• kendisini cok seven hayranları barlarda, konserlerde köprü altı'na aman aman'a haberin yok ölüyorum'a bayıla bayıla eslik ederken yasadıkları ülkenin güvenligi icin o sırada canını veren askerlerimizden hiçbir farkı olmadıgı icin askerlik görevini yerine getirmekte olan rock yıldızıdır.. anlamadım ki adamın rockçı olması, muhalif olması ile komutanlarına hastrin lan demesi arasında nasıl bir baglantı var. ben de zorunlu askerlik olgusunu mantıksız bulan, askerlik yaptıgım sürece daraldıkca daralan bir adamdım ama bu ülkede dogmus herkes bu borcu seve seve ya da baska sekillerde ödüyor iste, kimi dagda canını veriyor, kimi amerika'da mastır yapıp hela temizliyor, kimi her gün kendini dograyan bir adamla altlı üstlü ranzada yatıyor, kimi de böle cıkıyor gazinoda askerleri eglendiriyor. kaan'a düsen pay da bu ve kendisi de bunu ödüyor, bunu daha fazla dallandırıp budaklandırmanın anlamı yok..
  • sene 2005 günlerden 31 aralık. naçizane yazarınız prospero izmir deniz er eğitim taburu'nda kısa dönem er olarak acemiliğini yapıyor. tabur komutanından izin çıkmış -emir değil izin çıkmış- askerler kendi aralarında er yemekhanesinde yılbaşı eğlencesi düzenlemişler. eli bir şekilde enstruman tutan bütün askerler şarkı söylüyor, eğleniyor. bisküvit yiyip kola içiyoruz. boktan bir hüzün var en delikanlı geçinen adamda bile. topu topu 19 gün önce normal birer hayata sahipken, üzerimizde üniformalar, bacak bacak üstüne atarken tırsıyoruz.

    o gece hepimiz kafaları bulduk kola'yla sanırım.

    çalan, söyleyen herkes bir-iki saatliğine yeniden sivil hissetti kendini. zaman durdu. hiç geçmesin istedik.

    kaan'ın sözkonusu görüntülerini izlerken o geceye gitti aklım hemen. kaan da zaten yılbaşı eğlencesinde çalıp söylüyordu. ne yalan söyliyim gözlerim doldu önce. kaan tangöze'nin mavi yeleği, papyonu çekip kendi şarkılarını adeta bir başkasıymış gibi söylemesi/söyletilmesi içimi burktu. ama sonra bahsettiğim gece bizim hissettiklerimiz geldi aklıma. bir-iki saatliğine de olsa kendini yeniden kendin gibi hissetmek...

    eminim kaan da öyle hissetti kendini kendi gitarını boynuna asınca, kendi şarkılarını söylemeye başlayınca. gözlerini kapattı ve bir-iki saatliğine istanbul'a uçtu erzurum'dan...koğuşuna gittikten sonra battaniyesini üzerine çekip ağlamışsa da ayıplanacak birşey yok bunda. ben askere gitmeden önce babacan meslektaşlarımdan biri askerliğin en son çocukluklarımı yapacağım yer olacağını söylemişti. inanmamıştım pek. gittiğimde anlamıştım ne kadar haklı olduğunu.

    kaan tangöze askerdir asker. askere gitmemiş olanlar kaan'la empati kurmayı bırakın kendisiyle ilgili yorum yaparken bile dikkatli seçsinler kelimelerini.
  • sevgilisine asker yolu bekletmektedir (bkz: seçkin piriler)...

