaşamıştır, eserlerindeki karakterler kendi hayatından izler taşır.
  • kendi tabiriyle "köşeye atılmış bir sirk aslanı gibi" 1979'da devon'da unutularak ölen, gözardı edilen yazar, 24 ağustos 1890'da çok sevdiği ancak bir türlü ait hissedemediği dominique'te doğmuştur.
    16 yaşlarında londra'ya drama okumak ve komedyen olmak üzere giden yazar, aradığı mutluluğu bir türlü bulamamıştır.
  • jean rhys'ın 1934 yılında yazdığı bu kitabı kendi yaşamından bolca izler taşıyor. rhys, dominik'te doğup 16 yaşında ingiltere'ye taşınıyor. kültür şokunun etkisini yazar bizzat yaşamış, ne eski toplumundan kopabilmiş ne yeni ülkesine alışabilmiş önceleri. karanlıkta yolculuk'ta 19 yaşındaki baş karakterimiz anna da yazar gibi batı hint adaları'ndan gelerek londra'da hayata tutunmaya çalışıyor, ancak kitap boyunca eski hayatı, çocukluğa duyulan özlem, iyi ve güzel olduğu kadar kötü hatıralar da anna'nın zihninde belirip kayboluyor. jean rhys'ın ingiltere'deki ilk zamanları aksanı ve farklı alışkanlıkları sebebiyle aşağılanarak geçmiş, öyle ki öğretmenleri babasından rhys'ı düzgün ingilizce konuşmasının neredeyse imkânsız olduğunu söyleyerek almasını istemiş okuldan. anna da bir tür yabancı gibi yaşıyor, odaklanamıyor, uyum sağlayamıyor. aşk bir kurtuluş yolu gibi, ne de olsa gencecik ve herşeyin güzel olacağını sanıyor anna, böylece karanlığa yapılan bir yolculuğa başlıyor, kitabın sonuna dek herşey daha ışıksız, daha karanlık olana dek anna'nın yaşadıklarını okuyoruz.

    kitabın çok güzel bir dili var, yer yer bilinç akışı tekniğiyle bu üslûp daha da etkileyici bir hâl alıyor. kitabın önsözünde yazarın arkadaşına yazdığı bir mektup var, orada kitaptan büyük çoğunluğu tek heceli sözcüklerle yazılmış bir metin olarak söz ediyor yazar, böyle yapmasının sebebi olarak da, kendisi de emin olmasa da, zaman yanılsamasını göstermek, geçmiş zamanın ve şimdiki zamanın art arda değil, beraber ve yanyana yaşandığını göstermek olduğunu söylüyor... yazar; bilincin, zihnin zamanın bütün ardışıklığı ya da parçalı hâlleriyle zihinde var olduğunu söylüyor; hatırlayan zihin acı çekiyor, acı çekerken hatırlıyor ve hatırlamaya devam ediyor, olayların akışından bağımsız olarak yaşamak, zihnin olayların akışını kendince sıralamasından meydana gelmiş bir sıkıntı, bir baş ağrısı, bir acı oluyor.

    wikipedi'de karanlıkta yolculuk ve joseph conrad'ın karanlığın yüreği adlı eseri arasında ilginç bir bağdan söz ediliyor. conrad da ingiltere'ye sonradan gelen yazarlardan ve rhys gibi conrad da yabancılık teması üzerine yazmış bir yazar. karanlığın yüreği, karanlığı anlatırken ingiltere'den kongo'ya giden marlow karakteri üzerinden emperyalizm ve sömürüyü, insanın çürümüşlüğünü anlatırken jean rhys anna'nın yaşadıkları üzerinden bu karanlığı londra'da gösteriyor bize, her iki eserde de karanlığın taşıyıcıları olarak erkekler ve erkeklerin güç ve hırs sevdası, ya da arzuları uğruna herşeyi bozmaları, çirkinleştirmeleri anlatılıyor. rhys'ın eserindeki erkekler son derece inceler, kabalıkları yok ve kötülük etme derdinde değiller, başkalarına yaptıkları karşısında bedel ödemeden yaşamanın keyfini sürüyorlar sadece.

    rhys'ı ilk kez 20 seneden fazla bir süre önce, yani yüzyıllar önce, üniversitede, tamamen raslantı sonucu okumuştum, başka bir kitabıydı ama okuduğum. bu akşam eserlerine bakarken adını hatırladım o güzel kitabın. yaşlı bir kadının bilinç akışı tekniğiyle yazılmış, bölük pörçük konuşmalarını, olayların akışına karışan söylemelerini, konuşmaları hatırladım, işte o kitap yazarın "günaydın geceyarısı" adlı kitabıydı. onu da bir kez daha okuyacağım... yazarın diğer eserlerini okuduktan sonra

    karanlıkta yolculuk'u kesinlikle öneriyorum.
  • “not that she objected to solitude. quite the contrary. she had books, thank heaven, quantities of books. all sorts of books.” sözlerinin sahibi yazar. alıntı quartet kitabından.
hesabın var mı? giriş yap