    http://kelebek.hurriyet.com.tr/…112&srid=3432&oid=2
  • komutan -> nasilsin asker???
    kaan -> coook saoluuun
  • askerlikle alakası ilgisi olmayanların yaptıkları yorumları okudukça alla alla diye düşünmeme yol açan, türkiye'nin en meşhur vokalistlerinden birisi. illa eleştireceğiz diye kasıp kasıp sonunda kaan tangöze'yi elinde silahla resim çektirdi diye eleştirmek. o zaman askerden yeni gelmiş bir birey olarak hemen belirtelim kaan çok büyük ihtimalle silahla atış talimi de yapmıştır. askerde verilen emirlere öyle heeeeyt be diye karşı çıkmak gibi bir durum pek tabi ki yoktur. ha vardır ama devamı sürgün olur. sürgün yemiş askerlerin nasıl bir durumda olduğunu da ayrıca soranlara anlatabilirim. askerlik, bir an önce geçmesi için gün sayılan, yapılanların söylenenlerin şaşkınlık içinde gerçekleştiği ve rahat olmak, moral bulmak için elden gelenin arda konmadığı tuhaf bir ortam... taksimdeki sözde asiliklerle, komutana breh çekmekle olacak iş değil. sevdiğimden değil ama yaptığımdan ve gördüğümden anlatıyorum söylediklerimi. ben ne olarak mı yaptım? ben de elimde gitar önümde mikrofon kaan ile aynı şeyi yaptım. emir ile müzik yapmak, önünde komutanlar gözünü dikmiş bakarken hatasız sololar çalmak, istek şarkısını bilmiyorken bile biliyormuş gibi şarkıya girebilmek gibi absürd yetiler edindim. askerliğini yapmış kişilerin kaan'a sempati duyması, yapmayanların ise dibine kadar eleştirmesi çok doğal diye düşünüyorum. umarım rahat yapıyordur diye de kendisine iyi askerlikler diliyorum. 90 günleri kaldı...
  • aynı yerde askerlik yapıp o malum foto yüzünden tabur komutanın köpürüp dinlenme gününde bizi bütün gün tören yürüyüşünde yürütmesine rağmen genede bu konuda bi eleştiri getirmem.
    askerlik başka hatta bambaşka bişeydir.kaan da gayet masum bir foto çektirmiştir.olayı acayip yerlere çeken insanlar eminim askere geldiklerinde anlarlar.
  • gönlümdeki cumhurbaşkanı. dün, bugün, her daim.
  • bando eşliğinde gurbet'i söylerken beni ağlatan insandır. şarkıyı zaten severdim. kaan'ın konser yorumunu dinlediğimde aşık olmuştum. arada günlerce dinlediğim olurdu. rock müzik benim açımdan stresimin tavan yaptığı o çıldırma anlarında dinlenilecek belki de beyin kusması müziğidir. yoksa sakin zamanlarımda dinleyemem. yaşlı bir insanım kafam kaldırmıyor.

    bugünlerde yine delirmeye en yakın olduğum zamanları yaşarken, dumanın konser kayıtlarını izliyordum bir yandan. işyerinde kulaklığı takıp herşeyle ilgiyi kesip kendi kendime kaldığımı hayal ettiğim anlardı. fon müziğim gurbet...

    "oynuyor muyuz" arkadaşlar" diye başlardı kaan. altında düşmek üzere olan eşofmanı, baygın gözleri ve kendine has (benden detone olmasın) detone sesiyle.

    sonra bugün bu videoyu http://www.youtube.com/watch?v=ssoeh464hrm buldum.
    önce eğlenceli geldi. askerlik paralel evreninde insanların neler yaşayabileceğini düşündüm. genelde bir şarkıyı günlerde 100lerce kez dinlerim. dinledikçe dinledikçe aslında gördüğüm şeyin eğlenceli olmaktan çok uzak gayet hüzünlü olduğunu fark ettim. içime geldi bir hüzün oturdu. baktıkça arttı. arttıkça baktım.

    ben kim oluyorum da bu görüntüyle sinikçe eğlenebiliyorum ki? yaşamak istemediği bir yerde, çalışmak istemediği bir işyerinde, zerre kadar zevk almadan yaptığı bir işe,her gün sabrederek dayanan, her sabah ruhunu, olduğu yerden çekip alarak o işyerine getirmek zorunda olan, gözlerinin önüne perde, kulaklarına kulaklık takarak ve her gün her saniye her salise bugün de geçsin diyerek, güleç ve aşırı sakin bir yüzle çalışan ben değil miyim?

    ne farkım var, gurbet şarkısını bando mızıka eşliğinde gözlerini kapayarak ve içinden gelen hareketleri kısıtlayarak içinde bir yerde kendi olarak kalma çabasında olan kaandan.

    (bkz: işte böyle sevgili sözlük)
  • sahnede olmaktan zevk alan, şarkılarını eşlik eden insanları gördükçe mutlu olup devamlı "sağooluun" diyen mütevazı bir insan.
hesabın var mı? giriş yap